Peygamberler ve evliyalar şehri, maneviyat kokan 70 bin ereni olan Karaman ilimizin tanıtımına, kaldığımız yerden  yine 70 bin erenin içinde olan “ Bahtsız Dede”  ile devam ediyoruz.  Horasanda tüccar bir ailenin altı çocuğundan biri olan Bahtsız dede, daha doğar doğmaz ailesine bir bereketsizlik getirmiş. İşleri yolunda giden ailenin işleri ters gitmeye başlamış, ticarette zarar eder olmuşlar.  Bir süre sonra bahtsız gel bahtsız git demişler. Bahtsızın nerdeyse ayak bastığı yerde ot bitmeyecek şekilde ünü duyulmuş ve toplumda dışlanır hale gelmiş. Bahtsız doğru bir şey bile yapsa yanlış anlaşılır hale gelmiş. Bahtsız bu durumuna üzülerek kendini dini ilimlere vermiş ve kendini  uçsuz bucaksız yerlerde inzivaya çekmiş.

Yılın birinde yine Anadolu topraklarına ticarete çıkacak olan bir kervana Bahtsızın kardeşleri de katılacaktır. Bu kervana, Bahtsızında durumuna üzülen babası kardeşleriyle birlikte katılmasını ister. Kardeşleri bu işe karşı çıksalar da babalarına karşı gelememişler, seslerini çıkartamamışlar. Horasan’dan yola çıkan kervan eski ipek yolundan Anadolu da Ayrancı ilçemizi, Akçaşehir  Kasabamızı geçerek Çoğlu Köyüne, buradan da konaklama yeri olan benimde köyüm olan Dinek Köyümüze gelir. Dinek Köyümüzde konaklayan kervan da, yolculuk süresince  yine ufak tefek aksaklıklar çıkınca,  çatlak sesler çıkmaya başlar. Bahtsızın yüzünden mallarını satamayacaklarını veya başlarına daha büyük bir felaket geleceğini düşünürler ve Bahtsızın kardeşlerine, Bahtsızı öldüreceklerini söylerler. Kardeşleri ilk etap da tepki gösterseler de başlarına gelen felaketlerden dolayı kardeşlerinin öldürülmesine sıcak bakarlar. Kardeşleriyle birlikte kervandan üç beş kişi daha o gün gece Bahtsızı boğarak öldürürler, kör  bir kuyuya atarlar. Ertesi gün uyanınca, Bahtsız yine kendini inzivaya çekmiş diyerekten laf salarlar ve hiç bir şey yokmuş gibi yollarına devam ederler. Kervan daha Dinekten dört kilometre uzaklaşmıştı ki, Karahasan Örenyerin de  aniden köylülerin Ali Veli dediği büyük bir hortum çıkar, ticaret kervanını  göklere doğru savurur götürür. Kervandan bir tek kişi bile kurtulamaz. Bahtsız Dedenin ahı daha yirmidört saat geçmeden çıkmıştı…

Dinek Köyümüz,  tarihi ipek yolu üzerinde her zaman bir konaklama yeri olmuş yedi kere kurulmuş ve dağılmıştır. Kimi zaman sivrisinek baskınına uğramış, kimi zaman kuraklık, kimi zaman su basmış, kimi zaman toz fırtınası… Şimdi ki  hali olan ve en son yerleşim alanı olarak kullanılmaya başlandığında köye  yerleşen ailelerden biri Bahtsız Dedenin, toz fırtınasıyla kapanmış olan, atıldığı kuyunun olduğu yeri çevirerek kerpiçten ev yaparlar. Bir süre geçtikten sonra evin dedesinin kaldığı odada kulağına derinden sesler gelir, rüyalarında sık sık yukarda yaşanan olayları görür bir anlam veremez ve hemen Kılbasan Köyünde yaşayan Kürt Hocası lakaplı hocaya  giderek durumu anlatır. Hocada rüyasında gördüklerinin doğru olduğunu ve Alah dostu olan bahtsız dedenin mübarek meftasının  bulunduğunu, orayı bir kabir varmış gibi çevirmelerini tavsiye eder. Evin büyüğü hocayı dinleyerek evin içinde olan yere kabir gibi çevirerek o odayı bir daha kullanmazlar. O günden sonrada bu ailede maneviyat yükselerek şıh lakabını alırlar. Bu Allah dostunun kabirinin bulunduğu yerde benimde bir tüylerimi ürperten bir anım oldu. “Uzun süren bir  kışın ardından baharın köye geldim, babamgilin evinin bulunduğu sokağa dönerken Bahtsız Dedenin bulunduğu alanda çok güzel bir ev yapılmış, abime dedim, “köşeye ne zaman o evi kim yaptırdı çok güzel olmuş dedim” abim şaşkın bir vaziyette ne evi dedi, donduk kaldık. İlk şaşkınlığı attıktan sonra gidip baktık gerçekten orada ev filan yoktu. Buda bana, bu yazının bir mesajıydı…Bahtsız dedenin adı bahtsız olsa da burayı ziyaret edenlerin bahtı açılıyor, dilekleri kabul oluyor. Erenlerimiz bir vesiledir, ruhları kuranı kerimden dualar bekler, okuduğumuz duaları erenlerin ruhlarına hediye edelim, isterken  Allahtan isteyelim…

Dinek Köyünde bulunan bu ermiş dedenin kabri de bilinmediğinden bakımsız bir şekilde Kamile Abla Parkının yanında ziyaretçilerini bekliyor.

 Bu arada, 70 bin ereni  nereden çıkardın diyenler oluyor.  Ortaokul yıllarımda 1980 yılından bu yana büyüklerimi dinleyerek ve araştırmalar yaparak bölgemizden derlediğim “Karamanın 70 bin ereni” hikayelerimi üç yıldır sizlerle buluşturmaya çalışıyorum. Ömrümüz yeterse bunu 70 bin erene  tamamlayacağız. Hz. İbrahim Peygamberin Nemrut tarafından ateşe atıldığında, ateşe su taşıyan karınca misali  Karaman ilimizi tanıtmak için kendi çabamızla suyu taşıyoruz, sağ olsun Önder Hocamızda sırtımızdaki su dolu küfeyi alıp ateşe döküyor…