Ben Berna Korkmaz... Kızlık soyadım (evlendik artık) Kayacık. Karaman Gündem Gazetesi’nin yeni yazarıyım. Haftada bir gün, bu sayfada sizinle birlikte olacağım. Öncelikle okuyucunun yazarı tanımak hakkı diyorum ve ‘’Bismillâh’’ çekerek sizinle tanışmaya başlıyorum.

Hasan Bey ve Fadime Hanım’ın dört evlatlarının en küçüğüyüm. 1990’nın Şubat ayının 2’sinde Mersin/Tarsus’ta dünyaya geldim. Öyle bir kışta dünyaya gelmişim ki babam kızım hasta olmasın diye eve, evde ki odun yetmez diyerek bir traktör daha odun döktürmüş. Eğitimimin ilk, orta ve lisenin 1.sınıfına kadar olan kısmını Tarsus’ta, lise 2 ve 3’ü ( bizim zamanımızda lise üç sene idi) Karaman Mehmet Akif Ersoy Lisesi’nde tamamladım. Üniversite Necmettin Erbakan Üniversitesi Tarih Öğretmenliği Bölümü’nü bitirdim. Okumaya doyamadığım için ve yükselmek için birde Selçuk Üniversite’sinde Yeniçağ Dalı’nda yüksek lisans yaptım. Daha da doyamadım şimdilerde doktoraya hazırlanıyorum.

2017 yılında Rüstem Bey ile hayatlarımızı birleştirdik ve 2018 yılında aşk, sevgi, fedakârlık, endişe ve bunun gibi bir sürü duyguyu bana en iyi şekilde anlatan ‘’minik sevgilim’’ dünyaya geldi. Onunla birlikte bende tekrar doğdum ve tekrar büyümeye başladım. Anne oldum!

Anne olmak dışarıdan göründüğü gibi kolay olmuyormuş. Çok ciddi emek sarf etmek gerekiyormuş. Onun için uykusuz kalabilmek, birçok işi aynı anda yapabilmek ve en önemlisi onu emzirmek gibisi yokmuş. Anne sütü çok önemliymiş çok...

Annelik muhteşem bir bensizlik, sonsuz sabır ve sevgi içeriyor. Doğduktan sonraki ilk bir kaç ay zor olsa da ağzından çıkan anne kelimesi bütün zorlukları unutturuyor. Hele ki çıt sesi ile uyanan bebekler ( benimki öyle idi) ne zordur. Tam uyutursunuz, ya kapı çalar ya bağıra bağıra hurdacı geçer ya da araba uzunlamasına korna yapar... Yavrumuz uyanmasın diye duaya geçeriz “ne olur Allah’ım uyanmasın” diye. Biliyor musunuz şimdi bunlara gülüyorum. Çünkü aramızda artık öyle bir bağ oluştu ki bütün zor günleri bana unutturdu. Beni olgunlaştırmaya başladı. Kendimin ne kadar da güçlü birisi olduğumu onunla öğrendim. Yeterki o hep gülsün…

Sabır ne demek en iyi anneler bilirler. İki dakika kendimize vakit ayıracak oluruz; babasından bir ses gelir; annesi acıktı galiba, annesi ağlıyor bu, annesi bir şey kokuyor, annesi gazını çıkardın mı, annesi uykusu gelmiş... sen nesin ya babası değil misin diyemiyorsun çünkü; o yavrunun senden başka kimseye ihtiyacı yok! Peygamberimizin kadınlarla ilgili bir hadisinde şöyle buyurmuştur: ‘’Bir gün peygamberimizin eşleri  ‘Ya Resulallah, cennete seninle birlikte olmak istiyoruz. Bize öyle bir amel söyle ki, cennete gitmemize yol olsun’ derler. Efendimiz (sav) buyurur; ‘Tek kollu kadınlara yardım edin.’ Eşleri Medine sokaklarına çıkıp tek kolu eksik kadın ararlar ama bulamayıp peygamber efendimizin tekrar yanına gelirler. Efendimiz (sav) tebessüm ederek buyurur, ‘tek kollu kadınlar, annelerdir’. Yardım edin; ama bunu dilinizle, tavrınızla da yapın. Çocuk büyütmekte anneler kadar babalarda sorumludurlar. Bazı babalar var ki babalığın sadece eve para getirmekten ibaret olduğunu zannediyorlar. Evlilik evin yükünü beraber paylaşmak değil midir? Çocuk büyütmekte sadece anne sorumlu tutulamaz efendim!

Bugün bitmez dediğin her gün öyle ya da böyle bitiyor. “ ben ne biçim anneyim” dediğin gün ertesi gün şahane bir anne oluyorsun. Üç aylık bebeğin bir yaşını dolduruyor. Ne zaman diş çıkaracak diyorsun o ağrılı ateşli gün geçiyor dişleri çıkıyor. Ne zaman yürüyecek diyorsun yürüyor. Bakmışsın ilk kelimeler ağzından dökülmeye başlıyor ve yavaş yavaş birey olma yolunda ilerlediğini görüyorsun. İleride öyle güzel evlat yetiştiriyorsun ki birisi sana gelip ‘’işte bu senin eserin dediğinde’’ ki gurur tarif edilemez.

Yazımı annelere (özellikle şehit annelerimize ithafen) bir dua ederek noktalamak istiyorum ‘’Allah’ım hiçbir anneye evlat acısı göstermesin’’.