Bayraç konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada; “Tüm dünyayı kasıp kavuran Covid-19 salgını ülkemizde de şehrimizde de halk sağlığı dengelerinden tutun ekonomik ve siyasi dengelere kadar etkisini göstermektedir.

Bu tip olağanüstü durumlarda olağanüstü fırsatçılar olduğu kadar olağanüstü yanlışlarda vuku bulmakta ve iki durumda toplumumuzda derin yaralar açmakta ve güvensizliklere sebep olmaktadır.

Salgına karşı alınması gereken tedbirlerin içinde, kullanılması gereken ürünlerde büyük bir hareketlilik olmaktadır. Bu ürünlerin başında maske, dezenfektan, kolonya ve devamında eldiven ile gıda ürünleri gelmektedir.

Salgınla birlikte arz talep dengesi bozulmuş ve hem devletimiz hem de iyi niyetli üreticiler talebi karşılamak için cansiperane çalışmaktadırlar.

Malum fiyat artışlarında üreticinin hammadde ve tesis eksikliği, toptancının temin sıkıntısı ve son olarak halkla haşır neşir olan esnafın kucağında kendini bulan fiyatlar, her kesimin sorunu oldu.

Bu artışların “doğal sebepleri”  her ürünün kendi alanında ki profesyonellerince izah edilebilecek birçok sebep barındırırken elbette ortaya birde fırsatçılar çıkmıştır.

Toplum olarak kriz fırsatçılarına tepkimiz olması gerektiği gibi hep çok sert olagelmiştir. Gerek bu tepkilerde ki duygu yoğunluğumuz gerekse uyanık fırsatçıların algı yönlendirmeyi de ihmal etmemeleri ve tepkileri farklı cephelere çekerek dikkatlerden kaçma çabaları ne yazık ki kimi zaman zaman esnafa yönelik bir linç kampanyasına dönüşmektedir. Hatta bununla kalmayıp devlet kurumlarına abartılı tepkilere kadar varmaktadır.

Şunu bilmeliyiz ki şehrimizde bu konuyla ilgilenen devlet kurumları gerekli denetimleri yapmaktadır. Bu denetimlerde elbette onların profesyonel olduğu alanlardır. Denetimlerde ürünlerin fiyatı, maliyet hesapları, satış kayıtları gibi birçok kriteri değerlendirmekteler ve gördüğümüz kadarıyla doğal sebeplerle, fırsatçılık mevzusunu ayırt etmekteler.

Esnafımıza gelince fırsatçılar yok mudur?

Elbette vardır.

Vardır da başka bölgelere kıyasla çok çok azdır.

Böyle zamanlar pireye kızıp yorgan yakma zamanı değildir. Kira, maaş ,fatura… vs birçok maddi yükü göğüslemeye çalışan namuslu esnafı, üreticiyi fırsatçılardan ayırt etmeliyiz. Şahsi, ticari, siyasi amaçlarla düşünmekten ve tepkiler vermekten kaçınmalıyız.

İhtiyaç ürünlerimizi tedarik etmeye çalışırken aklıselim davranmalı, zaten artmış olan talebi panik yaparak iyice arttırmamalıyız.

Güvenilir esnafı, üreticiyi desteklemezsek gerçek fırsatçıların ekmeğine yağ süreriz. Merdiven altı sahte ürünler “fırsatçılarla mücadele” reklamlarıyla evlerimize dolar.

Bu süreçle ilgili devletin ve konu uzmanlarının önerilerine, kurallarına uymalıyız. Zaman ulü'l-emre uyma zamanıdır. Fırsatçılık, linç gibi durumlarda kendimizi sosyal medyanın akışına bırakmamalı, öncelikle ehil olan hüküm sahiplerine yani kurumlara iletmeliyiz.

Tüm dünyayı etkileyen bu krizi elbette aşacağız. Önemli olan mücadelemizi; birbirimizi, masum kitleleri kırmadan, üzmeden kenetlenerek yapmaktır. Kendimizin, devletimizin, çevremizin bu tip olağanüstü durumlara karşı olan eksikliklerini telafi etmeye çalışmalıyız zira Allah’ın izniyle bu eksiklikleri tartışmak için, ders çıkarmak için çok vaktimiz olacaktır” dedi.