Büyük Birlik Partisi (BBP) Erzurum İl Başkanı Yener Gözütok, Atlama Kuleleriyle ilgili açıklamada bulundu.Gözütok, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:“FISU tarafından düzenlenen Üniversiteler arası kış oyunları bilindiği gibi 2011 yılında Erzurum’da organize edildi. Bu organizasyon için Erzurum’a çeşitli tesisler, pistler, salonlar, atlama kuleleri yapıldı. Şehirde; sanki Dünya Kış Olimpiyatları düzenleniyormuş havası oluşturularak beklenti yüksek tutuldu. Binlerce sporcu, sayısız ülke, yüz binlerin üzerinde seyirci ve katılımcıdan bahsedildi. Sonuç da toplamda üç-dört bin civarına gelen oldu. Biz o zaman da uyardık; dedik ki önemli olan bu organizasyon değil, şehrin kazanacağı tesisler ve bu testilerin oyunlar sonrası durumu. Yapmakla bitmiyor, amacına uygun işletilmesi, kaderine terk edilmemesi gerekiyor. Tamda bu noktada özelleştirilmeleri gündem geldi, çünkü giderleri kamuya büyük yük getiriyordu. Asıl meselede görüntüden başka bir işlevleri kalmamıştı. Atlama kulelerinin heyelan sonucu yıkılması bu acı gerçekle bizleri yüz yüze bıraktı. Öncelikle şunu sormak lazım. 94 milyona yaptığımız tesisi 30 milyona onaracağız. Peki; kusuru kabahati olanlar nerede? bunun hesabını verdikler mi? Bu parada bu milletin sırtına mı yıkılacak, yoksa faillerinden mi tahsil edilecek, çok merak ediyoruz. Sayın valimizde kulelerin 30 milyona onarılması olayını anlatırken tamda bizim bahsettiğimiz “Bu kuleler görüntüden başka işe yaramıyor” dedi. Konumu gereği tam ifade edemese de. Aslında sayın vali şunu demek istemişti “Bu kuleler sadece görüntü olarak şehrin sembolü oldu, gece ve gündüz farklı görünüşü ile Erzurum ilk gelenlere güzel bir karşılama yapıyor. Pistlerin yıkılması kuleleri daha da cazip yaptı, çünkü Dünya gündemine oturdu” Bunu anlatırken de yıkılmanın reklam olduğunu söylemesi talihsizlik olmuştur. Ben eminim ki asıl kastı “Zaten işe yaramıyordu, görüntüydü, kuleler yerinde duruyor görüntü bozulmadı aksine daha çok reklamı oldu”. Şimdi işe yaramayacak bir pisti 30 milyon onarmanın ne manası var. Kuleleri verin iyi bir işletmeciye kafe olarak işletsin. Zaten Dünyanın en pahalı kafesi diye de reklamı olmuştu. Diğer taraftan ikinci üniversite yapılırken, şehrin kahır ekseri, bu yerleşkenin Mahallebaşı semti civarına yapılaması gerektiği noktasında hem fikirdiler. Saltanat düşkünü yöneticilerimiz bu ve benzeri, şehri geliştirecek, sosyo ekonomik farklılıkları ortadan kaldıracak girişimler yerine tarım arazisine konduruverdiler. Derslikler ortada yok ama maşallah üniversitemizin beş adet rektörlük binası var. Şimdi yürekli bir vali çıktı dedi ki Emniyet Müdürlüğünü Mahallebaşı semtine taşıyacağız. Kendisini kutluyoruz, emin olsun bu kararında bizler ve şehir arkasında duracaktır.”