Türk Kızılay’ı ile Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığınca yürütülen “Toplum Liderlerini Teşkilatlandırma” projesi, Bilecik’te yapılan seminer ile tanıtıldı.

Bilecik İl Müftülüğü toplantım salonunda yapılan proje tanıtımına, Bilecik Valisi Ahmet Hamdi Nayir, İl Müftüsü Necati Akkuş, Cami Hizmetleri Daire Başkanlığı Şube Müdürü Osman Zeki Şener, Türk Kızılay’ı Bilecik Şube Başkanı Selami Çınar, müftü yardımcıları ve katılımcılar katıldı.

Açılış konuşmasını yapan Türk Kızılay’ı Bilecik Şube Başkanı Selam Çınar, ülkenin doğal afetler ile iç içer bir konumda bulunduğunu belirtti. Çınar, “Bu sebepten ötürü afete müdahale kadar afet öncesi bilinçlenmede büyük önem taşımaktadır. Afet öncesi alınacak küçük önlemlerle zararları en aza indirmek konusunda büyük gelişmeler sağlanmaktadır. Türk Kızılay’ı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile yürütülen bu projede afetlere hazırlık konusunda siz kıymetli din görevlilerimiz ile beraber çalışacak olmaktan kıvanç duyuyoruz. Toplumumuzda saygın yerinizden dolayı projede halkımızın bilinçlendirilmesinde bire bir ilişkilerinizden büyük bir başarının sağlanacağını umut ediyorum” dedi.

Bilecik İl Müftüsü Necati Akkuş ise; Cenabı Hakk’ın, semavi, insi ve cinli her türlü beladan, musibetten vatanımızı milletimizi İslam alemini ve bütün insanları muhafaza eylemesi dileğinde bulunarak, “Fiili dua kalp duasından önce gelir. Öncesinde de yapmamız lazım. Sonrasında bize düşen vazifeler de var” dedi.

MÜSLÜMANLARIN 14 ASIRLIK DİNİ TECRÜBESİ VAR

Cami Hizmetleri Daire Başkanlığı Şube Müdürü Osman Zeki Şener de, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, anayasa ve kanunda ukdeleri ve verilen hizmetleri sunarken bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milliyetçe dayanışma içinde bütünleştiklerini belirtti. Şener, “İslam dinini inanç, ibadet ve ahlak işlerini yürütmek din konusunda toplumu aydınlatmak ve yönetmek. Toplumu din konusunda aydınlatırken yüce dinimiz İslamiyet’in iki temel kaynağı olan Kuran ve sağlam bilgiyi esas almak, Müslümanların 14 asırlık dini tecrübesini var. Bunları bu tecrübelerle yönetmek ve göz önünde bulundurmak modern hayatı ve insanların birikimini göz ardı etmemek, din konusunda mezhep anlayışı ve uygulama ayırımı yapmadan vatandaşlık esasına göre hizmet sunmak, sürekli bilgi üretmek, bilgiyi toplamak, paylaşmak, sorunlar hakkında yerinde ve zamanında açıklamalar yapmak, engelli kimsesiz yaşlı hükümlü ve tutuklu gibi ilgi ve desteğe muhtaç vatandaşlarımızı yanında olmayı din hizmetinin ayrılmaz bir parçası olarak kabul etmek temel ilke ve hedeflerimiz olarak belirlenmiştir. Bunlara 2007 yılında olağanüstü hallerde alınacak tedbirler din hizmetlerinin sunumu konusunda camilerde vatandaşlarımızı bilgilendirmek çalışmamızı da eklemiş bulunmaktayız. 2007 yılından iki yıl önce bu konuda çalışmalara başlandı. Ankara Kocatepe caminde ve İstanbul’da bütün büyük camilerde uygulama yapıldı. Bu uygulamaların sonucunda vatandaşlarımızın bu konularda çalışma yapmasını bekleyen tavırları, bilgileri ve beklenti içerisinde oldukları tespit edilmiştir. Bunun üzerine olağanüstü hal deprem, sel felaketi gibi tabii afetler gelmeden önce afet sırasında ve afet sonrasında yapılacak çalışmaların belirlenmesi. Belirlenen konularda da din görevli vatandaşlarımızın bilgilendirilmesi. Özellikle bu bilgilendirmenin bir eğitim programı çevresinde yapılmasını temin etmek üzere Türk Kızılay’ı ve Diyanet İşleri Başkanlığı arasında 5 Ekim 2007 tarihinde afet zararlarını azaltmak amacı ile “Toplum Liderlerini Teşkilatlandırma” projesi imzalanmıştır. Bu protokolün amacı; Diyanet İşleri Başkanlığı ile Türkiye Kızılay Derneği arasında pilot olarak seçilen İstanbul ili olmak üzere riskli bölgelerden başlayarak Türkiye genelinde toplumda olası afetlerden korunma zarar azaltmak için kaynak ve hizmet kullanımında iş birliğinin sağlanmasıdır. Bu konunun başarı ile tamamlanacağını umut ediyorum” dedi.

“DİN GÖREVLİLERİNİ TOPLUM ÖNDERLİĞİ YAPAN KİŞİ OLARAK SAYIYORUM”

Bilecik Valisi Ahmet Hamdi Nayir ise, din görevlilerini toplum önderliği yapan kişi olarak saydığını ve bu nedenle seminere geldiklerini belirtti. Nayir, “Kızılay teşkilatımız tarihi ve köklü bir teşkilat. Bir yardım teşkilatı, bir merhamet teşkilatı. Getirdiği tecrübelerle bugün yalnızca ülkemizde değil, dünyanın herhangi bir yerinde de elimizi uzatıp bize yüz akı olabilecek hizmetleri götürebilecek bir teşkilat. Bu teşkilatımız birçok kuruluşla iş birliği yaparak, başta Diyanet işleri Başkanlığımız olmak üzere Milli Eğitim Bakanlığıyla, İçişleri Bakanlığıyla, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Emniyet Genel Müdürlüğü gerekli çalışmaları yaparak bir başka komisyonda üstlenmeye çalıştı. Eğitim faaliyetine de el attı ve onu da kendi gündemine aldı. Yalnızca afet konusunda değil, orada bana düşen çadır kurma, ocak kurup yemek pişirme hizmetinde payının ötesine geçip, afet öncesinde sırasında ve sonrasında neler yapılmalı. Bu konudaki müdahale ettiğimiz olaylardan ve elde ettiğimiz bilgileri konuşalım” diye konuştu.

“AFETİ ÖNLEYEMİYORSAK, AFET ZARARLARINI EN AZA İNDİRELİM”

Afeti önleyemiyorsak, afet zararlarını en aza indirip bu konuda bir şeyler yapalım düşüncesiyle bu protokolleri imzaladıklarını belirten Nayir, “Bugün ilimiz bu protokoller çevresinde 61’inci il olarak bu eğitimi, bu paylaşımı yapıp afeti önlememiz belki mümkün değil ama afet de alınacak tedbirlerle kurulacak teşkilatla bunun zararlarını en aza indirme yönünde bir çalışmanın güzel bir adımını hep birlikte beraber görüyoruz. Toplum önderleri olarak din görevlilerimiz, öğretmenlerimiz bu çalışmanın birer paydaşı olacaklar. Buradaki arkadaşlarımız eğitici rolünde olacaklar. Bugün burada almış oldukları eğitimi geniş bir yelpazeye ellerinin dillerinin ulaşabildiği her yere taşıyarak buradakilerin toplum tarafından bilmesi ve uygulaması konusunda önderliklerini yapacaklar. Dileğimiz, temennimiz afeti yaşamamak. Ama yaşanan afetlerde de en az zararla kurtarmak toplum birliğimizi, beraberliğimizi muhafaza etmek düzen içerisinde bir kargaşaya sebep olmadan eldeki mevcut imkanlarımızı en iyisiyle değerlendirmek için bu eğitimlere sonuna kadar ihtiyaç var. Arkadaşlarımızın bu hizmeti de asli görevlerinden biri olarak bilmeleri ve gereğine başta kendileri inanmaları daha sonrada burada kendi öğrendiklerini öğrettikleri kişilere bunun gereğini inandırmaları yönünde ben hepsine önemli görevler düştüğünü biliyorum. Bu coğrafyada yaşadıkça bunlardan uzak kalmayacağız. Çocukluğumuzda hiç bilmediğimiz hortum artık Türkiye’de de var. Azalmayacak, çoğalacak diye düşünün” dedi.