Yılın son günleri yavaş yavaş yaklaşmakta. Hepimiz şimdiden bitecek yıla güle güle derken, her sene olduğu gibi gelecek yıl içinde güzel dileklerde bulunuyoruz. İyi ve ya kötü geçen bir senenin daha muhasebesini kendimizle yaparken; gelecek sene için hep iyi niyetli düşünceler besleriz. Peki, bu yeni yıl kutlamaları gerçekten gâvur icadı mıdır?

Yılbaşının kökeni çok eskilere dayanmaktadır. İlk yeni yıl kutlaması Sümerlerde yapılmıştır. Dünya ilk festival ve yeni yıl kutlamalarını Sümerlerden öğrenmişlerdir. Sümerliler hasat bitimlerini festival şeklinde kutlamışlardır. Bu festivale ‘’Akiti’’ ya da ‘’Zagmuk’’ demişlerdir. Bu hasat genelde yılın son günlerine denk gelirdi. Hasat bitimi ve girilen yeni bir yıl için Tanrı’dan dilek dilemek adına kutlamalar düzenleyerek, eğlenmişlerdir.

Eski Babil’de ise; Sümerlerdeki gibi Akuti festivali başlığı altında yeni yıl kutlamaları yaparlarmış. Bu yeni yıl kutlamalarında Babilliler, ödünç aldıkları tarım gereçlerini yeni yılda sahiplerine vermeyi söz verirlermiş. Bu sözünü yerine getirdikleri içinde eğlenceler düzenleyip bir şeyler yiyip-içip, dans ederlermiş.

Çin kaynaklarına göre; Hunların milattan önceleri bizim günümüzdeki 21 Mart ‘’Nevruz’’ kutlamalarını kırlara çıkarak, şenlikler düzenleyerek kutlama şeklinde geçirdikleri görülmektedir. Nevruz, Türkler aracılığı ile Avrasya’ya yayılmıştır. Hunlar yeni yıl kutlamalarını düzenli olarak kutlamaktaydılar. Aynı geleneklerin Hunlardan sonra Uygurlarda da devam ettiği görülmüştür. Hatta Çağdaş Uygur resminde Uygurların Nevruz yeni yıl kutlamalarını temsil eden tablolar yapılmıştır. Önemli kaynaklarımızdan bir tanesi olan Nizamü’l Mülk’ü Siyasetnamesi’nde de Nevruz Bayramı’nın yılbaşı olduğu belirtilerek kutlamalar anlatılmaktadır.

Kaynaklara bakıldığında Selçuklularda da yeni yıl kutlamalarının şenlikler düzenlenerek, hatta bugüne özel yemekler pişirilerek, insanların birbirine hediyeler alıp-verdikleri şeklinde kutlandığı görülmektedir. Osmanlı Devleti de yeni yıl kutlamalarını 21 Martta yaparken daha sonra 1829 tarihinden itibaren Türk Dünyası Hıristiyan Dünyası ile birlikte 1 Ocak gününü yılbaşı olarak kutlamaya başlamışlardır. Hatta 1829’un yılbaşında İstanbul’da ki İngiliz elçisi, Haliç’te bulunan bir gemide büyük bir balo verir. Baloya Osmanlı’da ki devlet adamları da çağrılmıştır. Davetliler yatsı namazını Tershane Divanhanesi’nde kıldıktan sonra, sandallarla gemiye giderler ve sabaha kadar eğlenirler. Ertesi gün Kazasker Yahya Bey, Serasker Hüsrev Paşa’ya katıldığı balonun ne menem bir şey olduğunu sorduğunda şu cevabı almıştır: Az vakitte çok hazırlık yapmışlar. Biz baloda yapılanları bir ayda düzenleyemeyiz. Gerçi kâfir işi fakat ne çare. Devletçe katılmak lüzum etti gittik. Kaşık çatal gibi bir şeylerde vardı… Osmanlı Devleti’nde yeni yıl kutlamaları çok gösterişli ve eğlenceli şekilde kutlanırdı. Köylüsüyle, şehirlisiyle birlikte yapılan törenlerde Allah’a şükür etme, yeni yıl için dualar etme, bol kazanç isteme, sağlık ve ürün isteme gibi dileklerde bulunurlardı.

Ülkemizde yılbaşı kutlamaları 31 Aralık gününün öğleden sonra başlayıp 1 Ocak günü akşam sona eren resmi tatil günüdür. Hıristiyan dünyasının kabul ettiği Noel kutlamalarının ülkemizdeki yeni yıl kutlamaları ile hiçbir alakası yoktur. Hıristiyanların Noel kutlamaları Hz. İsa’nın doğum tarihi olarak kabul edilen 25 Aralıkta başlayıp bir hafta devam eder. Hıristiyanlar için dini bir özellik taşıyan Noel kutlamaları, Müslümanlarda dini bir özellik taşımayıp sadece takvim olayı olarak görülür.

Sonuç olarak; yılbaşının kutlanıp kutlanmaması konusunda benim bir şeyler söylemem haddimi aşar. Dinimizin emir ve buyrukları açısından değerlendirildiğinde caiz olmadığı ortaya çıkmaktadır. Fakat niyetimizin aile ile birlikte yılınbaşı gibi özel bir tarihte bir araya gelmek ise bence hiçbir mahsuru yoktur. İslami ve Türk aile yapısına yakışır şekilde kutlamak en doğrudur. Tabiki bende bugünün şaşalı şekilde, israf ederek, içki içerek vs. uygunsuz şekilde hareketlerde bulunarak geçirilmesini doğru bulmamaktayım. Adamın kurban bayramında kurban kesecek parası yok ama; yılbaşında özellikle hindi kesmesi gerçekten tartışılır.

Benim için de tombala çekmeyi unutmayın…