Bu vakte kadar!

Eğer bir ağaç ekseydim çoktan büyümüş yeşermişti!

Yola çıksaydım gideceğim yere ulaşmıştım belki de!

Ya da bir ev inşa etseydim şu hayallerimizdekinden!

Bahçesinde sarı katreler,

Camlarında boydan perdeler olan !

Kapı anahtarında en sevdiğimiz resim ,

balkonunda iki sandalye bir sehpası olan !

Mutfağından yemek kokuları eksilmeyen hani!

Diyorum ki tek katlı bu şirin ev çoktan bitmişti !

Bi kitap yazsaydım mesela; ilk sayfası "sana ithafen" diye başlayan!

Kapağında masmavi gökyüzü, uçsuz bucaksız Deniz, günümüzü aydınlatan Güneş ve bir de pembe bisiklet resmî olan!

Sayfalarca yazıp son noktayı mutlulukla bıraktığım bu kitap; çoktan elimde olurdu. 

Kış gelse çoktan biter, cemreler düşerdi ! 

beklenilen hasretler vardır ya bilirsin, çoktan vuslatına ererdi bu vakte kadar!

Giden gelir, bekleyen büyürdü zamanla!

Eğer bir mektup yazsaydım çoktan cevabı gelirdi bana!

Şimdi mevsimler geçti ,

Ağaçlar budandı ve  yeniden filizlendi!

O evlerde belki ne perdeler değişti !

Yazılan kitapların kapakları birden eskidi... 

Boğazımda ilmek ilmek işli sözcükler çürüdü !

Gözlerimde nemli ay ışığı artık Hilal'e döndü  ! 

Ellerimde çizgiler, saçlarımda aklar  görüldü !

Hani o mektuplar vardı ya onlarcası birikti geçen zamanda!

Üzerinde güçlü bir kilit

yatağımın altında kahverengi bir kutuda!

Anahtar dersen sahte bir serçenin boynunda, serçe ise kayıp bir yuvada