Değerli okuyucularım, bu hafta sizlere geçen haftaki yazım “Yaşanabilir Bir Dünya İçin Çevre Okuryazarlığı “ konusunun  devamı olan "Çevre Okuryazarlığı Bizlere Neler Katar?" ile devam etmek istiyorum. Bildiğimiz gibi çevre okuryazarı olmakla beraber bu kavramın bizlerin hayatında yer etmesi de aynı derecede öneme sahiptir. Çünkü biz bu kavramı öğrenmekle yetinmeyip hayatımıza uygulayan kişiler olmalıyız .Bu kavramı hayatımıza uygularsak işte o zaman çevre okuryazarı olan bireyler haline geliriz. Peki bu önemli olan kavramın bizlere katkılarını inceleyelim:

Çevre Okuryazarlığı Çevremizdeki Muntazam Dengeyi Fark Ettirir

Çevre okuryazarlığı bizlere doğanın işleyişindeki dengeyi gözler önüne serer. Bu muntazam denge bizlere bir yaratıcının evrenimizi ne derece birbirine bağlı halde oluşturduğunu ve yaptığımız tüm hataların bizlere farklı şekillerde döndüğünü gösterir. Bir nevi "Bumerang Mantığı" şeklinde değil mi ? Bunun en güzel kanıtı ise hava kirliliğidir. Bildiğimiz gibi hava kirliliği aslında biz insanlardan kaynaklı gelişen bir kirlenmedir. Mesela asit yağmurları... Bildiğimiz gibi asit yağmurları havanın kirlenmesiyle oluşup yeryüzüne düşer. Çok zararlıdır ve birçok tahribata yol açar . Örnek vermek gerekirse tarihi eserlere ,toprağa da etki eder.  Bu vermiş olduğumuz zarardan kaynaklı olarak da çevremiz bize bir nevi alarm vermeye başlar. Aslında her şey birbirine neden-sonuç ilişkisi içinde sıkı şekilde bağlıdır.

Çevre Okuryazarlığı Küçük Yaşlardan İtibaren Bireylere Çevre Bilinci Aşılar

  Çevre okuryazarı bir birey yetiştirmek için  bu bilincin küçük yaşlardan başlayarak ele alınması gerekir. Küçük yaşlardan itibaren başlayıp hayat boyu devam eden  bu öğrenme bireylerde küçük yaşta başlanmadığı sürece maalesef çevre bilinci yeterince oluşturulamamaktadır. Bu yüzden insanlarda bilinç uyandırmanın, onları doğruya sevk etmenin en önemli yolu şüphesiz çevre eğitimidir. Çevre eğitimin yaygınlaştırılması önem arz eder. Çünkü çevreyi yok edersek toplumumuzu yok etmiş olacağız.

Çevre Okuryazarlığı Doğa ve İnsanın Her Zaman Birbirine Muhtaç Olduğunu Hatırlatır

Doğa ve insan ayrılmaz bir iletişim içerisindedir. Bu durumun ne derece önem arz ettiğini kavratmalıyız. Çünkü bizlere yaşam ortamı sağlayan ve her konuda bize nimetler sunan doğadır. Unutmamalıyız ki biz insanlar doğanın bir parçasıyız.

Bu aralar uğraşıyor olduğumuz "Müsilaj Problemi"... Müsilaj Problemi'nin birçok sebebi olmakla birlikte doğa ve insanın bir bütün olduğunu gösteren bir sebebi de mevcut. Şimdi size bundan bahsetmek istiyorum:

Deniz patlıcanı (deniz hıyarı) ... Deniz patlıcanları, deniz tabanında yaşayan iskeletsiz deniz canlılarıdır. Normalde bu türün ülkemizde avlanması yasaktır. Ancak kaçak avcılar bu ürünü yakalamaktadır. Para cezaları verilmekle birlikte çok da önüne geçilememektedir. Çünkü pahalı bir üründür. Asya ülkelerinde çok rağbet görmektedir. Peki bu deniz patlıcanın denizlere yararı nedir? 

Deniz patlıcanı, ağızlarını çevreleyen dokunaçları andıran ayaklara sahiptir. Bu ayakları ile topladıkları yosun, minik deniz canlıları ve atık malzemeler gibi küçük parçacıkların yardımı sonucunda beslenir. Bu parçacıkları daha küçük parçalara ayırırlar. Ayrılan bu maddeyi de bakteriler tüketir. Aslında bir nevi bu canlıyı “doğal geri dönüştürücü" olarak adlandırabiliriz. Bu yüzden denizlerimizi temizleyen en önemli canlılardandır.

Çevre okuryazarı olan birey, çevre ve doğa konularına hakim çevrenin ve doğanın haklarını sonuna kadar koruyan kişidir. Çevre okuryazarı olan bir birey doğaya verilen her zararın bir süre sonra kendisine döneceğini bilen kişidir.

Çevre Okuryazarlığı Beşeri Unsurların Doğal Unsurlar İçin Tehdit Edici Olmaması Gerektiğini Kavratır

Çevre okuryazarı olan birey, "Doğal unsurlar neler beşeri unsurlar neler?" konusu hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Doğal unsurların beşeri unsurlara etkisini tam tersi beşeri unsurların doğal unsurları ne derece etkilediğini bilmelidir.

Yaptığımız yapıların insan eliyle oluşan her şeyin yapımında; doğaya etkisini , doğal dengenin bozulmasını etkilememesi için gerekli araştırmaların yapılması gereklidir. Eğer bu araştırmalar yapılmazsa maalesef ki ekosistemimiz bu durumdan çok etkilenip ileriki zamanlarda bizlere daha büyük problemler ortaya çıkaracaktır. Bu yüzden çevre okuryazarı olan birey beşeri unsur ve doğal unsurlar arasında dengeyi en iyi şekilde kurabilen birey demektir. 

Çevre okuryazarlığı sayesinde doğaya zarar vermeyen doğa dostu projeler geliştirilir. Bu sayede hem insanlara yararlı hem de doğaya zarar vermeyen ürünler ortaya çıkar. Unutulmamalıdır ki doğaya yaptığımız her hata bize misliyle geri dönecektir. Örneğin yapılan bir fabrikanın atıklarını yakınından geçen çaya dökmesi sonucu orada yaşayan canlıların ve bitkilerin zarar görmesi...(Beşeri unsurun doğal unsura etkisi)

Çevre Okuryazarlığı Çevremize Zararsız Teknolojiyi Özendirir

Çevremize zarar vermeyen  teknolojiyi özendirmeliyiz. Çevre okuryazarı birey, teknolojik gelişmelerin çevremiz üzerinde olumlu etki sağlayanların kullanılması taraftarı olan bireydir. Çevreye karşı olumsuz özellikler gösteren teknolojilerin de  zararlarının giderilmesi ve yeniden uyarlanması konusunda uğraş verendir.

Hepimiz  gece vakti çok fazla ışıklandırma sonucunda gökdelene, kuşların veya leyleklerin çarpıp öldüğünü veya yolaklarını kaybettiğini duyarız. Çevre okuryazarı birey bu gibi durumlar karşısında çözüm üretebilmelidir. Çünkü teknolojik gelişmeler doğaya zarar vermeden kullanıldığı zaman bizlere yarar sağlar.

Sonuç olarak Leydi Kuş Johnson‘ın  dediği gibi : “ Çevre, hepimizin buluştuğu yerdir. Herkesin karşılıklı olduğu, hepimizin paylaştığı tek şey budur."

 Çevre okuryazarı olan bizler yaşanabilir bir çevre oluşturmaya talip olmalıyız. Çünkü eğer dengeyi bozarsak yine bundan en çok etkilenen bizler olacağız. Bu sebeple çevre okuryazarlığı ve çevre eğitimini özendirmeliyiz. Çünkü unutmamalıyız ki çevre eğitimi küçük yaşlarda başlamalıdır. Çevre okuryazarı bir birey, küçük yaşlarda eğitilip bu davranışları hayatına bu şekilde uygulayabilir. Gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre bırakmak istiyorsak çevre okuryazarı bireyler yetiştirmek biz eğitimcilerin boynunun borcudur.