Ülkemizde son yıllarda çocuklara yönelik fiziksel ve cinsel istismarların, teknolojinin de gelişmesiyle bir hayli arttığını görüyoruz. Bu toplumsal bir sorunumuz olmakla beraber, ailelerden çocuklarını bu konuda nasıl bilinçlendirebilecekleriyle alakalı soruları sık sık duyar oldum. Bu yazıyı hazırlamamda çocuk gelişimci olmamın yanında, bunun bir vatandaşlık görevi de olduğunu düşünüyorum.

   Öncelikle konuya şöyle başlamalıyım ki; cinsel eğitim eşittir mahremiyet eğitimi değildir. Mahremiyet eğitimi 0-6 yaş döneminde ailede verilmesi gereken cinsel eğitimden daha kapsamlı bir eğitimdir. Önceki yazılarımda daha ayrıntılı bahsettiğim gibi cinsel eğitim, çocuğun kendi cinsiyet kimliğini tanıması, gelişim sürecinde cinsel konularla alakalı fiziksel ve duygusal farklılıkları öğrenmesi, ailesine cinsel konularla ilgili sorduğu soruları ve almış olduğu cevapları kapsayan bir eğitimdir. Mahremiyet eğitimi ise, cinsel eğitimin yanında, çocuğun kendisinin ve diğer insanların özel alanlarının farkına varması, bu özel alanlarını sosyal ortamlarda koruyabilmesi, diğer insanların da özeline saygı duyabilmesi, bu anlamda çevresiyle sağlıklı sınırlar koyabilmesi gibi konuları kapsayan bir eğitimdir. Mahremiyet eğitimi anne ve baba tarafından verilir. Bu eğitim çocuğun ruhsal ve cinsel açıdan korunması için çok önemli bir eğitimdir.

Peki çocuğumuza mahremiyet eğitimi verirken nelere dikkat etmeliyiz?

Özel Alanları Belirlemeliyiz.

Çocuğumuzun kendi mahremini koruyabilmesi için öncelikle ona özel alanlarını tanıtmamız gerekir. Her kişinin kendine özel olan bölgeleri, bu bölgelerin gizlenmesi gerektiği 2 yaşından itibaren yavaş yavaş anlatılabilir. Bu alanları anne, baba ve doktorlar dışında kimsenin görmemesi ve bu alanlara onlardan başka kimsenin dokunmaması gerektiği çocuğa anlatılmalıdır. Çocuk için tanımlanmış bu özel alanlar aynı zamanda anne ve babanın da özel alanlarıdır ve çocuk bu alanları görmek istediğinde anne ve baba buna izin vermemelidir. Özel alan kavramının oluşması için 3 yaşından itibaren çocuklar, çırılçıplak bir şekilde ev içinde veya ev dışında gezdirilmemelidir. Çıplak gezmeye alışkın olmayan bir çocuk, kıyafetlerinin biri tarafından çıkarılmasından ciddi anlamda rahatsızlık duyacaktır.

Çocuğumuzun Özel Alanlarına Saygılı Olmalıyız.

Çok küçük yaşlardan itibaren çocuğumuzu başkalarının yanında giydirmemek, altını değiştirirken bile çocuğu başka bir odaya götürüp altını değiştirmek, çocuğumuzun mahremiyetine saygı duyduğumuzu gösterir. Özellikle çocuğumuz 4-5 yaşlarında olduğunda banyo yaptırırken anne, baba veya kardeşle birlikte değil, sadece çocuğumuzu banyo yaptırmak için banyoyu kullanmalıyız. Çocuğumuzu iç çamaşırıyla birlikte yıkamalıyız. Özel bölgelerini yıkarken, iç çamaşırını çıkarırken başımızı yan çevirerek veya gözlerimizi kısarak yaparsak çocuğumuzun mahremiyet duygusunun gelişmesine katkı sağlayabiliriz. 7 yaşlarından sonra ise çocuğun özel bölgelerini kendisinin temizleyebilmesine fırsat verilmelidir. Çocuğa nasıl başkalarının yanında giyinip soyunmaması konusunda uyarıda bulunuyorsak, aynı şekilde anne baba olarak bizlerin de çocuklarımızın gözleri önünde giyinip soyunmamamız gerekir. Bu bütüncül mahremiyet duygusunun gelişmesine katkı sağlar.

Çocuğumuzun Cinsel Organını Sevgi Objesi Yapmamalıyız.

Küçük çocukları cinsel organlarına dokunarak sevmemeliyiz. Bunu yaparsak hem çocuğumuzun mahremiyet duygusunu öldürmüş oluruz, hem de çocuğumuz aynı şekilde başkalarının özel bölgelerine dokunarak şaka yapabileceği inancı taşımaya başlar. Ayrıca eğer çocuklarımızı yabancı insanların kötü dokunuşlarından korumak istiyorsak cinsel organlarına dokunarak sevmemeliyiz. Çünkü bunu yaparsak çocuğumuz, yabancı biri onun özel alanına dokunmak istediğinde iyi mi yoksa kötü mü olduğunu ayırt edemeyebilir. Bu sebeple çocuğumuzu bezlerken, pişik kremi sürerken, temizlerken bile abartıya kaçmamak gerekir. Çocuğun cinsel organlarını şaka konusu yapmak, göstermesini istemek, dokunmaya çalışmak cinsel kimlik gelişimi açısından çok sakıncalıdır.

Tuvalet Kapısının Kapalı Tutulması Gerektiğini Öğretmeliyiz.

Çocukların 2-3 yaşlarında tuvalet alışkanlığını kazanması, en geç 4-5 yaşlarında tuvalet sonrası temizliklerini yapabilmesi beklenir. Anne babalar bu dönemlerde tuvalet eğitiminin yanında, tuvalette yalnız olunması, başkalarının göreceği şekilde tuvaletini yapmaması konusunda çocuklarını uyarmalıdır. Çocuğumuz oturak (lazımlık) kullanıyorsa, oturağın ortak kullanım alanlarında değil, tuvalet veya banyoda olması, orada kullanılması gereklidir.

Odamıza İzin Alarak Girmesi Gerektiğini Öğretmeliyiz.

Çocuklarımıza 4-5 yaşlarından itibaren anne ve babanın odası kapalı ise odaya kapıyı çalarak ve izin alarak girilmesi gerektiği öğretilmelidir. Çünkü bu oda anne ve babanın özel alanıdır, özel alanlara girişte ise izin alınır. Aynı şekilde bizler de anne ve baba olarak çocuğumuzun odasına girerken izin alarak girmeliyiz, onun da özel alanına saygı duyduğumuzu göstermeliyiz ve ona model olmalıyız. Çocuğumuz izin almadan odamıza girdiğinde, “ Odamızda giyiniyor olabiliriz, bu yüzden kapı kapalı ise kapıyı tıklatıp izin alarak içeri girmelisin.” şeklinde açıklama yapabiliriz.

Anne, Baba ve Kardeşle Yatakları Ayırmalıyız.

Çocuklar 2 yaşla birlikte kendi başına yemek yemeye, yolda kendi başına yürümek istemeye başlarlar. Bu dönem çocuğun bağımsızlığını kazandığı bir dönem olduğu gibi, gelişim olarak da odasının ayrılabileceği bir dönemdir. Bu konularda aşırı kaygılı olan çocuklar için bir çocuk gelişimi uzmanı ile görüşülerek yatakları ayırma yapılmalıdır. Birlikte yatan kardeşler ise 4-5 yaştan itibaren yataklarını ayırmalıdır. Farklı cinsiyetteki kardeşlerin ilkokul dönemiyle birlikte odaları ayrı olmalıdır. Çünkü beraber bulundukları odada, giyinip soyunurken, temizlenirken, yatarken birbirlerinin özel alanlarını ihlal edebilirler.

İlkokul Dönemiyle Birlikte Çocuğumuza Özel Bir Mekan Belirlemeliyiz.

İlkokul dönemiyle birlikte evde bir yer belirleyip, çocuğumuza özel eşyalarını buraya koyabileceğini söyleyebiliriz. Anne baba olarak çocuğa belirlediğimiz bu özel mekanı, çocuğumuzdan izin alarak kullanırsak çocuğumuzdaki özel alan düşüncesini pekiştirmiş oluruz ve bize güven duymasını sağlarız. Ergenlik dönemiyle birlikte çocuklar bu özel alanlarını kilitlemek isteyebilirler. Bu dönemde yalnız kalma, vücudunu anne ve babadan gizlemek isteme ve çocukluk dönemine göre daha utangaç davranışlar gözlenebilir. Bu dönemde onların taleplerini normal karşılamak ve özel alanlarına izinsiz girmemek gerekir.

Özel Alan İhlallerinde Tepkimizi Belli Etmeliyiz.

Çocuğumuzla birlikte gezerken veya TV izlerken, karşımıza mahremiyet ihlali içeren durumlar çıkabilir. Böyle durumlarda mahremiyet ihlali yapan kişiye çocuğumuzun duyacağı şekilde tepkimizi göstermeliyiz. Örneğin TV sahnesinde arkadaşının mahrem alanına dokunan bir kişiye seslice “İnsanların özel alanlarına dokunulmaz!” diyerek tepkimizi belli edebiliriz. Böylece çocuğumuz da mahremiyet ihlali durumlarında sessiz kalmaması gerektiğini bilecektir. Çünkü çocuklar öğrenme süreçlerinde anne ve babayı model alırlar.

Anne ve Babaların Çocuklarda Taciz ve İstismarı Engelleme Durumlarında Dikkat Etmesi Gerekenler

Çocuğumuzun cinsiyeti kız ya da erkek olsun fark etmez aynı ortamda yabancı bir yetişkin ile yalnız kalmaması gerektiği öğretilmelidir.

Yabancı birinin çocuğumuza “Kimseye bir şey söyleme.”, “Bu bir sır.” gibi cümleler söyleyip söylemediği, çocuğa ara sıra sorulmalıdır. Ne söylerse söylesin ona kızmayacağımızı bilmelidir. Sır kavramı doğru bir şekilde çocuğa açıklanmalıdır. Kimler arasında sır olabileceği, kimler arasında sır olmayacağı çocuklara anlatılmalıdır.

Çocuğumuza her gün gülümseyerek “Bana anlatmak istediğin bir şey var mı?” diye sormalıyız.

Çocuklarımızı evde yetişkin çocuğu olan arkadaş veya akrabalarımıza yatılı göndermemeliyiz.

Çocuğumuzun mahrem alanına bakmalı, gerektiği durumlarda çocuğumuzdan izin istemeliyiz.

Evde banyo veya tuvaletin kapısı kapalı tutularak çocuk gereksinimlerini karşılamalı, baba, babaanne, dede ile bile çocuk tuvalete gönderilmemelidir.

Çocuklar küfür, uygunsuz şakaların olduğu ortamlardan uzak tutulmalıdır.

Eğer çocuk anne ve babadan önce eve geliyorsa, anahtarı olduğunu kimseye söylememesi gerektiği konusunda uyarılmalıdır. Anne ve baba gelene kadar kapıyı kimseye açmama konusunda uyarılmalıdır. Eğer ısrar eden olursa anne, baba ve polisi araması gerektiği söylenmelidir.

Çocuğa hoşuna gitmediği durumlarda bağırma, kaçma ve itiraz etme davranışı öğretilmelidir.

Farklı ortamlarda çocukların odada kapı kapalı ve yalnız bir şekilde oynamasına izin verilmemeli, sık sık güler yüzle kontrol edilmelidir.

Tüm bu tedbirlere rağmen çocuk anne ve babaya yabancı birisinin ona kötü dokunduğunu veya baktığını söylerse “Sana öyle gelmiştir.” diyerek geçiştirmemeli, “Anlıyorum. Bu konuda kendini kötü hissetmiş olmalısın. Bu konuyu halledeceğim. Bana bunu anlattığın için sana aferin. Teşekkür ederim.” diyerek gerekli tedbirler alınmalıdır.

   Sonuç olarak mahremiyet eğitimi alan çocuklar kendi özel alanlarını bilir, bu alanlarını korur ve başkalarının da özel alanlarına saygı gösterir. Aynı zamanda bu eğitim çocuğun sağlık kişilik gelişimine zemin hazırlar. Cinsel tacizlerin arttığı günümüzde çocuklarımızı korumanın ilk yolu onlara mahremiyet eğitimi vermektir. Bu eğitim sayesinde çocuklar kendilerinin ve başkalarının özel alanlarını öğrenerek daha sağlıklı bireyler olurlar.