Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Finans Merkezi’nde finans dünyasının temsilcileri ile bir araya geldi. Türkiye Yüzyılı hedefleri doğrultusunda yeni orta vadeli program hazırlıklarının ele alındığı toplantı sonrasında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Yılmaz, “Öncelikle Türkiye ve dünyanın içinde bulunduğu zorluklar kadar fırsatları da değerlendirdiğimiz bir toplantı oldu. Arkadaşlarımızın yeni ekonomi politikaları ve güncellenen politikalar konusunda genel bir memnuniyetini, desteğini ifade edebilirim. Çok arkadaşımız bu konuda para politikası konusunda, maliye konusunda alınan tedbirlerle ilgili desteklerini, memnuniyetlerini ifade ettiler.

Özellikle Merkez Bankası’nı düzenleyici çerçeveyi sadeleştirme konusunda desteklediklerini, daha da fazlasını beklediklerini ifade ettiler. Son dönemde atılan adımların seçimler sonucu oluşan siyasi güven etkisiyle CDS oranlarında risk primi oranlarında düşüşlerden duyulan memnuniyeti dile getirdi arkadaşlarımız.

Tabii bunun daha da iyileşmesi yönünde beklentilerini dile getirdiler. 700’lerden 400’lere kadar düştü. Bu düşüş bankacılık sistemimiz başta olmak üzere finans sistemimizin uluslararası kaynaklara erişimini kolaylaştırıcı ve maliyetlerini düşürücü bir etkide bulunuyor. Memnuniyet verici bir tablo. Hazırlıklarını sürdürmekte olduğumuz Orta vadeli programa da güçlü bir şekilde destek vermeye hazır olduklarını paylaştılar. Ben de kendilerine teşekkür ediyorum.

Orta vadeli program eylül ayının ilk yarısında toplumla paylaşılmış olacak. Program ile birlikte hem içinde bulunduğumuz yılla ilgili rakam ve politikalarımızı güncellemiş olacağız hem de 3 yıla ilişkin yol haritamızı toplumla paylaşmış olacağız. Dolayısıyla öngörülebilirliğin arttığı bir ortama geçiş yapmış olacağız. Seçimlerden sonra siyasi öngörülebilirlik, siyasi güven oluştu ama teknik öngörülebilirlikle tahkim etmemiz gerekiyor. Orta vadeli program önemli bir kilometre taşı. Orta vadeli programdan sonra finans kesiminden arkadaşlarımızla birlikte uluslararası alanlarda daha yoğun bir çaba içine gireceğimizi ifade etmek isterim” dedi.

“BİR TARAFTAN ENFLASYONLA MÜCADELE EDECEĞİZ, BİR TARAFTAN DA KALKINMIŞ BİR ÜLKE HALİNE GELME PERSPEKTİFİ İÇİNDE ÇALIŞMALARIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ”

Yılmaz, “Bu çerçevede son dönemde Körfez bölgesinde yapılan çalışmalar, Dünya Bankası gibi kurumlarla yapılan çalışmalar da gündeme geldi. Ayrıca AB ile daha pozitif bir vurgular yapıldı 9. Fasıl dediğimiz hizmetlerle birlikte AB’ye çalışma uygulandı. Biliyorsunuz bugünlerde Gümrük Birliği’nin modernizasyonunun güncellenmesi konusunu çalışıyoruz. Vize kolaylığı konusunda gündemimiz var. Yeni dönemde farklı konularda AB ile de ilişkilerin geliştirilmesi hepimizin üzerinde mutabık olduğu bir çerçeve.

Bugünkü toplantıda memnuniyetle şunu gördüm; finans kesimi ile reel sektör arasındaki tamamlayıcılığı bu iki önemli mevzunun birlikte çalışılması gerektiğini görüyoruz. Bir taraftan sağlıklı işleyen bir finans piyasası ama diğer taraftan reel sektörün de ihtiyaçlarının karşılandığı piyasa buluşması çok önemli. Doğru konuların sağlıklı kaynaklarla oluşturulması ve doğru projelere yönlendirilmesi, finans sektörümüzün kalkınma sürecimize vereceği en büyük destek. Bu konuda da fikirler ifade edildi.

Bir taraftan Merkez Bankasının para politikası gereği enflasyonla mücadele politikası, gereği yaptığı miktar sıkılaştırmaları, bir taraftan da tabii enflasyonla mücadele ederken resesyona düşmeme, yatırımı, üretimi, ihracatı devam ettirme çabamız var. Son dönemlerde yapılan miktar sıkılaştırmaları yatırımı, ihracatı ve üretimi kapsamıyor, bunları istisna kılıyor Merkez Bankamız.

Net politika çerçevesi ortaya konulmuş durumda. Yine sürdürülebilir kalkınma perspektifi içerisinde Türkiye’yi üst orta gelirden yüksek gelirli ülkeler ligine çıkarma perspektifi içinde bilgi, teknoloji tabanlı katma değeri yüksek bir ekonomi inşa edilmesi için de yatak diye nitelediğimiz yatırımların kredilerinde daha nitelikli, daha seçici devam etmesi gerektiği hususunda da yine tartışmalar yaptık. Bu konuda bir çalışma başlatmış durumdayız. Önümüzdeki günlerde kamuoyuyla inşallah paylaşacağız. Geçmişten de çıkardığımız derslerle daha güçlü, daha nitelikli bir programı hayata geçireceğiz. Bir taraftan enflasyonla mücadele edeceğiz, bir taraftan da istikrarlı büyüme ve istikrar içinde büyüme hedefi içinde sosyal refahı artırma, kalkınmış bir ülke haline gelme perspektifi içinde seçici bir anlayış içinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.

“FİNANS KESİMİ SADECE PARASI OLANA PARA VEREN BİR YAPI OLMAMALI”

Cevdet Yılmaz, “Finans sistemiyle ilgili yine üzerinde durduğumuz girişim sermayesi proje bazlı finansman gibi konular oldu. Burada da şunun altını çizdik; finans kesimi sadece parası olana para veren bir yapı olmamalı. Teminat sorunu yaşayan ama iyi projesi olan sermayesi olmasa da projesiyle finans arayan kesimlere de destek olan bir çerçeve de geliştirildi. Burada da bir mutabakat var. Özellikle girişim sermayesi konusunda atılan adımları bankalarımız kısaca özetlediler.

Teknokentlere yeni bir bakış geliştirmenin altını çizdiler. Yatırım fonlarıyla ilgili düşüncelerini ifade etmiş oldular. Teminat sorunlarının daha etkili çözülmesi konusunda da görüşler ifade edildi. Bu çerçevede katılım finans ve kalkınma yatırım bankacılığı konuları da gündeme geldi. Buralarda daha etkili bir şekilde büyük projelere destek olan, sadece parası olana değil, iyi projesi olana destek olan bir sistemi nasıl geliştiririz konuşuldu” dedi.

KONUT ARZINI ARTIRMAK, KONUT MALİYETLERİNİ DÜŞÜRMEK DURUMUNDAYIZ”

Yılmaz, “Konut, konut arzı konusunda çeşitli değerlendirmeler yapıldı. Konut arzını artırma, birinci konut edinimini özellikle daha güçlü bir şekilde teşvik edecek mekanizmalar üzerinde durduk. Bu konuda Merkez Bankasının da çalışmaları var BDDK ile birlikte. Önümüzdeki dönemde yeni adımlar bekliyoruz. Konut arzını artırmak durumundayız, konut maliyetlerini düşürmek durumundayız. Geçmişte DPT ve Dünya Bankası ortak bir çalışma yapmıştı. Rakamsal olarak şu tespit edilmişti; ilk konut edinimi hem sosyal refahı hem makro düzeyde istikrarı destekleyici bir hadise. Tasarruf oranlarını artırıyor ve sosyal refahı artırıyor. Kamu olarak biz ilk konut edinimini destekleyici bir çerçeve içinde hareket edeceğiz. Önümüzdeki süreçte belli platformlarda bir araya gelip istişarelerimize devam edeceğiz. Yazılı olarak da arkadaşlarımızdan orta vadeli programa ilişkin özellikle reform önerilerini, değişiklik önerilerini talep ettik. Bütün bakanlarımızla birlikte bunları değerlendireceğiz. Bu konular bir tek kişinin, kesimin altından kalkabileceği konular değil. Ekip çalışmasıyla kamu-özel diyaloğunun çok güçlü bir şekilde devam ettirilmesiyle ilgili” dedi.

“Türkiye Yüzyılı bir tek kesimin, tarafın inşa edebileceği bir yüzyıl değil, 86 milyon hep birlikte inşa edeceğimiz bir yüzyıl”

Yılmaz, “Siyasi istikrarı güçlü bir liderliği olan bir ülke olarak bütün toplumsal kesimlerle birlikte Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmek durumundayız. Cumhuriyetimizin 100. yılındayız. İkinci bir yüzyıla geçiyoruz, Biz buna Türkiye Yüzyılı diyoruz. Türkiye Yüzyılı bir tek kesimin, tarafın inşa edebileceği bir yüzyıl değil, 86 milyon hep birlikte inşa edeceğimiz bir yüzyıl. Bu zorlukların içinden çok daha güçlenmiş bir ülke olarak, çok daha yükselmiş bir millet olarak çıkacağız. Ama elbette ki süreç meselesi. Sabırla doğru politikaları izlememiz gerekiyor. Bugünden yarına her şey değişmiyor ama doğru yönde adımlar attığınız zaman belli bir süre sonra çok daha farklı bir perspektifin oluştuğunu hep birlikte görüyorsunuz. Bazen gündelik tartışmalardan kafamızı kaldırıp orta vadeye çok bakamıyoruz ama bunu yapmak durumundayız. Sadece gündelik tartışmalarla ülkemizi arzu ettiği hedeflere taşıyamayız. Türkiye güçlü tarihi olan bir ülke. Dünyada önde gelen ülkelerden bir tanesi. Önümüzdeki dönemde de hepimizin gayretiyle çok daha iyi yerlere ülkemizi taşıyacağız diyorum. Tekrar teşekkür ediyorum” dedi.