DAMLADAN PEYGAMBER(S.A.V)’E  GÖZYAŞI

Neden hırçındır bu umman bu deniz?
Her yer masmavi lakin ağlar mı deniz?

Cesur ol da dedim yaklaş deryaya,
Belki de derdini anlatır bana…

Dedim ki mevsim yaz var mı bir derdiniz?
Nedir bu feryat figan sanki öleceksiniz?

Vurursunuz amansız şu küçücük karaya,
Haccac görse halini inan gelir vicdana.

Belki derdin çok büyük biz bilemeyiz.
Bir kusur mu işledik? Ki biz beşeriz.

Döndüm arkaya ama aklım hala deryada,
Seslendi arkamdan ürkek küçük bir damla.

Ey beşer dön bana yaklaş yanıma,
Neler oluyor şu Adem’in evlatlarına?

Sultanımız bizim elbet çok olmuştu,
Nuh’umuza uyanlar tufanlardan kurtuldu.

Musa peygamber yararken Hazar’ı
Firavun a mezarı denizde kazılmıştı.

Yuttu Yunus’u deryamızda bir balık,
Sabiri ve şakiri kurtarırdı mutlak Halık.

Görmemişti kainat öyle muhteşem bir kul,
Adı Muhammed (a.s)idi şanı Fahri Resul.

Ondan önce beşer şems altında kum tanesi,
Yaralara merhem idi Ummanların İncisi.

Yanmıştı beşer ; ahlak ,nizam ,edep yok.
Nisa mı? Ona asla ve asla kıymet yok.

Seslendi o nebi :Bakınız Ey İnsanlar!
Her şeyi gözeten Bir Aziz Allah var.

Ki biz O’nun yarattığı en şerefli varlığıyız,
O’nun Nizam-ı Kelam’ına mutlaka uymalıyız.

O kutlu hedefe ilerlerken deryada,
Birçoğu terk etti henüz onu kıyıda.

Ümmet ümmet diye akıttı göz yaşını,
Nice girdaplar gördü, onun ulvi bakışı.

Korudu ümmetini her türlü ifrattan,
Alırdı feyzini Rabb’ından ve Kur’an’dan.

Dedi ki bu derya ahre kadar akacak,
Ümmetim deryada birer yıldız olacak.

Ehli beyte tutunan selamete varacak
İzimden gelen ümmet elbet benle olacak.

Son kelamı hutbede varılırken menzile:
Sımsıkı sarılınacak Kur’an ve de hadise.

Sene olmuştu miladi altı yüz otuz iki,
Gül kokulu Muhammed(a.s)Rabbine gitmişti.

O gittikten sonra deryalar ciğeri yandı.
Onun matemi ile her yanımız tuz aldı.

Ne zaman terk edildi onun şanlı sünneti,
Damlalar borç bilir gözyaşını dökmeyi.

Çıkar mı demeyin deryadan hiç gözyaşı?
Vallahi ben gördüm o sıcacık damlayı…

Mehmet BAŞTUĞ

Eğitimci-yazar