Demokrasi; Halkın kendi kendisini yönetmesi ve halkın egemenliği temeline dayanan bir yönetim şeklidir.

Bu yönetim şekline bağlı olarak halk alınan kararlarda özgür bir şekilde onay hakkına sahiptir. Demokrasi devlete, bireylerin gelişimini en yüksek düzeyde gerçekleştirebilmek için gerekli olanakların yaratılması görevini yükler. Her bireye belirli bir düzen çerçevesi altında en yüksek düzeyde özgürlük sağlanması da demokrasinin önemli özelliklerinden biridir. Bireylerin özgürlükleri topluma yararlı alanlarda kullanmalarını yönlendirmekde demokrasilerin önemli ilkelerindendir.

Ulu önderimiz Atatürk’ de Cumhuriyetin ilanı ile sisteminde ülkemizde milli, laik, güçlü ve çağdaş bir devlet kurmaya yönelmiştir. Bu çağdaş devletin demokratik bir devlet olarak düşünülmüş olduğu apaçık ortadadır. Demokrasi Atatürk’ün ilkelerinden olan Cumhuriyetçilik, Halkçılık ve Laiklik gibi temel ilkeleriyle de ilişkilidir. Halkçılık, halkın egemen olduğu kendi kendini yöneten, idarede söz sahibi olması yönetimidir. Bu durum doğrultusunda halkçılık milli egemenliğin sonucudur. Egemenlik halkın elinde olduğu zaman, devleti yöneten hükümetin, halkın kendi kendini yönetme durumunda, demokrasi olması gerekir. Milli egemenliğin halkçılık ilkesi ile bütünleşmesi ona demokratik içeriğini kazandırmıştır.

Hakları olan insan; düşünce bakımından çağdaş ve bilinçli bir gelişme gösterir. Ülkelerin siyasi tarihlerini ve demokrasinin gelişmesini incelediğimizde sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik haklar alanında düzenlemeler benimsenmiş ve gerçekleştirilmiştir. Birey Her alanda özgür bir şekilde görüşlerini açıklama anlatma hakkına sahiptir. Herkese eşit hak sağlanması, ayrımcılığın, ayrışmanın önlenmesi, eşitlik ve adalet hukuk devleti fikrinin gelişimini sağlamıştır.

Demokrasi bir anlayış ve ruh meselesidir. Cumhuriyet rejimlerinin işleyiş şeklidir. Günümüzde bu manaya gelen demokrasi, Millî Mücadele döneminde millî hâkimiyet, millî egemenlik, millî irade ve halkçılık kavramlarıyla eşdeğer olarak kullanılmış, halka benimsetilerek Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması sağlanmıştır.1920’li yılların insanları içinde bulundukları tüm kötü şartlara rağmen, bu ilkeler doğrultusunda Ortadoğu’da Cumhuriyet kurmasını bilmişler ve bunu günümüze kadar getirmişlerdir.

Ancak günümüz Türkiye’sinde Cumhuriyetimizin en güzel nimetlerinden demokrasi artık tartışılır duruma gelmiştir. Demokrasiyi yok sayan, demokrasiyi bir amaç değil araç olarak gören bir yönetim anlayışı ile yönetilmekteyiz. Artık günümüzde insanlar haklarını bile savunurken tereddüt etmekte, nasıl bir tepkiyle karşılaşacaklarını öngörememektedir. Bu da ülkemizdeki demokratik müktesebatın bazı kesimlerce tam kavranamadığını ortaya koymaktadır. Bu noktada en gelişmiş demokrasilerde bile demokrasiyi yok etme özgürlüğünün olmadığı hatırlanmalıdır. Ancak bu durumdan çıkışın tek yolu yine ve daha çok demokrasi istemektir.