Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, Kürt sorununun AK Parti ile birlikte sona erdiğini söyledi.

İçten, partisinin Çınar İlçe Olağan Kongresi’ne katıldı. Burada açıklamalarda bulunan İçten, 14 Ağustos 2001 tarihinin Türkiye için bir milat olduğunu söyledi. İktidara ilk geldiklerinde restorasyon dönemini başlattıklarını kaydeden İçten, “Herkes gözünü kapatsın ve 12 yıl önceye dönsün bir. Şunu göreceksiniz; enflasyonun yüzde 60’larda olduğunu, 27 milyar dolar IMF’ye borcu olduğunu, Kürtlerin Kürtçe konuşamadığını, Alevilerin mezhepsel olarak kendilerini ifade edemediğini, Türk’ünün de Kürt’ünün de zarar gördüğü bir ülke. Solcusu da sağcısı da, Türk’ü de Kürt’ü de rahatsız. Böyle bir Türkiye’yi alan asrın liderinin Türkiye’yi getirdiği durum ortada” dedi.

AK Parti iktidarlarının sadece Kürt sorununu bitirmediğini, ekonomik sorunu da bitirdiğini kaydeden İçten, “Eğitim sorunlarını bitirdi ve artık küresel güç olma yolunda hızla ilerliyor. Eski Türkiye’de yürümeden bile aciz bir Başbakan. Öyle bir ülkeden 24 saatte 4 ülke gezen bir Cumhurbaşkanı’nın olduğu ülke haline geldi Türkiye. Bütün illerde üniversiteler, bütün illerde havaalanları ve alt yapı çalışmalarının yapıldığı bir Türkiye’den bahsediyoruz. Bütün sorunlarımız bitti mi? Bana göre bitmedi. Çünkü bizim 2023 vizyonumuz var. Bu 2023 vizyonunda milli geliri 25 bin dolara, bütün illere havaalanının olduğu, sınavsız ve ücretsiz eğitimin olduğu bir sistem hedefliyoruz. AK Parti’de bir oy, dünyanın diğer ucundaki mazlumların kanının hesabını sormak demektir. Türkiye’de AK Parti olmasaydı, Mısır’da 100 binlerce insan katledilecekti. Türkiye’den korktular, Recep Tayyip Erdoğan’dan korktular, sizlerden korktular. Onun için Gezi zekalılarla birlikte gezi eylemlerini başlattılar. Mısır’dan önce hedef Türkiye idi ama başaramadılar. AK Parti, dünyadaki bütün mazlumların yaşam hakkını teminat altına alan bir güçtür” diye konuştu.

“ALÇAKLARIN KÜRT SORUNU GİBİ BİR DERDİ YOK”

Kürt sorununun AK Parti ile tamamen bittiğini ifade eden İçten, “Kürt sorunu AK Parti ile birlikte bitmiştir. Artık bu ülkede Kürt sorunu diye bir sorun yoktur. Biz iktidara gelmeden önce olağanüstü hal yok muydu? Ülkeyi ikiye bölmüşlerdi; doğusunda ayrı bir yasa, batısında ayrı bir yasa ile yönetiliyordu. AK Parti gelir gelmez ne yaptı? Ülkeyi bir bütün haline getirdi. Şuanda Türkiye Cumhuriyeti’nde yönetim tek bir anayasa ile oluyor. Ama ondan önce iki farklı yasa vardı. Ahmet Türk, Sırrı Sakık o dönem Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yanına gitmişler ve ne demişler biliyor musunuz? ‘Başbakan bu olağanüstü hali kaldırın başka bir şey istemiyoruz’ bunu kim dedi? O zaman ki yani şimdiki HDP söyledi. Hani başka bir şey istemiyordun. Ama ben o zaman da başka şeyler istiyordum. Ana dilin öğrenilmesini istiyordum, televizyonlarda Kürtçe, Zazaca yayın yapılmasını istiyordum. Bunların hepsini AK Parti iktidarı yaptı. Yani sizler yaptınız, bizler yaptık. Bütün bunlara rağmen Kürt sorununun bitmediğini söyleyen alçaklar, bizim vatanımızı savaş haline getirmeye çalışmaktan da geri durmuyorlar. Çünkü o alçakların sorunu, Kürt sorunu değil. Onların sorunu Marksist ve ateist sistemi muhafazakar ve dindar olan, referansı Selahaddin-i Eyyübi olan, Hz. İbrahim olan, Mevlana olan Kürt halkını dönüştürmektir. Dinsizleştirmeye yönelik adımlardır. Kürt haklarıyla ilgili olarak daha ne talep ediyorlar, gelsin söylesinler, söyleyemezler. O kirli ellerinizi peygamberler şehri olan Diyarbakır’dan, muhafazakar ve dindar bizlerden çekin” şeklinde konuştu.

“YASİN BÖRÜ’NÜN KANI HEPİMİZE BULAŞIR”

Kendisinin düşüncelerinden rahatsız olanların, faşist kafalarıyla kendisi gibi düşünenleri ötekileştirdiğini kaydeden İçten, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Onun için bu dava hak davasıdır. Her adım attığımızda emin olun bir hayır alacağız. Bakın 16 yaşındaki Yasin Börü’yü vahşice katlettiler. Eğer biz duruş sergilemezsek Yasin Börü’nün kanı hepimize bulaşır. İktidarda MHP olsaydı 3 yılda 300 bin Kürt’e MHP mi sahip çıkacaktı? Hangi komşu ülke Türkiye kadar yüreğini ortaya koydu. Demek ki Türkiye’nin varlığı Kürtler için garantidir. Bu olaylar başladığından beri Suriye’nin kuzeyinde YPG dindar Kürtleri tek tek katletti. HDP’den kimse YPG’nin ve PYD’nin katlettiği Kürtlere sahip çıktı mı? Hiç kimse sahip çıkmadı. Onların deyimi ile ne zamanki komünist ve ateist Kürtler tehlike altına girdi; hemen ‘benim Kürdüm’ demeye başladılar. Bir Kürt olarak söylüyorum benim etnik kimliğim, dini kimliğimden sonra gelir. Ben bugün ayrım yapmadan herkesi seviyorsam bu dinimin gereğidir. Suriye’de yaşanan Kürt kavgası, Türk kavgası, Arap kavgası değil, yaşanan mezhep kavgasıdır” ifadelerini kullandı.