Karaman İlimizi tanıtmak için 70 bin erenimizle çıktığımız bu yolda bu günde, kaybolmaya yüz tutmuş gelenek ve göreneklerimizden, başlı başına bir kültür olan düğün etkinliklerini, 1960’lı yılların Karamanın Dinek Köyüne götürerek anlatmaya çalışacağım.  Günümüzde o kaybolmaya yüz tutmuş gelenek ve göreneklerimizi hatırlayalım, hala köylerimizde uygulanan düğün kültürümüze sırasıyla bir göz atalım.

KIZ İSTEME: On sekiz yaşına gelen erkek akşam yemek yerken pilavın ortasına yemek yediği tahta kaşığı saplar. Bu davranışı gören aile oğullarının evlenmek istediğini anlar. Münasip bir zamanda anne oğluyla konuşur gönlünde birinin olup olmadığını sorar, oğlanda annesine filanın kızı der. Anne babaya durumu anlatır. Babadan oluru alan anne, aileden üç beş kadın alarak gündüz kız evine gider ve müsait oldukları bir akşam hayırlı bir iş için geleceklerini söylerler. Gün alan anne ve gelenler ayrılırlar. O günün akşamı aile büyükleri kadınlı erkekli kız evine giderler ve Allah’ın emri Peygamberin kavliyle kızı isterler. Kızın babası bir soralım soruşturalım diyerek dünürcüleri gönderir. Kızın babası ve annesi kızları başta olmak üzere bütün aile bireylerine(amca, dayı, hala, teyze, kardeş) sorarak olur alırlar. Oğlan evinin birkaç kez gidip gelmeleri devam eder. En az üçüncüde baba kızı verdim der. Bu aşamadan sonra pazarlık başlar. Kızın babası 2 metre aynalı zincir, 10 Adana burma, 10 sarı lira ve diğer isteyeceklerini sıralar. Sıkı bir pazarlıktan sonra anlaşma sağlanır ve lokum için hemen ertesi gün ayarlanır.

LOKUM: Erkek evinden ve kız evinden süslenmiş kadınlar gündüz toplanarak önde bir def çalan kadın etkinliğinde bütün köyü dolaşarak akşam lokumlarına davet eder. Bu aynı zamanda hayırlı işin başlangıcını belirtir. Akşam olunca kadınlar kız evinde toplanarak kendi aralarında eğlence yaparlar. Erkeklerde köy hocasının bisküvi ve lokumlara karşı dua okumasıyla hayırlı işi resmileştirmiş olur. Okunan lokum ve bisküviler diğerleriyle karıştırılarak kadınlara ve köy kahvesine dağıtılır. Köy kahvesine gelirken silahlar sıkılır.  Çaylar erek evi tarafından ikram edilir.

NİŞAN: Nişan töreni lokumdan kısa bir süre sonra yapılır. Karamana alışverişe çıkılır, altınlar alınır, yüzükler seçilir. Nişan için gün belirlenir. Bir hafta öncesi kız evi ve erkek evi ayrı ayrı bütün eş dostlarını, çevre köyleri nişanlarına davet ederler. Nişan töreni de kız evinde olur, kazanlarla yemek pişer hazırlanır. Nişan günü saat on bir gibi herkes toplanır. İki saat kadınlar hem def çalar hem oynarlar sesi güzel olan kadınlar türkü söyler. Öğle namazından sonra erkekler nişana gelerek yüzükler takılır. Erkek evinden bir büyük yüzükleri takarak kısa bir konuşmayla keser. Arkasından takı merasimine geçilir. Aile büyükleri altınlarını takar.

Gelen misafirler nişanda nişanlı kıza kumaş, yazma, bazen ve buna benzer çeyizlikleri boyunlarından iki omuzlarını aşacak şekilde takarlar. Gelin kız bu rengarenk kumaşların arasında adeta kaybolurdu, bir o kadarda üzerine ağırlık binerdi ve iki kolundan yengeleri destek olurlardı, yıkılmasın diyerek. Takı bittikten sonra gelen misafirlere yemekler ikram edilir.

KURBAN GÖNDERME: Nişan ile düğün arasında Kurban Bayramı rast gelirse erkek evi tarafından bir koç alınır ve kız evine gönderilir. Erkek evinden on on beş kadar erkek toplanır, alınan koç rengarenk boyanır ve üzeri tamamen kumaşlarla her tarafı süslenirdi. En son üzerine ayna para ve altın takılırdı. Toplanan erkekler tarafından süslenen koç kız evine götürülür. Burada heyecanla bekleyen kız evi gelen koçu alır ve gelenlere yemek ikram eder.

BAYRAK DİKME TÖRENİ: Kız evi çeyizliklerini ve sandığını hazırlamış, oğlan evi baba hayadına yapılan yeni gelinin kerpiçten bir göz bir aralık evini bitirmiş, ev serilmiş ve bütün eksiklikler tamamlanmış vaziyette düğün tarihi kararlaştırılır. Genelde düğünler Perşembe günü başlar ve Pazar günü bitecek şekilde üç gün üç gece düğün yapılırdı.

Haftanın Çarşamba günü geldiğinde köyden on on beş delikanlı toplanarak Karadağ’a sabahtan atlarla odun kesmeye giderler. O gün odunları keserler akşam Karadağ’da eğlenirler ve yatırlar. Sabah kalkınca topladıkları ve kestikleri odunlarla köye dönerler. Karadağ’ın eteklerinde yirmi otuz kişilik bir gurup onları bekliyor olacak. Gurubun biraz ilerisine bayrak dikilir. Karadağ’dan gelen gurup bayrağa yaklaşınca, köyden gelen gurup bunlara hazırladıkları elma, patates, portakal gibi sebze ve meyveleri fırlatmaya başlarlar.  Buradaki amaç Karadağ’dan gelen guruba bayrağı kaptırmamaktır. Karadağ’dan gelen gurup içinde de kendi aralarında bayrağı kim kapacak yarışı başlamıştır artık. O mücadelenin içinde bir genç bayrağı kapar, bayraklı genç önde ve toplu bir şekilde oğlan evine gidilir. Öğlen namazından gelenlerle birlikte bayrağı dama dikmek için bayrağı kapan gençle birlikte beş altı genç çıkarlar. Bayrak dikileceğinde hoca duasını okur, bayrağın altında kurban kesilir, silahlar sıkılırdı. Gelen misafirlere Karadağ’dan gelen odunlarla ve bayrağın altında kesilen kurbanla kavurma yapılır ve ikram edilir. Bunun yanı sıra erkek ailesi tarafından değişik ikramlarda bulunulur. Karadağ’dan odun getiren gurup odunların bir kısmını kız evine de götürür, orada pişen yemeklerin kazanlarının altında yakmak için… O kazanların altı hiç sönmez taki Pazar günü akşama kadar. Bayrağı kapan gence oğlanın babası tarafından ayrıca hediye verilir, Karadağ’dan odun getiren gurup akşam ağırlanır ve eğlenceleri devam eder. Cuma günü çevre köylerden gelenler ve misafirler ağırlanır, kalacak yerler ayarlanırdı.

KINA VE DÜĞÜN: Cumartesi günü akşam kadınlar kız evinde kına merasimi yaparlar ve kına yakarlar eğlenirler.  Gece yarısından sonra çerez götürme etkinliği yaparlardı. Erkekler erkek evinde çalgılı sazlı sözlü eğlence yaparlar. Karaman’dan ve çevre ilçelerden köylerden gelen o kadar çok misafir olurdu ki birkaç kişi sırf dışardan gelenlerle ilgilenir. Sofralarını ikramdan hiç eksik etmezlerdi. Bu eğlence gece dört beşe kadar sürerdi.  İçecekler kavurma tabakları biri gider biri gelirdi. Kavurmadan bıkan gençler kümeslere dadanır, yakaladıkları tavukları keserler hemen pişirir yerlerdi. Gece doya doya eğlenenler sabahın onunda yine ayakta olurlardı, çünkü…

DAMAT TIRAŞI VE GELİN ALMA: Pazar günü sabah saat onda toplanan köylü ve misafirler damat tıraşı etkinliğini kaçırmak istemiyorlar. Hazır olan damat ve sağdıç berber masasına oturur. Berber tıraş etmeye sağdıçtan başlar, akşamki çalgı gurubu da coşturmaya devam eder. Oynayan gençlerden meydanda boş yer bulmak imkânsız. Damatla sağdıç ortaya çağrılır ve hep birlikte oynanır. Bu arada damada eziyet etme başlar. Gençler damadın ağzına acı biber sürmekten tutunda yüzünü boyamak, saçına başına köpük sürmek, yerlerde süründürmek aklınıza ne gelirse türlü türlü eziyetler yaparlar. Tabi bu esnada yüreği dayanamayan anne ortaya gelir ve gençlere mani olmaya çalışır. Bu arada damadı kaçırmaya çalışanlar ayakkabısını çalanlar sağdıçtan kuzuyu koparıverir. Öğle namazı sonuna kadar süren damat tıraşı etkinliği düğün konvoyuyla devam eder. Düğün konvoyu kız evine varıp gelin alınır. Tabi bu esnada gelin kızın çeyiz sandığını kurtarmakta erkek evinin yakınlarına kalıyor. Gelin alınıp erkek evine gelince damat ve sağdıç damda konvoyu bekler halde olur. Damda duran damat ve sağdıcın tam hizasına gelin durultulur ve yengeler iki yanına geçer. Damadın elinde içi çerez ve para dolu pohça bulunur, bu bohçayı tam gelinin kafasına ortalar ve iki ucunu serbest bırakarak çerezlerin gelinin kafasına tam isabet etmesini sağlar. Dökülen çerez ve paralar çocuklar tarafından kapışılır. Bu gelenek yeni evlenen çiftin evlerini bereketli olması için yapılır. Damdan inen damat gelinin yanına gelir ve koltuğa girerek evin içine girerler. Kapıdan girerken gelin kapının üstüne yağ sürer ve ekmek bırakır. Bu gelenekte yine bereket ve damadın evine sadık kalmasıyla alakalıdır. İçeri giren damatla gelinin üzeri kilitlenir. Beş dakika içerde duran damat ve gelin çıkarlar ve koltuğa girerler. Buda takı merasimidir. Düğüne gelen misafirler takılarını bu koltuk esnasında takarlar. Takı bittikten sonra son yemeklerde yenir ve düğünümüz biter. “Onlar Ermiş Muradına Biz Çıkalım Kerevetine”

İşte Karamanın Dinek Köyünde 1960’lı yıllardaki bir düğünün kısaca özeti. Kız istemeden gelin almaya kadar olan bu süreci detaylı anlatacak olsak her halde sayfalar yetmezdi…

Sizlere kısaca anlattığım bu düğün kültürümüzü yaşatmak kalıyor. Düğün kültürümüz gelişen teknoloji ve uygarlıkta kaybolmasın, elimizden geldiğince gelenek ve göreneklerimizi yaşatalım.