Söyleşisini vermek üzere KMÜ’ye gelen Türk-Ermeni İlişkileri Uzmanı ve Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferudun Ata söyleşi öncesi Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yörük ve KMÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyeleri ile birlikte KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül’ü makamında ziyaret etti.

Ziyaret sonrası T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığının katkılarıyla, Ermeniler tarafından yapılan katliamları anlatan ‘Arşiv Belgeleri ve Fotoğraf Sergisi’ açılışı gerçekleştirildi. Açılışa KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül, Prof. Dr. Ferudun Ata, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Muşmal, üniversite personeli ve çok sayıda öğrenci katıldı.

“TARİHİNİ BİLMEYENLERİN COĞRAFYASINI BAŞKALARI ÇİZER"

Sergi açılışı sonrası düzenlenen söyleşi programı, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından açılış konuşması ile devam etti. Açılış konuşmasını yapan Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Muşmal, “Ermeni meselesi sadece tarihçileri ilgilendiren bir mesele değildir, doğrudan her birimizi ilgilendiriyor. Tarihin en büyük yalanı olan sözde ‘Ermeni Soykırımı’ pek çok kez hala dünya gündemine sunulmaya devam ediyor. Biz de bugün burada bu konuya dikkat çekmek, farkındalık oluşturmak için böyle bir etkinlik düzenledik. Tarihle sadece tarihçiler değil, bu ülkenin bütün çocukları ilgilenmeli ve konulara vakıf olmalıdır. Tarihini bilmeyenlerin coğrafyasını başkaları çizer.” dedi.

Açılış konuşmasının ardından sahneye gelen Prof. Dr. Ferudun Ata, “Soykırım kavramı, 2. Dünya Savaşı sonrası uluslararası hukuka girmiştir. Türk milletinin işlemediği bir suçun üzerinde kalması benimseyeceğimiz bir tutum olamaz. Böylesine insanlık dışı bir soykırımı kabul edemeyiz. Ermeniler 15'inci, 16'ıncı ve 17'inci yüzyıllarda Osmanlı toprakları içerisinde ağırlık oluşturmuşlar ve Türklerle iç içe yaşamışlardır. Ermeniler kuyumculuk, sarraflık, zanaat gibi pek çok alanda zenginleşmişlerdi. 18'inci ve 19'uncu yüzyıllarda ise Osmanlı Devleti’nin gerilemesi ile bu güzel ilişkiler değişmeye başlamıştır. En önemli kırılma evresi ise Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında olmuştur. İlk defa bu tarihten sonra Ermeni meselesi uluslararası sorun haline gelmiştir.” dedi.

Prof. Dr. Ferudun Ata, Osmanlı Devletinin Ermeni vatandaşlara canını ve malını emanet etmekten hiç çekinmediğine değinerek "Böylesi bir devlet, soykırım yapmış olamaz. Tam tersine, Rus ve İngilizlerin desteğiyle Ermeniler, Türklere karşı ciddi eylem ve katliamlara girişmişler; kendilerine ait bir devlet kuracaklarına inanmışlardır. Nitekim Osmanlı arşivlerine bakıldığı zaman son derece vahşi katliamlar görülmektedir. 1915 yılının mart ayından itibaren ise isyan ve katliamların giderek arttığı, 150 bin civarında Müslüman Türk'ün öldürüldüğü anlaşılmaktadır." dedi.

Prof. Dr. Ata, Osmanlı Devleti tarafından 24 Nisan 1915 tarihinde 80 bin civarındaki Ermeni vatandaşından 2 binin üzerindeki kişinin tutuklandığını ifade ederek "Asla hiçbirinin burnu dahi kanamamıştır. Osmanlı Devleti bu süreçte binlerce Ermeni'yi her türlü tedbiri alarak kendi topraklarına sevk etmiş, ancak bu sırada Ermenilerden ölen ya da öldürülenler olmuştur. Ermeniler ise Osmanlı Devletinin soykırım yaptığını iddia etmiştir. Soykırıma dair hiçbir delil olmamasına rağmen Türkiye'yi soykırımla suçlayan parlamentolar vardır. Şunu bilmeliyiz ki Ermeni meselesinin tarihî gerçekliğinde soykırım asla olmamıştır; mesele sadece savunma amaçlıdır. Onların yaptığı isyan ve katliama karşı hiçbir devlet sessiz kalamazdı. Buna rağmen soykırım meselesi bir türlü kapanmıyor. Delil bulma çabası ise sadece siyasidir; kendi soykırımlarına eş aramanın bir yöntemidir. Onların öldürdüğü Türkler hiç konuşulmamaktadır. Soykırım hukuki bir olaydır ve delillere dayanmalıdır." dedi.

Söyleşi programı, soru-cevap kısmının ardından plaket takdimi ve Prof. Dr. Ata'nın kitaplarını imzalamasıyla sona erdi.