Engelli bireylerin karşılaştıkları sorunların üstesinden birlikte gelmeyi hedefleyen ’Engeli Olan Çocuklar için Kapsayıcı Erken Çocukluk Eğitimi Projesi’, Antalya, Bursa, Konya, İzmir, Gaziantep ve Samsun illerinde toplam 90 pilot okulda uygulanacak.

Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin eş finansmanı ile Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü ve UNICEF işbirliğinde yürütülecek olan ‘Engeli Olan Çocuklar için Kapsayıcı Erken Çocukluk Eğitimi Projesi’nin açılış töreni, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Muammer Yıldız, MEB Temel Eğitim Genel Müdürü Cem Gençoğlu, UNICEF Türkiye Temsilcisi Philips Duamelle, AB Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Gabriel Munuera Vinals’in katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıda televizyon ve haber sunucusu Özge Uzun, 9 yaşındaki engelli oğlu Dağhan’ın teşhis konulamayan bir hastalıkla dünyaya geldiğini anlattı. Dağhan’ı ilk kucağına aldığında hissettiklerini aktaran Uzun, “Hissettiğim ilk şey, yer yarılsa içine girsem ve kaybolsam. Çünkü bir anne için o anın çok farklı olması gerekiyordu. Neden bu benim başıma geldi soruları ama bir taraftan da çocukluğumdan beri başıma gelen her şeyin sorumluluğunu almayı öğrendim. Bu da benim başıma gelmişti ve ne yapmam gerekiyordu analitik düşünmeye başladım, duygusallığı bir tarafa bıraktım ve savaşmaya başladık. 4 yaşında da bir kızım var, adı Siva. Siva doğduktan sonra ben ona mucizem diyorum. Sağlıklı bir evlada sahip olduktan sonra aslında ne kadar ağır bir yükün altında olduğumuzu görmüş olduk. Dağhan bir kahraman, Dağhan gibi çocuklar bir kahraman. Biz o kahramanları bu hayatta daha da sağlıklı bir şekilde ayakta durabilmeleri için çalışıyoruz ama her şeyi kendileri yaşıyorlar. Siva’ya her gün Allah’ın bana bahşettiği bir mucize olarak bakıyorum. Bir kitap yazdım; ’Sizin Hiç Maviniz Var mı?’ 2 yıl önce yazmıştım bu kitabı. Her ne kadar bazen insanlar beni suçlasalar da, hem televizyoncu olduğum için sesimi daha çok duyurabildiğim için oğlumdan bahsetmeye başladığımda ilk başta yadırgadılar. Biz başıma gelen kötü şeyleri anlatmaktan çok fazla hoşlanmayız, söylemeyiz. İlk başta çocuğumu kullanmakla beni itham ettiler. Engelli bir çocuğun üzerinden nasıl çıkar elde edilir diye düşünmeye başladım. Sonra anladım ki onlar sadece korktukları için bunu söylüyorlar. Çünkü bilmiyorlar. İnsanlar bilmedikleri şeylerden korkarlar. O yüzden bunu söyleyenlere artık sadece gülümsüyorum ve geçiyorum. Elbette bu gülümsemeyi yapmak kolay olmuyor. Düştüğüm zamanlar çok fazla oluyor. İsyan ettiğim zamanlar da oluyor ama yine de nefes alma gücümü oğlumda buluyorum” diye konuştu.

Uzun, konuşmasını ‘Sizin Hiç Maviniz Var mı?’ kitabında annelere yönelik yazdığı bir mektubu okuyarak tamamladı.

“Bu projeyle birlikte Antalya, Bursa, Konya, İzmir, Gaziantep ve Samsun illerinde 90 pilot okulumuz var”

MEB Temel Eğitim Genel Müdürü Cem Gençoğlu ise engeli olan çocuklar için yapılması gereken o kadar çok şey, değişmesi gereken o kadar çok algı, hazırlanması gereken o kadar çok materyal olduğunu belirterek şöyle konuştu:

“Bu açılış 3 yıl sürecek olan yeni başlangıçlardan birinin başlangıcı olacak. Projemiz engelli çocukların kaliteli kapsayıcı eğitim ve erken çocukluk eğitimiyle buluşmalarının daha çabuk sosyalleşmelerini, hayata aktif bir katılım sağlamalarını hedefleyen bir çalışmadır. Bugün bu projeyle birlikte Antalya, Bursa, Konya, İzmir, Gaziantep ve Samsun illerinde 90 pilot okulumuz var. 3-7 yaş grubundaki bütün engelli çocuklara ulaşmayı hedefliyoruz. Yaklaşık 2 bin 950 euroluk bir bütçesi olan 36 ay sürecek olan bir projeden bahsediyoruz. En az bin eğitimciyi de bu proje etrafında yetiştirmek istiyoruz.”

"MEB olarak öncelikle eğitime erişim hedefini ortaya koyduk"

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Muammer Yıldız da, MEB olarak öncelikle eğitime erişim hedefini ortaya koyduklarını belirterek, 12 yıllık zorunlu eğitimin bunun en önemli paradigması olduğunu ifade etti. Yıldız, okul öncesinin ise hükümetin 2019 hedeflerinde mutlak olarak gerçekleştirilmesi gereken hedef olarak yer aldığını kaydetti. Yıldız, “Bu projeyle biz erişimden bir adım daha öteye kapsayıcılık, kalite, nitelik ve bu anlamda uluslararası yapılan çalışmalarında ülkemizde yaptığımız çalışmalara yön vermesi ve kendi birikimimizi tecrübemizi de katarak hedeflerimizi gerçekleştirmek durumundayız” ifadelerini kullandı.

Yıldız, ailelerin çocuklarını devlete kurumsal anlamda teslim edebileceği ve gözleri arkada kalmayacak şekilde 2 günlükte olsa bir cenazeye, tatile gideceği zaman çocuğunu teslim edeceği ve döndüğü zaman güvenli bir şekilde çocuğunu alacağı bir sistemin gerekliliğini anlattı. Kapsayıcı eğitimin uygulandığı okullarda değerlerin çeşitliliği ve her öğrencinin sınıfa getirdiği benzersiz katkılar olduğunu vurgulayan Yıldız, kapsayıcı eğitimin ilkellerinin benimsendiği bir eğitim ortamında her çocuğun kendisini güvende hissedeceğini ve okula karşı aidiyet duygusunu taşıyacağını ifade etti. Yıldız, konuşmasına şöyle devam etti:

“Engeli Olan Çocuklar için Kapsayıcı Erken Çocukluk Eğitimi Projemizle kapsayıcı eğitim kapsamındaki tüm çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimlerinin iyileştirilmesi engeli olan çocuklarımızın 3-7 yaş arası ailelerinin ve bakıcılarının kapsayıcı eğitim hakları imkanları, okul aile işbirliğinin önemi hakkındaki farkındalıkların arttırılması, karar vericilerin engeli olmayan çocukların aileleri ve bakıcılarının engelli çocuklarının kaliteli kapsayıcı eğitim alma haklarına ilişkin farkındalıkların arttırılması ve bu konuda desteklerinin sağlanması ve nihayet öğretmenlere tüm çocuklar için 3-7 yaş arası kaliteli, kapsayıcı eğitim sunabilecekleri şekilde bilgi ve beceri kazandırmaktır.”

90 pilot okulda uygulanacak

Engeli olan bireylerin karşılaştıkları sorunların üstesinden birlikte gelmeyi hedefleyen proje, Antalya, Bursa, Konya, İzmir, Gaziantep ve Samsun illerinde olmak üzere toplamda 90 pilot okulda uygulanacak. Proje, engeli olan çocukların erken çocuklukta kaliteli kapsayıcı eğitim yoluyla sosyal yaşama katılımlarına katkı sağlamayı, uzun vadede ise sosyal yaşama erişimlerini kolaylaştırmayı hedefliyor. Proje ile sadece engeli olan çocuklar ve bu çocukların ailelerine değil, aynı zamanda tipik gelişim gösteren çocuklar ve bu çocukların ailelerine ulaşmak da hedefleniyor. Bu sayede engeli olan bireylerin toplumda kabullenilmeleri yönünde farkındalık kazandırılacak.