Eğitim bizi biz yapan en temel yapı… Bu sebepledir ki her milletin eğitim sistemi milli bir yapı arz eder. Tabii milli değerlerin yanında öğrencilerimizi dünyanın şartlarına göre de yetiştirmemiz, modern hayatın gerekleriyle onları donatmamız gerekiyor. Eğitimi manevî ve maddî yanlarını birlikte ele almamız gerekiyor. Eğitimde başarının tek kriteri üniversite sınavı değildir. Eğitimde kazanımlar, ahlak ve karakter eğitimi, meslek edindirme, değerler eğitimi, mezunların durumu, sınıf geçme durumları, performans, ölçme değerlendirme, öğretmen ve idareci niteliklerinin geliştirilmesi, personel motivasyonu, müfredat,  öğrencilerdeki kişilik gelişimi v.s. gibi onlarca noktayı nazardan yola çıkarak eğitimdeki başarı değerlendirilmelidir. Bütün bu kıstaslar göz önünde bulundurulduğunda da ülke geneli ve Karaman’daki eğitim başarısı hakkında söylenecek çok şey var. Biz bu açıklamamızda ilimizin üniversite sınavında yaşadığı başarısızlığı değerlendireceğiz. Son yıllarda eğitimde büyük adımlar atılıyor ve halkımızın eğitime karşı, özellikle ilimizde, büyük bir rağbeti söz konusu. Ebeveynler çocuklarını okutmak istiyor; çünkü hem manevi anlamda hem de maddi anlamda bir sonuca ulaşmak istiyor. Burada da eğitimde kalite her geçen gün daha çok öne çıkıyor. Sanayide, ekonomide yaşanan rekabet ortamı ister istemez eğitime de yansıyor. Üniversite sınavları da bu rekabet ortamında daha çok anlam ve önem kazanıyor. Karaman bu yıl üniversite sınavlarında özellikle Türkçe Sosyal alanında ciddi bir başarısızlık yaşadı. Neler yapılmalıydı yahut neler kötü yapıldı? Biz sorumlu sendikacılık anlayışımızın gereği olarak Karaman’da gerçek bir başarının nasıl sağlanabileceği ile ilgili komisyon çalışmalarımız neticesindeki çözüm önerilerimizi kamuoyuyla ve ilgililerle paylaşıyoruz. Amacımız ilimizde nitelikli ve kaliteli bir eğitime katkı sağlamaktır.
Valilik ve Milli Eğitim Müdürlüğü kaynak ayırarak her ay okullarda 9, 10, 11 ve 12. Sınıflar düzeyinde sene başında planlanmış belli bir takvim dahilinde deneme sınavları yapmalı ve yapılan bu sınavları kendi okul türlerinde ölçme değerlendirme ve analizlerini yapmalıdır. Yapılan bu analiz ve değerlendirmeler sonucunda okul, sınıf, öğretmen ve öğrenci başarıları değerlendirilip, eksik kalınan konu ve alanların tespit edilmesi, sınav dönütlerinin ciddi bir şekilde takip edilmesi, eksiklilerin telafi edilmesi, başarılı olanların ödüllendirilmesi gerekmektedir. Milli Eğitim Müdürlüğünde daha önce açılıp şu an atıl durumda olan sınav ve dokümantasyon merkezinin tekrar açılarak çalıştırılması gerekmektedir. Bu mümkün değilse iyi bir firma ile anlaşma yapılarak deneme sınavlarının üst düzey kalitede yapılması gerekmektedir. Bu sınavlarda derece yapan okullar haber sitelerinde ve milli eğitim sitesinde yayımlanmalı, okullar arasında tatlı bir rekabet sağlanmalıdır. Sınavlarda gözetmen öğretmenler aynı okul öğretmenleri olmamalı, öğretmenler farklı okullarda görevlendirilmelidir. Sınavın uygulanması ciddi bir şekilde takip edilmelidir. Bu bağlamda Rehberlik Araştırma Merkezleri  gerektiği şekilde kullanılmalıdır. RAM’lar sadece sorunlu çocukların eğitildiği yerler değil Milli Eğitimdeki Strateji Bölümüyle koordineli olarak ilin bütün başarı istatistiğini tutan bir veri bankası olmalı ve politika üreten, neler yapılması yahut ne yapılmaması gerektiğini belirleyen merkezlere dönüşmelidir. Özellikle başarının diğer bir göstergesi olan üniversite yerleştirilmelerinde doğru tercihler ve yönlendirmelerde okullarla ve hatta dershanelerle koordineli olarak daha aktif rol almalıdır. 
İlimizde 2012 yılında üniversite sınavında barajı geçemeyen 690 öğrencinin 518‘i meslek liseli öğrenci, dolayısıyla meslek liseleri başarıyı direkt etkileyen okullar. Daha önceki katsayı uygulamasındaki olumsuz durumun getirdiği dezavantajda göz önünde bulundurularak buralarla ilgili özel çalışmalar yapılması gerekmektedir. Bu okul öğrencilerinin en azından sınav barajını geçmeleri ile ilgili çalışmalar yapılmalıdır. İlimizde 63 öğrenci sınavda 0 puan almış ve bu öğrencilerin büyük bölümü(53 kişi) yine meslek lisesi öğrencisi. Endüstri Meslek Lisesinde 2009 yılında 23 kişi  sınava girerken 2012 de 169 kişi; Ticaret Meslek Lisesinde 2009 yılında 47 kişi  sınava girerken 2012 yılında 170 kişi; İmam Hatip Lisesinde 2009 yılında 15 kişi  sınava girerken 2012 yılında 103 kişi; Kız Meslek Lisesinde 2012 yılında 163 kişi sınava girmiştir. Yani başarılı olunan yıllarda bu ve diğer meslek okullarından sınava giren öğrenci sayısı azdır. Bu tabii ki suni ve geçici bir başarıdır. Son yıllarda doğrudan geçişle sınavsız yerleşilebilen bölümlerin kontenjan sınırlaması ve katsayı uygulamasının kalkmasıyla birlikte meslek liselerinde sınava girenlerin sayısı artmakta, sınavsız geçişe rağmen öğrenciler ağırlıklı olarak tercihlerini sınavlara girme yönünde kullanmaktadırlar. Yani uzun soluklu ve kalıcı çalışmalar yapma zorunluluğu vardır. Bunun dışında ilimizde doğrudan geçişi cazip hale getirebilecek Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesinde meslek lisesi öğrencilerinin sınavsız geçişle girebilecekleri yeni bölümler açılması veya kontenjanların artırılması için çalışılmalı, ilgililere bunun gerekliliği anlatılmalıdır.  
 Lise 1 den itibaren hedef belirlenip çalışmaların nasıl yapılması gerektiği belirlenmeli, çalışmalar öğrenci-veli-öğretmen ve idareci işbirliğiyle sistemli bir program dahilinde yapılmalıdır. Verimli ders çalışma yöntemleri öğrencilere rehberlik servisleri, RAM, sınıf öğretmenleri ve idareciler eliyle öğretilmelidir. Velilerin bilinçlendirilmesi ve öğrencilerin motivasyonlarını artırıcı çalışmalar yapılmalı, farklı zamanlarda alanında yetkin ve güzel anlatıma sahip kişisel gelişim uzmanlarıyla seminer çalışmaları yapılmalıdır. 
Öğretmenlere branşları ile ilgili uzman öğretim elemanları tarafından konferans ve seminerler düzenlenmeli, yenilenen müfredatla birlikte öğretmenler yeni öğretim yöntemi ve ölçme değerlendirme teknikleri bakımından desteklenmelidir. Bu bağlamda zümre toplantıları daha verimli hale getirilmeli, eğitimde örnek güzel uygulamaların kendi branşındaki meslektaşlarına aktarılabileceği ortamlara dönüştürülmeli, bu toplantıları cazip hale getirici çalışmalar yapılmalıdır.
Zorunlu Bölge Uygulamasında öğretmen hizmet puanlarının düşürülmesi, öğretmenlerin özellikle Taşeli Bölgesinde öğretmen açığına neden olmuş, bu açık ücretli ve sözleşmeli öğretmenlerle giderilmeye çalışılmıştır. Aynı şekilde merkezde de öğretmen açığı oluşmuş, bu açık sözleşmeli ve ücretli öğretmenlerle giderilmeye çalışılmıştır.
Öğretmenlerin motivasyonlarının arttırılması için Milli Eğitim Müdürlüğü okul personeli ile yakın diyalog içinde olması ve adilane davranması beklenmektedir. Ayrıca gayretli ve çalışkan öğretmenler de okul idaresince ödüllendirilmeli, öğretmenlere çalışmalarında yardımcı olmaları gerekmektedir. Örneğin geçtiğimiz yıllarda ÖSS sınavında lise öğretmenlerine başarı belgesi verilirken ilköğretim öğretmenleri göz ardı edilmiştir. Oysaki başarı ilköğretimden itibaren sistemli bir çalışmayla kazanılabilir. Ayrıca başarıları yahut örnek uygulamalarıyla yerel veya ulusal basında adından söz ettirmiş okullar takip edilip mutlaka taltif edilmeli, başarılarının takdir edildiği hissettirilmeli, güzel örnekler olarak teşvik edilmelidir.
İl genelinde dönem sonundaki ortak sınavlar ortak sınav tarihleri belirlenerek aynı türdeki okullar arasında öğrencilerin notlarına yansıyacak şekilde ortak yapılmalıdır. Sınav soruları test olmalı, alanında başarılı bir firma tarafından ya da öğretmenlerden oluşan bir komisyon tarafından hazırlanmalı. Yapılan sınav sonrasında değerlendirme ve analizler  aynı okul türleri içerisinde yapılarak, başarılı öğretmen ve öğrenciler ödüllendirilmelidir. 
Okullarda seçmeli dersler serbest bırakılıp öğrencilerin sosyal ağırlıklı ders seçmelerine rehberlik edilmesi gerekir. LYS3 ve LYS4 sınavlarına kaynaklık eden sözel dersler okullarımızda pek seçilmemekte öğrenciler daha çok sayısal alanlara yönlendirilmekte. Öğrenciler ilgi ve yeteneklerine göre yönlendirilmeli okullarda sözel ağırlıklı sınıflar da açılmalı. İlimizde çok az sayıda lisede sözel ağırlıklı sınıf olmasına karşın 2012 yılında 1239 adayın TS puanının hesaplanması ve ilimizin Türkiye sıralamasında 75.olması düşündürücüdür. Dolayısıyla bu alanda başarılı öğrencilere sözel ağırlıklı sınıflar oluşturulup öğrenciler sayısal alanlara zorlanmamalıdır.
Okul Müdürlerinin ve öğretmenlerin eğitim dışındaki faaliyetlere fazla zaman ayırmayıp (inşaat, tadilat, tamirat, göstermelik komisyonlar, kurullar ve yazışmalar, bürokrasi v.s.) daha çok asli işi olan eğitim öğretime enerjisini kullanması gerekmektedir. Öğretmen ve idarecilerin motivasyonlarının arttırılması gerekmektedir. Başarılı illere baktığımız zaman bağış, harcırah v.s.gibi soruşturmalarının olmadığı görülmüştür. Oysa Karaman’da birçok okulumuz gereksiz soruşturmalara tabi tutulmuş, savunmalar alınmasına rağmen neticeye bağlanmamış, personel ikilemde bırakılmış, bu uygulamalarla bir nevi mobbing uygulanmış, bakanlığın bazı yanlış uygulamalarına ek olarak idareci ve öğretmenlerin moral, motivasyon ve enerjileri düşürülmüştür.
Velilerin bilinçlendirilmesi (farklı zamanlarda kişisel gelişim uzmanlarının getirilmesi ile) ve öğrenciye motivasyon sağlanması gerekmektedir. Özellikle son sınıf öğrencilerine gönüllü danışman öğretmenler belirlenmeli. Bu öğretmenler öğrencileriyle birebir ilgilenmeli ve öğrencinin gerek okul gerekse deneme sınavlarındaki başarı durumunu takip etmelidir. Gerektiğinde okul idaresi ve ebeveyni ile işbirliğine giderek sorunların çözümüne çalışılmalıdır.
Yılsonlarında öğrencilerin sınıflarda azalması ile dersler yeterince verimli geçmemektedir. Bunu engellemek amacı ile belli programlar ve aktiviteler dâhilinde öğrencileri sınıflarda toplayarak dersler verimli hale getirilmelidir. Okulların sevilebilir ortamlar olması için her türlü imkân ve gayret elbirliğiyle sarf edilmelidir. 
Öğrencilerin kitap okuma alışkanlığı kazanmaları önemli ama bundan da önemli olan nitelikli eserleri okumaları. Özellikle edebiyat öğretmenlerimiz edebi niteliği olan daha nitelikli eserleri öğrencilerine okutmak için çaba harcamalı. Sınavlarda özellikle Türkçe paragraf sorularındaki metinler sanat ve edebiyat metinlerinden seçilmektedir. Öğrenci bu metinlere yabancı olunca bu paragrafları ve soruları anlayamıyor, yorum gücü gelişmiyor. Sanat ve edebiyat metinleri öğrencilere gerektiğinde sınıfta okunmalı, onlara güzel metinlerden örnekler sunulmalı. Öğrenciler niteliksiz eserlerden olabildiğince uzak tutulmalıdır.
Başarı; uzun soluklu, koordineli, eğitimin bütün unsurları paydaş haline getirilerek, eğitimi olumlu yada olumsuz etkileyen bütün faktörler(göç olgusu, bölünmüş yahut parçalanmış aileler, dershanelerin durumu v.s.) göz önünde bulundurularak yapılan ciddi çalışmalar sonucunda elde edilebilir. Bu başarılar da kısa süreli olmaz.