Etkileşimli uygulamalarla öğrencilere iletişim tekniklerini, ikna ve müzakerenin püf noktalarını anlatan Çorman, konuşmasının devamında kan bağışı ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Kan nakil çalışmalarının 1967 yılında başladığını hatırlatan Çorman, “A, B, C kan birimleri yine bu yıllarda keşfedilmiştir. 18-65 yaş arası kan arama yüzdesi, Türkiye’de yüzde 4,2 ve dünyada ise yüzde 5 olarak kayıtlara geçmiştir. 2017 yılında Kızılay’ın da etkileri ile ülkemizde 2 milyon 271 bin dolaylarında kan ihtiyacına cevap verilmiştir fakat Kızılay’ın asıl amacı kök hücre bağışçısı kazanımıdır.” dedi.
 
HIV virüsünün kan alma yoluyla bulaşma ihtimalinin yüksek olduğunu vurgulayan Çorman, “Kan verirken söylenmeyen ve görevliye aktarılmayan sağlık sorunları hayati önem taşıyor.  Gönüllüler kan kaynağının en önemli kısmını oluşturuyor. Kadınlar yılda 3 kez, erkekler ise yılda 4 kez kan bağışlayabilir. Bağış yaptıktan sonraki ilk 4 saat içinde olabildiğince doğal sıvı tüketmeliyiz. Düzenli kan bağışı yapanların normalden daha dikkatli olması, daha iyi beslenmesi ve gerekli sağlık muayenelerini gerçekleştirilmesi bekleniyor.” şeklinde konuştu. 

Kızılay’ın insani bir yardım kuruluşu olarak hizmet verdiğini ve hiçbir iktisadi amacı olmadığını belirten Çorman, “Üniversite bünyesindeki öğrenci toplulukları ile kan bağışlarının daha da artacağını düşünüyorum. Sosyal medya, reklam ve bilinçlendirme çalışmaları ile daha fazla kan bağışçısına ulaşılacağı kanaatindeyim.” dedi. 

Konferans, hediye takdimi ile sona erdi.