Fuat Sezgin’in yaşamındaki dönüm noktalarını ve çalışmalarını anlatarak konuşmasına başlayan Prof. Dr. Topdemir, Sezgin’in, çalışmalarının genelinde İslam dünyasında gerçekleştirilen bilimsel başarıların niteliği üzerinde durduğunu belirterek, “Sezgin, Müslüman toplumlar üzerine sinmiş olan ve toplumun benliğini olumsuzlaştırmış negatif anlayışın nereden kaynaklandığını ve nasıl aşılacağını irdelemiştir. Çalışmaları neticesinde de istenildiği takdirde klasik dönemde özellikle de bilim alanında yaşanan parlak bir dönemin yeniden yakalanabileceğini öngörmüştür.” dedi.

Prof. Dr. Topdemir, Fuat Sezgin’in bilim tarihi anlayışını oluşturan kişinin Hellmut Ritter olduğunu hatırlatarak, “Sezgin, liseyi bitirdiği yıllardan başlayarak uzun yıllar boyunca yazmaların tanınması, ciltlenmesi gibi teknik konular da dâhil olmak üzere bilim tarihi anlayışını Hellmut Ritter’in çerçevesinde şekillendirmiştir. 1961 yılında Almanya’ya giden Fuat Sezgin, Frankfurt Üniversitesinde profesör olarak görev yapmıştır. Fuat Sezgin, 1982 yılında J.W.Goethe Üniversitesine bağlı Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsünü ve 1983 yılında ise bu enstitüde İslam Bilimleri üzerine yapılan çalışmaların, bilimsel araç ve gereçlerin tanıtıldığı bir müzeyi kurmuştur.  Fuat Sezgin daha sonra Arap-İslam Bilimleri Enstitüsü için hazırladığı bilimsel araç ve gereçlerin benzerlerini yaptırarak İstanbul İslam, Bilim ve Teknoloji Müzesi'nin açılmasına önayak olmuştur.” şeklinde konuştu.

Bilimler tarihi araştırıldığında pek çok kültürün, insanın ve devletin bilime farklı niteliklerde katkıda bulunulduğu söyleyen Prof. Dr. Topdemir, “Fuat Sezgin, toplumlarda ortaya çıkan bilimsel gelişmelerin nedenleri olduğunu belirterek özellikle yeni kurulan devlet ve toplumlarda bilimin bireylerin iyi niyetleri ile değil, devlet tarafından sevk ve idare edilmesiyle gelişebileceğini ifade etmiştir. İstenildiği takdirde de bugün başarısızlığa uğramış toplumların dahi bilim alanında başarıya erişebileceklerini söylemiştir.” dedi.

Prof. Dr. Topdemir son olarak bilim tarihi araştırmalarının günümüz açısından pek çok keşife izin verecek türde olduğunu belirterek, hayatımızdaki her türlü kararımıza bilginin eşlik etmesi gerektiğini ve bilgi erdem, bilgi adalet gibi yaklaşımların her zaman karşılığını bulacağını dile getirdi.

Söyleşi, plaket takdiminin ardından sona erdi.