Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Yunus Emre Öğrenci Topluluğu Başkanı Ayşe Öz konferansın açılış konuşmasını yaptı. 
Doç. Dr. Erkan Göksu'nun konuşmacı olduğu konferansta Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Muşmal bir selamlama konuşması yaparak, “Ortaçağ, Selçuklu ve Türk tarihçiliğinin yükselen yıldızı olarak görebileceğimiz hocamız bugüne kadar yapmış olduğu çalışmaları ile göz dolduruyor. Özellikle kaynak eksikliği olan bir çağ ile ilgili yapmış olduğu araştırmaların siz gençlerin faydasına olacağını ümit ediyorum. Katılım gösteren tüm üniversite personelimize ve öğrencilerimize teşekkür ediyorum.” dedi.

“NEDEN TÜRK ÇOCUKLARI BU İKİ KAYNAKTAN SAVAŞ SANATINI ÖĞRENSİN?”
Açılış ve selamlama konuşmalarının ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erkan Göksu, ‘savaş sanatı’ kavramının tarihsel gelişimi ile ilgili bilgiler paylaştığı konuşmasında şunları söyledi: “Savaş sanatı ile ilgili araştırma yapmaya başladığımda özellikle iki kaynak karşıma çıktı. Bunlardan birisi Machiavelli’nin kitabı, diğeri ise daha eski dönemlerde yazılan Çinli filozof Sun-Tzu'nun kitabıdır.  Her ikisi de savaş sanatı ile ilgili yazdıkları kitaplarında savaşla ilgili temel düşünceyi ezmek, yok etmek, yakmak, yıkmak üzerine kurgulamışlardır. Yani hedefe ulaşmak için her yolu mubah olarak görmüşlerdir. Her iki kitap da yazıldıkları dönemden itibaren çok sayıda okuyucuya ulaşmıştır. Savaşla ilgili araştırmalara başlamamdaki temel faktörlerden birisi de savaş sanatı üzerine yalnızca bu iki kaynağın öne çıkıyor olması oldu. Savaşçı bir millet olarak bizim Türk savaşçılığının da savaş sanatının da araştırılması gerektiğini düşündüm.” şeklinde konuştu. 
Milli kaynaklarımız içerisinde ‘Türk Savaş Sanatı’ isimli bir esere rastlanmadığını hatırlatan Doç. Dr. Erkan Göksu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türk savaş tarihini araştırmaya başladığımda ilk karşıma çıkan eser Kutadgu Bilig oldu. 950 yıl önce yazılmış olan ve Türk dünyasının ana kaynağı olarak kabul gören bu kitap, doğrudan savaş sanatı ile ilgili olmasa bile savaşla ilgili bilgileri içeriyor. İnşallah bu çalışmalar zamanla artar ve Machiavelli ile Sun-Tzu'nun kaynaklarına alternatif Türk savaş sanatı ile ilgili kaynaklara ulaşabiliriz. Neden Türk çocukları bu iki kaynaktan savaş sanatını öğrensin? Kültür emperyalizminin hep batıdan geldiği düşünülür fakat aslında emperyalizmin doğusu batısı olmaz. Uzak doğunun savaş veya dövüş sanatı diye bilinen hareketleri kültür emperyalizmi olarak hayatımıza girdi. Çin mitolojisi ve tarihi ile ilgili birçok film çekiliyor ve tüm dünyada izleniyor. Bu da kültür emperyalizminin en önemli parçalarından birisidir.”

“GÖÇEBELİK TÜRKLERİ İYİ BİR SAVAŞÇI YAPMIŞTIR”
Savaş sanatının kavramsal çerçevesine ilişkin açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Erkan Göksu şu değerlendirmeleri yaptı: “Bazıları savaş sanatını savaşa dair bütün düşünsel, fiziksel, taktiksel, tarihi, sosyal, coğrafi ve beşeri hususları kapsayan çok geniş bir kavram olarak değerlendirmektedirler. Bu durumda savaş sanatı ile askeri tarih ya da savaş sanatı tarihi birbirine girmekte, savaş sanatı mefhumu gerçek manada kavramsal bir çerçeveye oturtulmamaktadır. Bizde savaş anlayışı diğer milletlere göre haklı bir savaş anlayışına dayanıyor. Türkler savaşçıdır ama savaş sever değillerdir. Göçer hayat Türklerin iyi bir savaşçı olmalarına sebep olmuştur. Fakat şu unutulmamalıdır ki göçebelik vahşilik değildir. Göçebelik de yerleşiklik gibi bir medeniyet ve yaşam tarzıdır. Göçebelik ayıp bir yaşam tarzı değildir. Bu kara efsane ortadan kalkmalı artık. Coğrafya neye imkân vermişse Türkler ona uymuşlardır. Bütün Türkler göçebeydi ya da yerleşikti diye genelleme yapmak yanlış olur. Bu bir hayat tarzıdır. Seni sen yapan etkenlerden biridir göçebelik. Savaşa dair her şeyin savaş sanatı ile ilgili olmadığını anlamamız ve bu alandaki çalışmalarımızı arttırmamız gerekiyor.”
Konferans, plaket takdiminin ardından sona erdi.