Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde (KMÜ) Türk Dil Bayramı dolayısıyla bir panel düzenlendi. Türkçenin resmi devlet dili oluşunun 737. yılı kutlamaları kapsamında düzenlenen panelin oturum başkanlığını KMÜ Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alaaddin Karaca üstlenirken panelin konuşmacıları Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sinan Kaçalin ve Atatürk Kültür Merkezi Başkanı Prof. Dr. Turan Karataş oldu.
KMÜ Karamanoğlu Mehmetbey Konferans Salonunda gerçekleşen panele Karaman Valisi Murat Koca, Belediye Başkanı Ertuğrul Çalışkan, KMÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Ahmet Yıldırım, Vali Yardımcısı Ferhat Burakgazi, KMÜ Genel Sekreteri Ahmet Tüfekci, dekan ve müdürler, öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.

“Türk dil şuuru ve sevgisinin merkezi Karaman”

Panelin yöneticisi Prof. Dr. Alaaddin Karaca, “Karaman, Türk dil şuuru tohumunun atıldığı önemli bir şehir. Biz de Karaman’ı Türk dil şuuru ve sevgisinin merkezi haline getirmek istiyoruz.” dedi.

“Türkçenin yakın kelimeleri arasındaki ayrıntılar kayboldu”

Türkçeyi ‘gazete, bilgisayar ve cep telefonu’ dilinin fazlasıyla etkilediğini kaydeden Prof. Dr. Karaca, “Türkçenin birbirine yakın anlama gelen kelimeleri arasında mana farkı var, ancak biz bu ayrıntıları kaybettik. Mesela ‘tasdik, tescil, teyit’ kelimelerinin tümünün karşılığı ‘onaylamak’ değildir.” şeklinde konuştu.

“Büyük devlet ve medeniyet, büyük dil demektir.” diyen Karaca, nesiller arasında dil uçurumu olduğunu sözlerine ekledi. 

“Dilde erozyon ve erime”

Panelin konuşmacılarından Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sinan Kaçalin ise “Dil, sessiz ya da sesli düşünmedir. Dilimizdeki erozyon ve erime çok fazla. Fakat sıkıntı dilde değil, dil diye ifade edilen mantık, düşünme ve beyin içi sorunlarda yatmaktadır.” diye konuştu.

Prof. Dr. Kaçalin, ülke olarak din, dil ve siyaset konusunda herkesin konuşabildiğini, fakat dil bilmeyen, bildiğini iyi bilmeyen derme çatma bir kültüre sahip olduğumuzu ifade etti. İnsanlarımızın ‘ben ne yiyorum, ne kadar çalışıyorum’ gibi herhangi bir hesaplaşmasının olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Kaçalin, bütün bu yaşam tarzının dile de yansıdığının altını çizdi. 

“Yaşlanmış, yıpranmış ve bitmişiz.” diyen Kaçalin, “Kelimeleri kullanmak yerine Türkiye geneli, ‘o, şu, bu’ diye konuştuğu için hemen her meslekte beynini kullanamayan insanlarımız var. Mesela ‘tüm’ kelimesi, ‘neden’ kelimesi hiçbir ayrıntılandırma yapılmadan her yerde kullanılıyor.” şeklinde konuştu.

“Türkçe, konuşma dilinde fakirleşti, yazı dilinde zenginleşti”

Panelin konuşmacılarından Atatürk Kültür Merkezi Başkanı Prof. Dr. Turan Karataş ise “Türkçe, konuşma dilinde fakirleşti fakat yazı dilinde en güzel eserlerini veriyor. Türkçe, yeryüzünde var olduğu ya da yazıya geçirildiği günden bu yana en görkemli, en imkanlı, en zengin, en ışıltılı dönemini yaşıyor.” dedi.

Prof. Dr. Karataş, “Her dil, her millet için önemlidir. Türkçe de bizim için bir kimlik belirtisi, kimliğimizin önemli bir vurgusudur.” diyerek dil konusunda herkesin ‘dil uzmanı’ gibi sakınımsız konuşmasını eleştirdi. Prof. Dr. Karataş, “Herkes dilimizi ameliyat edebiliyor, hariçten gazel okuyor. Şayet dile dair bir yurttaşlık görevi yapacaksak ileri geri konuşmak yerine, kelimeleri doğru ve yerinde kullanmaya çalışmalıyız.” şeklinde konuştu.

“Konuşma dilimizi zenginleştirmek için insanımızı yazı diliyle buluşturmalıyız”

Dili yaratanın edebi metinler olduğunun altını çizen Prof. Dr. Karataş, “Dilin göstergesi sokaktaki levhalar değildir. Bunlar, birer trend olup ekonominin getirisidir.” dedi. Karataş, gençler arasında revaçta olan kuralsız Türkçe kullanımını da değerlendirerek bunların geçici ergenlik sivilceleri olduğunu belirtti.

Karataş, konuşma dilimizi zenginleştirmek için de tavsiyelerde bulunarak “Edebi mirasımızla ve yazı dilimizle irtibatımızı artırırsak konuşma dilimiz de kuruluktan kurtulur. O yüzden gençleri, çocukları, insanımızı kitapla buluşturmalıyız.” diye konuştu.