KMÜ Mühendislik Fakültesi Konferans Salonunda düzenlenen söyleşide Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı, Türkiye’deki din öğretiminin geçmişini anlattı. Din öğretiminin temellerinin Osmanlı döneminde 1913 yılında açılan Medresetü’l Eimmeti vel Hutaba okullarıyla başladığını söyleyen Prof. Dr. Uzunpostalcı, bu nedenle 2013 yılında İmam Hatip Okullarının 100. yılının kutlandığını belirtti. 1924’te Tevhid-i Tedrisat kanunuyla medreselerin kapatılması üzerine İmam Hatip Mekteplerinin açıldığını dile getiren Uzunpostalcı, yeterince rağbetin olmaması gerekçesiyle 1930’da bu mekteplerin kapatıldığını dile getirdi. 
İmam Hatip Okullarının ilk kez Ekim 1951’de Türkiye’de yedi okul olarak açıldığını bildiren Prof. Dr. Uzunpostalcı, bu yedi okuldan birisinin de Konya’da açıldığını ve kendisinin buraya kayıt yaptırarak Konya İmam Hatip Okulunun ilk öğrencileri arasında yer aldığını söyledi. Okula 280 kişinin yaptırmasına rağmen yedinci sınıfa geldiklerinde bu sayının 49’a düştüğünü, okulun ilk mezunları olarak sayılarının ise 43 olduğunu belirten Uzunpostalcı, İmam Hatip Okulu mezunlarının Öğretmen Okulları, Sanat Okulları ve Ticaret Okullarıyla birlikte lise mezunu sayılmadıkları için üniversiteye gidemediklerini belirtti. Prof. Dr. Uzunpostalcı, 1959 yılında ilk kez İstanbul’da Yüksek İslam Enstitüsü açılmasıyla ise sınava girerek buraya kaydolduklarını, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünün ilk öğrencileri olarak 75 kişiden oluştuklarını, 1963’te de mezun olup İmam Hatip Okullarına öğretmen tayin edildiklerini dile getirdi.
Türkiye’deki ikinci Yüksek İslam Enstitüsünün 1962’de Konya’ya, sonra sırasıyla 1965’te İzmir, 1966’da Kayseri, 1968’de Erzurum, 1975’te Bursa, 1976’da Samsun ve 1979’da Yozgat’a açıldığını bildiren Prof. Dr. Uzunpostalcı, 1980 ihtilaliyle Yozgat Yüksek İslam Enstitüsünün kapatıldığını, diğerlerinin ise açık kaldığını söyledi.
Prof. Dr. Uzunpostalcı, Türkiye’de yüksek din öğretimi alanında ilk eğitim kurumunun Darülfünun bünyesinde 1924’te açılan İlahiyat Fakültesi olduğunu, ancak bunun 1933’te kapatıldığını, böylelikle 1949’da yeniden açılana dek ülkede özellikle cenaze yıkama ve defnetme gibi din hizmetlerinin görülmesinde zorluklar yaşandığını belirtti. 1949’da Ankara Üniversitesine bağlı olarak yeniden İlahiyat Fakültesi açıldığını dile getiren Prof. Dr. Uzunpostalcı, 1968’de de Erzurum’a İlahiyat Fakültesi açıldığını, 1982’de Yüksek İslam Enstitülerinin fakülteye dönüştürülmesi hakkındaki kararnameyle birlikte İlahiyat Fakültelerinin sayısının artarak günümüzdeki halini aldığını ifade etti.
Söyleşide anılarını da paylaşan Prof. Dr. Uzunpostalcı, 1980 ihtilalinin ardından din eğitimi ile ilgili taleplerini içeren bir raporu Devlet Başkanı Kenan Evren’e beş kişilik bir heyetle sunduklarını, beş maddeden oluşan taleplerinin ‘İmam Hatip Okullarının kapatılmaması, Yüksek İslam Enstitülerinin kapatılmayarak İlahiyat Fakültelerine dönüştürülmesi, din eğitimi veren kurumlarda başörtüsünün serbest bırakılması, din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinin ilk ve orta öğretim kurumlarında mecbur tutulması, din eğitimi şurası toplanması’ şeklinde sıralandığını, Kenan Evren’in ise bu talepleri makul karşıladığını ifade etti.
Hizmet ve görev aşkı
Söyleşide “Biz kimiz? Niçin İmam Hatip Okullarında, Yüksek İslam Enstitülerinde okuduk?” sorusunu yönelten Prof. Dr. Uzunpostalcı, cevaben “Dinimizin bize verdiği kazancı, üstünlüğü yaşamak ve bunu başkalarıyla paylaşmak için. Herkesin tahsil tercihi farklıdır; kimi hizmet için okur, kimi unvan, para ve müreffeh hayat için. Biz hizmet için okuduk ve görev aşkıyla çalıştık.” açıklamasında bulundu.
Program, KMÜ İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halit Çalış’ın Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı’ya plaket takdim etmesiyle sona erdi.