Dünyada ve ülkemizde binlerce insanın hayatını tehdit eden 'bağımlılık' konusunda toplumsal bir projeyi hayata geçiren üniversite, farkındalık yaratmaya yönelik bir dizi faaliyetin uygulamasına başladı.
Bağımlılıkla mücadele konusunda öğrencileri bilinçlendirmek ve günümüzün en ciddi sorunları arasında yer alan bağımlılıkla etkin mücadelede kurum olarak üzerine düşeni yapmak amacıyla girişimde bulunan KMÜ Rektörlüğü, bu kapsamda düzenlenen ilk etkinliği hayata geçirdi.
Üniversite tarafından "Bağımlılıkla Mücadele" temasıyla 15 Temmuz Konferans Salonunda yaklaşık bin kişinin katılımıyla düzenlenen ve T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Tekin tarafından verilen konferans, yoğun ilgi gördü.
Konferansını vermek üzere KMÜ'ye konuk olan T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Tekin, sunumu öncesinde KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül’ü makamında ziyaret etti. Rektör Akgül ve Genel Müdür Prof. Dr. Tekin, ziyarette üniversite gençliği ve bağımlılık konusunda bilgi alışverişinde bulundu.
Ziyaretin ardından gerçekleşen ve Prof. Dr. Ahmet Tekin’in konuşmacı olduğu konferans programına KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ercan Oktay, il ve üniversite protokolü ile öğrenciler katıldı.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan program, KMÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Akgül’ün açılış konuşması ile devam etti. 

"BAĞIMLILIKLA MÜCADELE, CİDDİ BİR YOL HARİTASI GEREKTİRMEKTEDİR"
Rektör Akgül, özellikle gençleri pençesine alan pekçok bağımlılık türüyle mücadele etmek için ciddi bir yol haritası gerektiğini belirterek, ”Malumunuz olduğu üzere çağımızın getirdiği güncel pekçok sorun arasında en fazla öne çıkanlardan birisi de bağımlılık konusudur. Madde bağımlılığından tütün bağımlılığına, internet bağımlılığından sosyal medya bağımlılığına, televizyon bağımlılığından oyun bağımlılığına kadar geniş bir yelpazede karşımıza çıkan bağımlılıklar, asla ötelenmemesi ve göz ardı edilmemesi gereken bireysel ve toplumsal sorunlardır. Bağımlılık konusu, özellikle gençlerimizin enerjilerini doğru alanlara kanalize etmemelerine, potansiyellerinin gereksiz yere heba olmasına, önceliklerinin yanlış belirlenmesine ve isabetli olmayan davranışlara yol açmakta; toplumsal huzuru da olumsuz etkilemektedir. Aslında her insanın zaman zaman zaafı olduğu konularda bağımlılık geliştirebileceğini unutmadan, konunun insani yönünü ve psikolojik boyutunu ihmal etmeden bağımlılıkla bilimsel yöntemler kullanarak mücadele etmek hepimizin görevidir.” dedi.
Açılış konuşmasının ardından kürsüye gelen Prof. Dr. Ahmet Tekin, bağımlılık gibi çok önemli bir konuda üniversitenin gösterdiği hassasiyetin ve farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlenen konferansın son derece memnuniyet verici olduğunu dile getirerek Rektör Akgül'e teşekkür etti.

“BAĞIMLILIK; BİR NESNEYE, KİŞİYE YA DA BİR ŞEYE DUYULAN ÖNLENEMEZ İSTEKTİR"
Sunumunda bağımlılığın tanımı, bağımlı olunan şeyler, bağımlılık döngüsü, tanı kriterleri, risk faktörleri, tedavi hedefleri gibi pek çok konu hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Tekin, “Bağımlılık; bir nesneye, kişiye ya da bir şeye duyulan önlenemez istek olarak tanımlanır. Madde bağımlılığından patolojik kumara, oyun oynamadan alışverişe, spordan yemek yemeye, yandaş olmadan eş ve aşk bağımlılığına kadar çok çeşitli bağımlılık türü vardır." dedi. Prof. Dr. Tekin, madde bağımlılığını ise "bir maddenin belirgin etkisini elde etmek için alınan; bedenen, ruhen, sosyal ve ekonomik anlamda sorunlara rağmen kişiyi etkileyen isteğin durdurulamamasıdır" şeklinde tarif ederek alkol ve sigara başta olmak üzere bağımlılık yapan maddeler hakkında bilgi verdi.
Bağımlılık ile ilgili tanı kriterlerini açıklayan ve bunların 12 aylık bir sürede gözlemlenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Tekin, bağımlılık tanısı koymak için "tolerans, yoksunluk, her defasında tasarladığından daha yüksek oranda kullanma; tehlikeli durumlara, fiziksel, psikolojik ve kişiler arası sorunlara yol açmasına rağmen kullanma, maddeye aşerme, bırakmak ve üstesinden gelmek için boşa çaba ve fazla zaman harcama, sosyal aktivitelerden çekilme, sorumluluklardan kaçınma" gibi davranışların altını çizdi. 
Prof. Dr. Tekin, bağımlılık konusundaki risk faktörlerine dikkat çekerek bunları "psikolojik, kültürel, kalıtımsal ve sosyal etkenler, kişilik özellikleri, aile ilişkileri, uyuşturucu maddeye ulaşabilme, merak, arkadaş baskısı, beğeni toplamak, bir gruba ait olmak, sorunlardan uzaklaşarak baş etme ve eğlenme yöntemi aramak" şeklinde sıraladı.

"DEĞER TAŞIYAN UNSURLAR BAĞIMLILIK KARŞISINDA ÖNEMİNİ YİTİRİR"
"Bağımlı bireylerde madde kullanımı günlük hayatın önüne geçer. Aile, iş, toplum gibi önceden değer taşıyan unsurlar bağımlılık karşısında önemini yitirir ve birçok kişi bağımlı olduğunun farkında değildir." diyen Prof. Dr. Tekin, tedavinin önündeki en büyük engeli "inkar" olarak açıkladı. İnkarın hasta tarafından ya da onun ailesi ve arkadaşları tarafından yapılabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Tekin, tedavi için her şeyden önce bireylerde "hayır" diyebilme becerisinin ve sınırlarının net olması gerektiğinin altını çizdi.
Bağımlılığın psikolojik ya da fizyolojik süreçlere bağlı olabileceğine değinen Prof. Dr. Tekin; yemekten sonra, çok sevdiği bir dostuyla karşılaşınca, direksiyona oturunca, stresli bir iş ve olaya maruz kalınca, bir eğlence gecesi veya grubuna iştirak edince, çay ve kahve içerken ya da bir işe başlarken başvurulan sigara ya da madde kullanımının psikolojik temelli olduğunu belirtti. Prof. Dr. Tekin; fizyolojik bağımlılığa örnek olarak ise öfke, kızgınlık, endişe, konsantrasyon güçlüğü, huzursuzluk, kalp hızında azalma, iştah artışı, kilo alma, ateş basması, terleme, yüzde kızarma ve titreme gibi davranışları gösterdi.
Bağımlılığın tedavisiyle ilgili olarak ise Prof. Dr. Tekin, "Tedavi hedefleri arasında toplumsal ve mesleki işlevsellik, arınma, suç davranışlarının azalması yer alıyor. Etkin tedavide kullanılan yöntemlerin en önemlisi arınma yöntemidir. Herkese uyan tek bir tedavi yoktur. Etkin tedavi sadece maddeyi kullanmamaya yönelik olmamalı, kişinin bir çok gereksinimine yanıt vermelidir. Hasta yeterli bir süre tedavide kalmalıdır. Hastanın bireysel tedavisi ve diğer tedavi planları sürekli olarak yeniden değerlendirilmeli ve kombine tedavi uygulanmalıdır.  Tedavinin etkinliği kişinin gönüllü olmasına bağlı değildir fakat kişinin tedavi olunca iyi olacağına inanması çok önemlidir. Bağımlılığın tıbbi tedavisi yatarak ve ayakta olmak üzere iki şekilde olmaktadır. Arınma ve eşlik eden hastalıkların önlenmesinin ardından en uzun süren tedavi yöntemi psikososyal tedavidir. Bu; kişinin kendini iyi hissetmesi ve ayağının yere sağlam basması için önemli.” dedi.
Konuşmasının son bölümünde Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmalara değinen Prof. Dr. Tekin, “Bağımlılık tedavisi; farmakolojik yaklaşımların yanı sıra psikososyal değişkenlere dikkat edilerek uygulanacak geniş kapsamlı bir tedavi ve rehabilitasyon programı gerektirir. Bağımlı Hastalar İçin Rehabilitasyon (BAHAR) Merkezleri bu kapsamda açılmış merkezlerimizdir. Bu merkezlerimizde tıbbi tedavi, bireysel danışmanlık, grup çalışmaları, sosyal beceri eğitimi gibi pek çok aktivite yapılmaktadır.” diyerek sözlerini noktaladı. Konferans plaket takdiminin ardından sona erdi.