Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 19. Milli Eğitim Şurasına ilişkin, “Dağ fare doğurdu” dedi.

Türk Eğitim-Sen “Onurlu Mücadeleyle Umutlu Geleceğe Tek Yürek Buluşması”nda bir araya geldi. Bu yıl 5 grup halinde yapılacak toplantının birincisi, 12-13 Aralık 2014 tarihleri arasında Antalya’da yapıldı. Toplantıda Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Koncuk, Genel Merkez Yöneticileri, İlksan Yönetim Kurulu Başkanı Tuncer Yılmaz, Azerbaycan Türk Kadınlar Birliği ve Azerbaycan Türkiye Evi Genel Başkanı Tenzile Rüstemhanlı, Şube Başkanları, Şube Yönetim Kurulu Üyeleri, İlçe Temsilcileri ve İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri hazır bulundu.

“BU ŞURA İÇİN ‘DAĞ FARE DOĞURDU’ DİYEBİLİRİZ. DAHA ÇOK SİYASİ ŞOVA YÖNELİK BİRTAKIM MALZEMELERİN KONUŞULDUĞU, TARTIŞILDIĞI BİR ŞURA OLDU”

Toplantının açılışında bir konuşma yapan Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 19. Milli Eğitim Şurası için, “Dağ fare doğurdu” diyerek şunları kaydetti: “Geçen hafta burada yine bu kürsüde 19. Milli Eğitim Şurası yapıldı. Şuralar, şüphesiz önemli günlerdir. Ancak bu Şura, umduğumuz sonuçları doğurmadı. Çünkü Şura’da aykırı seslerden korkarsanız, sadece büyük çoğunlukla kendi yandaşlarınızı buralara çıkarırsanız arzu ettiğiniz sonucu elde edemezsiniz. Bu Şura için ‘Dağ fare doğurdu’ diyebiliriz. Daha çok siyasi şova yönelik birtakım malzemelerin konuşulduğu, tartışıldığı bir şura oldu. Gönül isterdi ki, bu Şura’da, eğitim çalışanlarının ekonomik, sosyal tüm problemleri konuşulsun. Bilhassa Türkiye’nin geleceği ile ilgili bir durum olduğu için, öğretmenlik mesleğinin itibar kaybını önleyici hangi tedbirler alınacağı ana gündem maddelerinden birisi olması gerekirken, maalesef itibar konusu hiç gündeme gelmedi. Eğitim hayatımızın en önemli enstrümanı olan öğretmenleri Milli Eğitim Şurası’nda yok sayarsanız, bu mesleğe hak ettiği değeri vermek adına bir tavır ortaya koymazsanız, MEB şuralarında arzu edilen sonuçların çıkması mümkün olmaz. Bu Şura, 5-6 gününüzün heba olduğu bir toplantı olur. Yine de arkadaşlarımızın gayretleri ile bazı maddi şeyler çıktı ama biliyoruz ki, 18. MEB Şurasında alınan benzeri kararlar şu ana kadar hayata geçmedi.”

“BİR SENDİKA KARMA EĞİTİMİ TARTIŞACAKSA, DELİKANLICA, ‘KARMA EĞİTİMİN KALDIRILMASINI İSTİYORUM’ DİYEBİLMELİDİR. BUNLAR BÖYLE YAPAMADI”

Karma eğitimin kaldırılması yönündeki tartışmalara değinen Koncuk, şöyle konuştu: “Şura’da karma eğitim konusu tartışıldı. Karma eğitimin kaldırılması, Eğitim-Bir-Sen’in gündeme getirdiği bir konuydu. Bu önceden planlanmış bir şey mi bilmiyorum. Yani Eğitim-Bir-Sen ile Hükümet ya da MEB arasında ‘Karma eğitimi tartışalım. Bununla ilgili bir karar alalım’ şeklinde bir mutabakat var mıydı, yok muydu bilmiyorum. Ama Eğitim-Bir-Sen’in bugüne kadar ki stratejilerini değerlendirdiğimizde, böyle önemli bir konuda Hükümetle hiç konuşmadan, sadece kendi iradeleriyle iktidarı zora sokacak bir konuyu gündeme getireceğini sanmıyorum. Bir sendika karma eğitimi tartışacaksa, delikanlıca, ‘karma eğitimin kaldırılmasını istiyorum’ diyebilmelidir. Bunlar böyle yapamadı. Bunlar komisyon çalışmaları sırasında bir başkasının verdiği teklife sarıldılar. Başlangıçta kendileri adına teklif bile veremediler. Önce Türkiye’yi ayağa kaldırıyorsunuz ama sizin resmi olarak gerekçelerinizi anlatan bir teklifi komisyonda gündeme getiremiyorsunuz. Ancak bir televizyon programında ben bunları söyledikten sonra bir şeyler yapmaya çalıştılar ama olmadı. Bir müfettiş karma eğitimin kaldırılmasını teklif etmiş. Çok çirkin, çok enteresan bir teklif. Teklifte; ‘Ortaöğretim kurumlarında cinsel kimliğin farkındalığıyla başlayan karşı cinse ilgi kaynaklı güvenlik sorunlarının minimum seviyeye indirilmesi açısından zorunlu olan karma eğitim modeli özel öğretim ve destek kurumlarında yerel ve sosyal şartlar dikkate alınarak serbest ve demokratik eğitim modeliyle değiştirilmesi gerekir’ deniliyor. Bu zihniyeti anlamıyoruz. Bizim okullarımızı, çocuklarımızı nasıl bir gözle görüyorsunuz? O zaman ben de aynı cinsle eğitim yapılan okullarda şunlar şunlar olabilir diyebilirim. Zaten sonra, ‘Biz karma eğitime karşı değiliz, sadece kız ve erkek çocukların gidebileceği okulların olmasını arzu ediyoruz’ dediler. Bu zaten herkesin ortak bakış açısıdır. Her şeye rağmen kız çocuklarını okula göndermek istemeyen bazı vatandaşlarımızın çocuklarını okula çekmek, kız çocuklarımızın okullaşma oranlarını artırmak amacıyla kızlara özgü okullar olabilir. Bu konuşulabilir. ‘Lakin bu zaten MEB Temel Kanununun 15. Maddesinde var. Siz nasıl sendikasınız ki, kanunda olan bir şeyden haberdar değilsiniz, çevir kazı yanmasın hesabı tepki olunca sözünüzü çevirdiniz. Bunu biz de ifade ettik. Kabul eden olur, etmeyen olur. Bu toplumda herkesin düşüncelerine saygı duymak zorundayız. Düşüncelerimiz, dünyaya bakış açımız ne olursa olsun, herkes bizim gibi düşünmek zorunda değil. Hayata farklı bakan insanların da ihtiyaçlarına cevap vermek bu devletin görevidir. Bundan dolayı bu yapılabilir. Ama artık bunun en aza indiğini düşünüyorum. Çünkü çocuklar başörtüsüyle okullara girebiliyor. Bir kısım muhafazakar insanlarımızın da bu kaygısı bir anlamda ortadan kaldırılmış oldu. Bir şey daha var: Karma eğitim elbette tartışılabilir. Ama karma eğitimi lekelemek için bir şeyler söyleyeceksiniz, ondan sonra ‘biz karma eğitime karşı değiliz diyeceksiniz.’ Ben buna kızıyorum. Delikanlı olun. ‘Karma eğitime karşıyız, biz Cumhuriyet döneminde eğitim adına ortaya konulan her şeye karşıyız’ deyin.”

“KADIN ÇALIŞMA HAYATININ İÇİNDE OLSUN DİYECEĞİZ AMA OKULLARDA AYIRDIĞINIZ İNSANLARI YARIN ÇALIŞMA HAYATINDA NASIL BİR ARAYA GETİRECEKSİNİZ?”

Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz kimsenin fikirlerini duymaktan rahatsız olmayız ama bir şey var: Çalışma hayatında kadının olmasını istiyor muyuz? Yıllardır başörtüsü yasağı nedeniyle bu ülkede birçok kadın çalışma hayatının dışında kaldı mı? Kadın çalışma hayatının içinde olsun diyeceğiz ama okullarda ayırdığınız insanları yarın çalışma hayatında nasıl bir araya getireceksiniz? Başörtülü de olsa, başörtüsüz de olsa kadınlarımızın çalışma hayatındaki varlığını mutlaka artırmamız lazım. Bunları da düşünmemiz lazım.”

“TÜM İSLAM DÜNYASININ, HURAFELERDEN ARINMIŞ DOĞRU İSLAM ALGISINA İHTİYACI VAR. BUNU ÇOCUKLARIMIZA ÖĞRETMEZSENİZ, BİRİLERİ MERDİVEN ALTINDA ÖĞRETİR. NE OLUR? IŞİD ÇIKAR. MÜSLÜMANLARIN KELLE KESMESİNİ CİHAD SANAN CANİLER TÜRER”

Koncuk doğru İslam algısının öğretilmesi gerektiğini de söyleyerek, şunları kaydetti: “Biz muhafazakar insanlarız. Din eğitimini her zaman destekledik. Biliyoruz ki, İslam dünyasındaki en büyük problem yanlış algılardır. Tüm İslam dünyasının, hurafelerden arınmış doğru İslam algısına ihtiyacı var. Bunu çocuklarımıza öğretmezseniz, birileri merdiven altında öğretir. Ne olur? Işid çıkar. Müslümanların kelle kesmesini cihad sanan caniler türer. Bu nedenle biz doğru İslam’ı anlatacağız. İyi öğreteceğiz ki; Türküm demekten korkmayan, Müslümanım demekten gurur duyan nesiller yetişecek. ‘Türküm’ demeyi dinden çıkmak olarak gören cahiller var. Bizim yüce dinimiz milli kimliğinizi unutun mu diyor?”

“ŞUBAT’TA ARKADAŞLARIMIZIN İÇİ RAHAT OLSUN, ÖZÜR GRUBUNDAN TAYİN BEKLEYEN ARKADAŞLARIMIZ İNŞALLAH PROBLEM YAŞAMAYACAK”

Koncuk özür grubu tayinlerine de değinerek, “Şubat’ta arkadaşlarımızın içi rahat olsun, özür grubundan tayin bekleyen arkadaşlarımız inşallah problem yaşamayacak” dedi. Koncuk şunları söyledi: “Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği Taslağı yayınlandı. Bu yönetmelikte ciddi eksiklikler var. Bunları düzeltmek için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Ama şunu söyleyeyim: İnşallah özür gurubu nedeniyle oluşma ihtimali olan şeyler Şubat ayında yaşanmayacak. Ama çerçeve yönetmeliği iptal ettiremezsek, bundan sonraki dönemlerde birtakım problemler yaşanabilecek. Ama Şubat’ta arkadaşlarımızın içi rahat olsun, özür grubundan tayin bekleyen arkadaşlarımız inşallah problem yaşamayacak.”

“SAYIN BAKAN MADEM Kİ, ‘ADİL OLUN’ DİYE TALİMAT VERDİNİZ VE TALİMATINIZI YERİNE GETİRMEDİLER, O HALDE GEREĞİNİ YAPACAKSINIZ”

Yönetici atamalarının peşini bırakmayacaklarını ifade eden Koncuk, “Takip edeceğiz. Sayın MEB Müsteşarı Yusuf Tekin ‘Ben sendikaların kurumları yönetmesine karşıyım’ demişti. Biz de geçtiğimiz günlerde MEB Müsteşarı Yusuf Tekin’i ziyarete Genel Sekreterimiz Musa Akkaş ve Genel Mali Sekreterimiz Seyit Ali Kaplan ile beraber gittik. Ben bu görüşmede ‘Sayın Müsteşar geçenlerde böyle bir söz söylemiştiniz. Milli Eğitim Bakanlığı’nı kim yönetiyor?’ dedim. Müsteşar da ‘Bu binayı biz yönetiyoruz’ dedi. Valla bu binayı yönetmekle olmaz, 81 ili yönetebiliyor musunuz? Sözünüz geçiyor mu? Sözünüz geçmiyor. Milli Eğitim Bakanı’nın sözü geçiyor mu? Kendisine saygımız var. Karakterine söz söyleyemem ama sayın Bakan talimatlarınıza uymayan milli eğitim müdürleri hala görevde. Sayın Bakan madem ki ‘adil olun’ diye talimat verdiniz ve talimatınızı yerine getirmediler, o halde gereğini yapacaksınız” dedi.

Koncuk, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tüm kamu kuruluşlarında bir paralel yapı oluştu mu? Oluştu. Ama bu paralel yapı onların söylediği paralel yapı değil. Eskiden Ergenekon derlerdi, hatta bizi de yaftalamaya çalıştılar. Allahtan bizi paralelci yapamıyorlar. Geçenlerde, yeni bir şey bulamadıklarından olsa gerek, bizi hala utanmadan Ergenekoncu olmakla itham ettiler. Ergenekon’da herkese iade-i itibar vermediler mi? Yeni bir şeyler bulun! Geçenlerde 3 sendika başkanı bir televizyon programına çıktık. Memnun- Sen’in Genel Başkanı da ‘paralel, dikey, yatay tüm sendikalar bir araya geldi’ diyor. Ben de buna karşılık tüm sendika başkanları STV’de programdaydı, bir tek çapraz sendikanın genel başkanı yoktu’ şeklinde tweet attım.”

“ALAN DEĞİŞİKLİĞİ EKSİK YAPILDI, GEÇ YAPILDI. BİZ BUNUN ÜZERİNDE ÇOK DURDUK. BU KADAR ÜSTÜNDE DURMASAYDIK, BU KADAR DA YAPILMAZDI”

Alan değişikliği ile ilgili de değerlendirmeler yapan Koncuk, “Örneğin branşı kimya iken sınıf öğretmeni olarak atanmış ama o kişi ‘Kimya öğretmeni olarak atanmak istiyorum’ diyor. Bunu destekliyoruz. Ama biz yan alan işini desteklemiyoruz, doğru da bulmuyoruz. Bana kızan da olabilir ama yan alanı desteklemiyoruz. Alan değişikliği eksik yapıldı, geç yapıldı. Biz bunun üzerinde çok durduk. Bu kadar üstünde durmasaydık, bu kadar da yapılmazdı. ‘Söz verdiniz yapacaksınız’ dedik, bu kadar yaptılar. Kurs belgesiyle alan değişikliği yaptılar. Kurs belgesiyle alan değişikliği olur mu diyen arkadaşlarımıza da hak veriyorum. Ama bu hata kurs belgesi alan arkadaşlarımızın değil, MEB’in kendi hatasıdır. Bu yanlış yolu açan Eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’dir. Bakanlık bu hakkı vermişse, bu arkadaşlarımızın üzerinde baskı kurulmasının da doğru olmadığını düşünüyorum” diye konuştu.

Türkiye Kamu-Sen’in ek zam talebine değinen Koncuk, “6 Aralık tarihinde yaptığımız güzel bir mitingle ek zam istedik. Yüzde 12 ek zam talep ediyoruz. Tüm memurların, emeklilerin alım gücü 240 TL azalmış. Geçtiğimiz günlerde KPDK Toplantısı vardı. O toplantıda Memur-Sen Genel Başkanı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik de vardı- kendilerine ‘Aldığımız zam belli. 123 TL. En düşük devlet memur maaşında yüzde 6.6, ortalama memur maaşında yüzde 5.2 zam aldık. Bunun altında sizin imzanız var. Bu kusuru düzeltmek size ait. Ek zam isteyemiyorsunuz ama hiç olmazsa enflasyon farkı oranında bir zam talep edin. Çünkü enflasyon hedefi yüzde 9.4’e çıkmış. Matematik ilmi ortada’ dedim. Sayın Gündoğdu da ‘Görüşeceğiz başkan. Memurlar 15 Mayıs’ta Türkiye Kamu-Sen’i mi yoksa Memur-Sen’i mi tercih edecek. Kim haklı, kim haksız göreceğiz’ dedi. 2013 yılının Ağustos ayında pazarlanmamızın altına imza atılmasına, bu toplu sözleşme metnine rağmen 50 bin üye artırabiliyorlarsa ben ne diyebilirim? Tüm memurlarımızın bir nefis muhasebesi yapması gerektiğini düşünüyorum. Sendikacılık oyuncak değildir. Biz sendikacılık oyunu oynamıyoruz. Haklarımızı korumak istiyoruz. Devlet memurluğu sıfatını kaybetmek istemiyoruz. Saldım çayıra, mevlam kayıra anlayışıyla sendikacılık olmaz. Bu iktidar zihniyetiyle, bu iktidarın memura bakış açısıyla sendikacılık 6 ay öncesinden bugün çok daha önemli hale gelmiştir. Bunu kendi geleceğimiz, çocuklarımızın geleceği için yapacağız, çalışma hayatındaki kazanımlarımızı kaybetmemek için yapacağız. Bu çatı çökerse hep birlikte altında kalırız. Bunun lamı cimi yok. Benim sendika genel başkanı olarak omuzlarımda hangi sorumluluklar varsa, benden, şube başkanından, ilçe temsilcisinden beklenen tavır neyse; tüm kamu görevlilerinin de kendi gelecekleri, çocuklarının geleceği adına beklenen doğru sendikal tercihi ortaya koyması lazım” ifadelerini kullandı.

“2. İL DIŞI TAYİNLERİNİN YAPILMASININ NEDENİ BİZİZ. BUGÜNE KADAR HİÇ OLMAMIŞ BİR KONUYU GÜNDEME GETİRDİK, CİDDİ BİR TALEP OLUŞTURDUK, YETKİLİLERLE GÖRÜŞTÜK, BÖYLECE 2. İL DIŞI TAYİNLERİ YAPILDI”

2. il dışı tayinlerinin yapıldığını söyleyen Koncuk, “2. İl dışı tayinlerinin yapılmasının nedeni biziz. Bugüne kadar hiç olmamış bir konuyu gündeme getirdik, ciddi bir talep oluşturduk, yetkililerle görüştük, böylece 2. İl dışı tayinleri yapıldı. 2. İl dışı tayinlerini istememizin en büyük nedeni Hilvan’a gittim, okulları ziyaret ettim, yıllardır o bölgede görev yapan ama tayin istekleri

Toplantının ikinci gününde ise Eğitimci Süleyman Erdem “Sosyal Medyanın Etkin Kullanımı”, Mesut Emre Karaköse de “Propaganda Teknikleri” eğitimi verdi.

Eğitimlerin ardından Şube Yönetim Kurulu Üyeleri ve İlçe Temsilcilikleri Yönetim Kurulu Üyeleri ayrı ayrı istişare toplantıları yaptı.

“ALLAH RIZASI İÇİN, TEMSİL ETTİĞİNİZ DEĞERLERİN ÖNEMİ İÇİN, BU AHLAKSIZLARA, BU BEYİNLERİNİ, RUHLARINI PAZARLAMIŞ OLANLARA ALAN BIRAKMAYIN”

Toplantı Genel Başkan İsmail Koncuk’un kapanış konuşmasıyla sona erdi. Koncuk kapanış konuşmasında da şunları söyledi: “Bu birliktelikler önemlidir. Danışmakta hayır var. Bunun idrakindeyiz. Hep danışarak kararlarımızı verdik. Hiçbir zaman ‘Ben bilirim’ anlayışında olmadık. Sendikacılığın ortak akıl oluşturmak olduğunun şuurundayız. Zaten bu ortak aklı oluşturamayan yapıların başarılı olması mümkün değildir. Bu nedenle biz büyüyoruz. Bizim büyümemize hala akıl sır erdiremeyenler var, büyümemizi anlamayanlar var. Onlar anlamayacaklar. Onlar esasında büyüyoruz zannediyorlar. Ama insanlıktan çıktılar. İnsani değerleri küçülttüler. Ahlaki değerleri yerle yeksan ettiler. Ama biz her zaman inançlarımız doğrultusunda hem milli anlayışlarımız, hem manevi değerlerimiz doğrultusunda inandığımız değerlerden asla taviz vermedik. Günü yaşamadık. Hep geleceğe talip olduk. Hep iyi bir nesil yetiştirmenin mücadelesini verdik. Türkiye’nin geleceği adına, aziz milletimizin geleceği adına, bu ülkede hür ve bağımsız yaşamak adına nesiller yetiştirmenin, insan kazanmanın mücadelesini verdik. Bu yeterli değildir. Bundan sonra hep birlikte elimizden ne geliyorsa, ilçe temsilcimizden, iş yeri temsilcimize, şube başkanlarımıza kadar dün bir çalışıyorsak bugün beş çalışacağız. Allah rızası için, temsil ettiğiniz değerlerin önemi için, bu ahlaksızlara, bu beyinlerini, ruhlarını pazarlamış olanlara alan bırakmayın. Kimseden korkmayın, çekinmeyin. Ateş olsalar cürümleri kadar yer yakarlar. Bunlar menfaatlerin adamıdır. Menfaatleri ile hareket eden insanlar korkak adamlardır. Bunlar ancak zayıf insanların üzerine giderler. Kimseden çekinmeyin. Yeter ki doğruyu yapın. Allah’a şükür her şeyimiz doğru. Ben bu dönem bütün ilçe temsilcilerimizin, yönetim kurulu üyelerimizin gayretini bekliyorum.”

“MİLLİ KİMLİĞİMİZİ UNUTTURMA GAYRETLERİ GÖRÜYORSUNUZ. EĞER BİZ MİLLİ KİMLİĞİMİZİ UNUTURSAK, ASLIMIZI UNUTURUZ VE BU COĞRAFYADA TUTUNMA ŞANSIMIZ KALMAZ”

Genel Başkan, Türkiye’nin birlik ve beraberlik konusunda ciddi sıkıntılar yaşayan bir ülke olduğunu belirterek, “Eğer biz milli kimliğimizi unutursak, aslımızı unuturuz ve bu coğrafyada tutunma şansımız kalmaz” dedi. Koncuk şunları kaydetti: “Ülkemiz elden gidiyor. Bunu görmemek için gözümüzün kör, kulağımızın sağır olması lazım. Tarihi inceleyin. Devletler nasıl batmış, milletler nasıl yok olmuş. Türkiye şu anda böyle bir sürece gidiyor. Milli kimliğimizi unutturma gayretleri görüyorsunuz. Eğer biz milli kimliğimizi unutursak, aslımızı unuturuz ve bu coğrafyada tutunma şansımız kalmaz. Andımızı niye kaldırdılar? Bu milletin andını unutturmak için andımızı kaldırdılar. Biz 90 küsur yıldır millet olma, üniter devlet olma mücadelesini veriyoruz” dedi.