Size bir yerden bahsedeceğim;  O yerde bulunan insanların güzelliklerinden...

 Burada duygular çok önemlidir… Saf duygular... Onlarla iletişim haline geçtiğinizde, karşı duyduğunuz duygular eğer ki gerçekçi değilse hemen anlıyorlar.

Onlarla sohbet edince sol göğüs kafesinden çiçeklerin açtığını ve size uzattıklarını fark edebilirsin. Onlar bunun farkında olmasalar bile...

Burası Karaman Belediyesi’nin Kent Konseyi bünyesinde yer alan Gönülgözü Engelli Evi…

Bu hayatta herkesin bir hikâyesi var, ama onların hikâyeleri çok özel…

Ben onların hikâyelerine dokundum. Onlarda benim hikâyeme dokundular. Burada kaldığım iki yıl gibi kısacık süre içinde birden yolumuza Corona hastalığı çıka geldi. Gerçeğin dışında kalan güzel günlerin büyüsünü birden bire bozuluverdi.

 Onlar karşısındaki insanı, duyguların yolunu izleyerek tanımaya çalışıyorlar. Belki de onlara karşı duygularımın çok saf olduğunu düşündükleri için beni aralarına kabul ettiler. Ben de minnetimi onlara bir şeyler vererek sağlamaya çalışıyorum. Mesela okuması iyi olmayan çocuklara kitaplar alıp okutmaya başladım. Yazması iyi olmayan çocuklara yazmayı daha güzel hale getirmeye çalıştım. Dertlerine ortak oldum dinledim, önerilerde bulundum. Herkese kucak açıp sarıldım. Sarılmak dünyanın en mucizevi eylemi biliyor musunuz? (Gerçi bu pandemi döneminde daha da iyi anlamışsınızdır.) Çünkü herkesi mutlu ediyor. Sarılın... Eğer ki herkesi mutlu ediyorsa bu sarılmak, neden sarılmayasınız ki… Sarılmanıza engel ney? Onları mutlu etmek beni çok mutlu ediyor. Bazen Elif hocam ya da Elif abla diye hitap ederek “sizi öpebilir miyim” diyorlar. Yanağımdan öpüyorlar, ben ise onların yüreğinden... 

Ara sıra burada eğlenceler yapılıyor çünkü müziği ve oynamayı çok seviyorlar. Görme engeli olan arkadaşların müziğin ritmiyle ruhundaki notalarda kaybolmuş olduğunu ve ruhani olarak başka bir boyuta geçtiğini fark ediyorsunuz.  Gözü gören bir insandan daha çok müziği hissettiğini…

Bu evrende yaşayan insanlar, duyguları o kadar kirlettiler ki; hangi duygunun gerçek, hangi duygunun sahte olup olmadığını anlayamıyorsunuz… Ama onlar çok kolay anlıyorlar çünkü ruhları saf sevgiyle yıkanmış.

Keşke dünyayı onların gözleri ile görebilme olanağımız olsa, bizim yapabildiğimiz sadece onlarla iletişim halinde olmak ve empati kurmak, konuşmak, dinlemek, anlamaya çalışmak, gülmek, ağlamak... Bazen de yüzlerindeki gülümsemenin sebebinin ‘ben’ olduğunu bilip mutlu olmak…

Boya yapmayı çok sevdiklerini gözlemlediğim bir günün ertesi onlara boyama kitapları ve boya kalemleri aldım. Sanki ben onlara birer kanat takmışım ve uçabilirsiniz artık demişim gibi mutlu oldular. Onları mutlu görmek beni onlardan daha çok mutlu etti. Boyama kitaplarını boyamaya başladılar. Boyadıkları her sayfayı bana gösteriyorlardı ya da öğretmen arkadaşlardan birisine… Hatta bir gün “bu resmi neden yüzeysel boyadın” dedim. “Boyalar bitmesin” cevabı yüreğimi acıttı. “Bitsin ben yine alırım size” cevabım yüzünde gülümseyen çizgiler oluşturdu ve o çizgilerin sebebi olmak çok güzeldi.

Gönülgözü’ne her gün gelmese de arada annesiyle birlikte gelen bir kızım var. Onunla kitaplar okumaya çalışıyoruz. Beni görsel olarak görmese bile sesimi duyunca bana doğru koşup öyle sımsıkı sarılıyor ki… Duygularımın tarifi mümkün değil… Yürek yaşayarak bilenirmiş öğrendim.

Bazen bir insanla tanışırsın, sonra ne kadar boş şeylere üzüldüğünü keşfedersin…

Anlayacağınız; bu coğrafya bana bu kısa sürede çok şeyler öğretti. Varlığımın anlamını kavramama yardım eden gönüldaşlarım oldu. Sıcacık bir bakışla, masumane yanağıma kondurulan bir günaydın öpücüğüyle ya da "elleriniz çok üşümüş hocam" deyip ellerini kontrol edememesine rağmen avuçlarının içine almak için çabalayan, ısıtmaya çalışan güzel yürekli çocuklarla tanıştım. Asla unutamam onları…

Unutamam!

Aldım onların sevgisini yüreğime oturttum, sıcacık oldum. Bütün duvarlarımı yıktılar ve o duvarlardan yeni bir ‘ben’ yarattılar.

Bazı insanlar kendi hikâyelerinden mutlu değil. Bazı insanlar ise kendi hikâyelerindeki mutlulukları bulmaya çabalayarak, içine bakmayı akıl edemeyerek ömür tüketiyor. İçine bakmayı unutma!

Yaratıcı, anne rahmine düştüğümüz andan itibaren bedenimize ruh üflerken; merhameti, vicdanı, sevgiyi ve bütün güzellikleri nakış nakış işlemiştir. Bize sadece onları keşfetmek düşer. Bazı insanlar onları keşfeder ama bazıları ise daha keşfedememiştir çünkü kalpleri, zihinleri, gözleri o güzellikleri görmeyi daha başaramamıştır. Ruhları daimi uykuda kalmıştır. Biliyorum ki bakmak hayattaki en zor şeylerden biridir eğer ki sevmeyi bilmiyorsanız hiçbir güzelliği göremezsiniz. Çünkü sevgi olmadan güzellik var olamaz. Kalbiniz ve zihniniz sevginin ne olduğunu bildiği zaman güzellik vardır. Kalpleri engelli olanların vay haline…

Tanrının o muhteşem şekilde yarattığı gözlerle, etrafa bakarak her şeyin nasıl mükemmel olduğunu deneyimleyebilirsiniz. Düşünün, bu resmi göremeyen, dokunamayan, hissedemeyenler de var. Bir eli sımsıkı tutamayan, içinden koşmak gelirken bir adım dahi atamayan, doğanın güzelliğini, renkliliğini, aynada kendine baksa dahi göremeyen, her şeyin farkında olup konuşamayan, sesinin nasıl olduğunu bilemeyen… Bu olağanüstü yaratıcı, bizi de mükemmel bir şekilde yaratmıştır. Bazı insanları da özel olarak yaratmıştır onların özelliği kalplerinin saflığı, güzelliğidir. Sizleri seviyorum gönüldaşlarım…

Ey insanoğlu! Çoğunluğun yaptığı gibi hayatın içinden umursızca geçip gitme!

 Her şeyin farkında ol.

Fark et.

 Her şeye kendinden bir iz bırak.

Dokun, temasa geç,

Sev!

 Bir şeyi sevmen için kimse sana engel olamaz.

Sevdikçe de sevgin azalmaz.

Alçak gönüllü ol

Merhametli ol

Sevgi dolu ol.

Hayattaki felsefen hep bunlar olsun.

Güzellikler...

İyilikler...

Gelir seni/ beni/ bizi bulur.

Sadece kendine inan.

Allah’ım size bakan annenizi babanızı hep korusun canlar...

“Gönülgözü Engelli Evi’nde çalışan seramik öğretmeni Gizem Gürten’e, resim öğretmeni Ebru Yıldızsoy’a, Gönülgözü eski başkanımız İlknur Varol Harani ‘ye gösterdikleri hoşgörü için,   sevgi için, özverileri için çok teşekkür ederim.”

“Gönülgözü hikâyesinin içine girmeme vesile olan eski Kent Konseyi başkanı sevgili Ali Konukseven Hocam'a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

 Hoşça kalın güzel canlar…

Kendinize iyi bakın… Sizi/ sizleri kocaman öpüyorum.

Ben bedenen yanınızda olmasam da ruhen yanınızdayım ve bir ses kadar ötedeyim sadece…