Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Akademik ve Sosyal Gelişim Merkezi’nin (SASGEM) düzenlediği Çarşamba Konferanslarının bu haftaki konuğu, SAÜ Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. H. Musa Taşdelen oldu.

SAÜ Hukuk Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleşen programda “ABD’de Yaşayan Türk Diasporasının İslam ve Kimlik Algısı Üzerine Değerlendirmeler” başlıklı konu ele alındı. Amerika’ya gidiş anısından ve yaptığı anketlerden bahsederek konuşmasına başlayan Musa Taşdelen, “Diasporanın Türkiye ile olan ilgisi açısından baktığımızda, Avrupa Türk diasporasını dikkate aldığımızda, onlar her yıl Türkiye’yi ziyaret ederken, hatta Türkiye’ye yıl içinde bir kaç defa ziyaret edenleri mevcutken, her yıl ABD’den Türkiye’yi ziyaret etme oranı daha düşük görünmektedir. Türkiye ile ilişkiler Avrupa’daki Türk diasporası kadar yoğun değil. Biraz da mesafenin daha uzun olmasının etkisi söz konusudur. Amerika’daki Türk Diasporasında kimlik tanımlaması çok katmanlı olup üç kategori kullanılmaktadır; Amerikalılık, Müslümanlık ve Türklük. Bu arada dördüncü bir kategori olarak yerel kimliklerin de kullanılabildiği görülmektedir. Uygur olmak, Özbek olmak, Karaçay olmak, Kıbrıs Türkü ve Makedonya Türkü olmak veya Giresunlu ya da Rizeli olmak gibi. Bu kategorilerden en yüksek oranda tercih edilenleri Müslüman ve Türk olmaktır. Amerikan doğumlularda ve Türkiye dışı Türklerde Amerikalılık kimliği daha yüksek oranda benimsenmektedir” dedi.

“Amerika’da Türk olmak”

Türk Diasporasının önemli bir kesiminin ise Müslümanlık ve Türklük kavramını özdeş gördüğünü belirten Taşdelen, İslam inancı ile örf, adet, gelenek ve göreneği kapsayan kültürün iç içe olduğunu, dindarlık derecesine bakılmaksızın hemen hemen bütün Türklerin büyük çoğunluğunda bunun gözlemlendiğini dile getirdi. ABD’deki Türk Diasporasının çoğunluğunun Türklüğü hem soy hem de kültürel aidiyet olarak gördüğünü ifade eden Taşdelen, “Türk Diasporasının mensupları Türklük tanımlaması yaparken, bu terimi büyük oranda Türk soyundan olmak anlamında kullanmamaktadır. Kültürel aidiyet en yüksek oranda tercih edilmiştir. Amerika’da Türk olmak mevlit okumaktır, Yunus Emre’nin ilahilerini dinlemek, onları seslendirmektir. Türk kadınlarının bir araya gelip haftada bir mukabele okumasıdır. Amerika’da Türk olmak kahvehanede cebindeki son kuruşu arkadaşına çay ısmarlamaktır. Amerikalı komşusuna aşure tatlısı götürmektir, mahallesinde yalnızlık çeken siyah komşusunun derdiyle dertlenmek, Camiinin önündeki gönderde Amerikan bayrağının yanında asılı duran Türk bayrağının her gece indirilmesine karşın her sabah sabırla onu göndere çekmektir” diye konuştu.

“Mezhepler ve ibadetler”

Mezhep ve ibadetler konusuna bakıldığında da Türklerde mezhep taassubunun görülmediğini kaydeden Taşdelen, Türkiye ortalamasına göre ibadet etmenin daha düşük oranda göründüğünü aktararak, “Türk diasporasının en yüksek oranda uzak olduğu kimlik ateistlerdir. Kıbrıs Türkleri ve Balkan Türklerinde bunun oranı oldukça yüksek görünmektedir. Amerika’daki çalışma ve hayat şartlarının bunda etkili rol oynadığı söylenebilir. Türk diasporasının en dindarları kadınlar, kadınların da en dindarları ev hanımlarıdır. Bazı ilahiyat hocalarımızın dillendirdiği Müslüman azınlıkların fıkhı konusunun ele alınmasına ihtiyaç vardır. Bu konu Müslüman Diasporaların karşı karşıya kaldığı fıkhi meseleleri olarak daha kapsamlı bir şekilde gündeme getirilebilir” şeklinde konuştu.

Program Prof. Dr. H. Musa Taşdelen’e hediyelerinin takdim edilmesiyle sona erdi.