Memur-Sen Bursa İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Numan Şeker, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü ile ilgili basın açıklaması yaptı. Şeker, “Bugün dünyada Müslümanlar söz konusu olunca kılını kıpırdatmayan Birleşmiş Milletler, tavrını insan hayatının mehabetine göre değil, ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’den oluşan daimi üyelerinin menfaatine göre belirlemektedir” dedi.

Batı medeniyetinin tutarlılığında güçlük çektiği cılız adımlarından birinin de 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü olduğunu işaret eden Başkan Numan Şeker, “Bugün de faaliyetlerini her gün televizyon ekranlarından kahırla takip ettiğimiz batı medeniyetinin 2. Dünya Savaşı’nda 75 milyon insanın ölümünün ardından ortaya koyduğu, timsah göz yaşlarının bir yansımasıdır. İnsanı manevi yönden tatminden aciz olan batı medeniyetinin büyük problemler karşısında attığı, tutarlılığını teminde de güçlük çektiği cılız adımlardan biri de 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’dür ve insanın değersizleştiği, milyonlarcasının ateşe, ölüme sürüldüğü bir atmosferin ardından insana, insan haklarına vurgu yapan bir yönelimi ifade etmektedir” dedi.

“İSLAM DÜNYASI YANGIN YERİ GİBİ”

Bugün bilhassa İslam dünyasının bir yangın yeri gibi olduğunu hatırlatan Başkan Şeker, “İnsan hak ve hürriyetleri bir yana, insan hayatının bile değeri bulunmamaktadır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni yayınlayan Birleşmiş Milletler’in kanı, gözyaşını durdurmaya ilişkin en ufak bir etkisi bulunmamaktadır. Çünkü Birleşmiş Milletler’in karar alma mekanizmaları demokratik değildir” dedi.

Şeker şöyle devam etti:

“Birleşmiş Milletler’in, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi beş devletten her birini Birleşmiş Milletler üyesi tüm diğer devletlerden üstün tutan ve mezkûr devletlerin mazlumlara tatbik olunan zulmü durdurmaya yönelik her türlü girişimi veto ettiği, zalime göre dizayn edilmiş bir yapısı bulunmaktadır.”

“DÜNYANIN BEŞTEN BÜYÜK OLDUĞUNU HAYKIRMANIN ZAMANI GELDİ”

Beş ülkenin dünyanın tamamına nizam vermeye çalıştığı bir dönemde, dünyanın beşten büyük olduğu gerçeğini haykırmanın ve bunun gereğini yapmanın zamanı geldiğini ifade eden Numan Şeker, “Birleşmiş Milletler’in barışa, insan hayatına, insan hak ve hürriyetlerine yönelik söylediği her sözün beylik laflardan ibaret olduğu pek çok somut örnekle anlaşılmıştır. Müslümanlar söz konusu olunca kılını kıpırdatmayan Birleşmiş Milletler, tavrını insan hayatının mehabetine göre değil, ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’den oluşan daimi üyelerinin menfaatine göre belirlemektedir. Irak, Suriye, Filistin, Myanmar, Doğu Türkistan başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında, özellikle Müslümanların yaşadığı coğrafyada yüz binlerce insan katledilirken, Birleşmiş Milletler’in takındığı tavır bunun en belirgin göstergesidir” diye konuştu.

“KENDİ ÖZÜMÜZE DÖNMELİYİZ”

Ait olduğumuz medeniyetin ilk insanla birlikte insanı merkeze alan bir medeniyet olduğunu hatırlatan Şeker, “Medeniyetimizde insan, âlemin özüdür, yaratılmışların göz bebeğidir. İnsan merkezli medeniyetimiz, kan, gözyaşı medeniyeti değil, sevgi ve barış medeniyetidir. Böylesine güçlü referansları olan bir medeniyetin mensupları olarak medeniyet değerlerimizle barışık olduğumuz zamanlarda insanın mutlu ve müreffeh yaşadığı, maddi ihtiyaçlarının temini yanında manevi dünyasının da imar edildiği büyük devletlerimiz olmuştur. Medeniyet birikimimizin pejoratif adlandırmaya tabi tutulduğu ve insanımızın kendi öz değerlerinden uzaklaşarak, dayatılan Batılı değerlere sahip olmaya başladığı zamanlarla birlikte bizim için de buhranlı dönemler başlamıştır” şeklinde konuştu.