Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Kasım ayı Olağan Meclis Toplantısı yapıldı.

ATSO Meclis Salonu’nda gerçekleşen toplantıda Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Osman Budak, gündeme ve ekonomiye dair açıklamalar yaptı. Budak konuşmasına, “Ekonomide bir ufuk turu yapalım" şeklinde başlarken, "Geçtiğimiz yıl da söylemiştim. 2014 yılı 2013’ten farklı olmayacak diye. 2015 yılında 2014’ten biraz önde olabilir. 2015 yılında dünya ekonomisinin büyüme hedefinde beklentiler, Dünya Bankası yüzde 3,4, IMF yüzde 3,8, AB ise yüzde 3,8 tahmin ediyor. Bu tahminler genellikle yakın oluyor. Bu yüzden 2015’te beklenen büyüme olumlu görünüyor” dedi.

Türkiye’nin yılı yüzde 3 seviyelerinde tamamlayacağını ve 2015 yılında Dünya Bankası’nın beklentisinin yüzde 3,5, IMF’nin beklentisinin yüzde 3, AB’nin beklentisinin yüzde 3,3 olduğunu ifade eden Budak, “Bizim orta vadeli planda tahminimiz yüzde 4 civarında. Bunun yanında cari açık Türkiye’nin önündeki en büyük sorun. Önümüzdeki sene ortalama cari açık beklentisi yüzde 5-6 düzeyinde” şeklinde konuştu.

Önümüzdeki dönemde ABD ile Avrupa arasında serbest ticaret anlaşması yapılmasının gündemde olduğunu hatırlatan Budak şunları söyledi:

"Bu hepimizi etkileyecek bir durum. Eğer AB ile ABD iki yıl içerisinde serbest ticaret anlaşmasına gider ve biz dışarıda kalırsak AB ile olan ticaret hacmimiz ciddi anlamda düşebilir. Hem Japonya ile ABD, hem ABD ile Avrupa arasında yapılacak olan serbest ticaret anlaşmalarının içerisinde yer almamız lazım. Avrupa’da önümüzdeki yıl büyüme az da olsa olacak. Bu bizim için iyi bir durumdur. İçerideki sanayimizin tetikçisi AB ile yaptığımız ciddi anlamdaki ihracattır."

2014 yılında kur ve faizlerin dalgalı olduğunu ancak özellikle kredilerde frene basılmasının önümüzdeki yılın daha rahat geçirileceğine sebep olacağını bildiren Budak, kısa vadeli risklerin azalmış göründüğünü, uzun vadede eğitim, yargı, ekonomi ve sosyal yaşamdaki risklerin göz önünde halen durduğunu söyledi.

YABANCI YATIRIMCI TÜRKİYE’YE TEMKİNLİ

Türkiye’nin yabancı sermaye ihtiyacının her zaman yüksek olduğunu, cari açık biraz düşse bile ekonominin yumuşak karnı olmaya devam edeceğini belirten ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Osman Budak, "Cari açık yüksek. Ufak bir para çıkışında döviz yükseliyor, faizler yükseliyor. Ortalık toz duman oluyor. O yüzden bu cari açık meselesi halen duruyor. 50 milyar dolar civarında cari açık hedefliyoruz. Suriye riski bitmiyor azalmıyor da. Bu jeopolitik durumda ciddi sıkıntılar yaşanabilir. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda ABD ve Avrupa’nın ciddi tereddütleri var. Türkiye’nin imajının bozulması turizmden ticarete kadar pek çok alana etkisi oldu. Bu imajın bozulmasının yatırımlara da büyük etkisi oluyor" ifadelerini kullandı.

"DEĞİŞİMİN ETKİSİ ÖNCE İNŞAAT SEKTÖRÜNE GELİYOR"

Ekonomideki değişimin etkisinin önce inşaata geldiğini, rakamların konut satışlarına yansıdığını ve bunun diğer sektörleri de tetiklediğini söyleyen Budak, "Antalya’nın konut satışı Türkiye’nin konut satış grafiğiyle benzer seyrediyor. Yani Türkiye’den Antalya farklıdır diyorsanız yanlış. Türkiye’de ne varsa Antalya’da da o var. Perakende satış rakamlarına baktık. 2014 yılı 4’üncü aydan sonra yukarı doğru bir ivme kazanmış. Gıda, içki ve tütünde hacim değil ciro bile düşmüş. Burada da bir hareket var. Kredi artışı ile doğru orantılı giden satışlar var. Satışların artmasının sebebi hem biraz önce dile getirdiğim sebepler hem konjonktürel hem ülkenin içindeki rahatlamadan kaynaklanıyor" şeklinde konuştu.

Elektronik ticaretin hiçbir şeye bağlı olmadığını ve bu alanda yüzde 100 artış olduğunu belirten Budak, "Artık işler elektronik ticarete yöneliyor. Ancak bunları anlatırken kendimizi kandırmayalım. Reel sektör ciddi bir durgunluk yaşadı. Hem faizi hem kuru hepimiz etkiledi. Artık stabil bir duruma geçiyoruz" dedi. 2015 yılında dikkat edilmesi gereken unsurlar olduğunu da hatırlatan Budak, "Yine söylüyorum kısa vadede durumlar iyi ancak uzun vadede hep aynı alana yatırım yapıyoruz. Bunu ekonomi yönetimi de kabul etti" diye konuştu. Türkiye’de inovatif yatırım, teknolojiye yatırım, nano ve bioteknolojiye yatırımın hala yapılamadığını bildiren Budak, inşaatın en kolay geri dönüşümün sağlandığı sektör olduğunu belirtti.

"ÖNLEM ALINMASI GEREKİYOR"

Ekonomide toparlanma olduğunu ancak özellikle Antalya’yı etkileyecek konunun Rusya’nın siyasi ve ekonomik durumu olduğunu vurgulayan Budak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Rusya’ya ihracatımız son aylarda bir miktar artmış ama Ekim sonu itibariyle yaş sebze meyvedeki artışımız yüzde 5,7’de kalmış. Ekim ayında Rusya pazarında yüzde 35’e yakın bir gerileme var. Bu gerileme toplam aylık yabancı ziyaretçi sayısını da yüzde 5 düşürdü. Bu yıl ciddi bir büyüme bekliyorduk fakat 10 aylık dönemdeki yüzde 35’lik düşüş toplam büyümemizi de yüzde 4’e düşürdü. Bu yılı böyle kapatıyoruz. Birkaç aydır bazı Avrupa pazarlarında da düşüş oldu. Önlem alınması gerekiyor. Bu işin bir yolu var tanıtımı iki katına çıkarmak lazım. Turizm açısından önümüzdeki sene sıkıntılı olacak. Rusların rakamları son 3 yılda ciddi artış göstererek Almanların önüne geçmişti. Bu ciddi düşüş, paralarının yarısının devalüasyona uğraması tüketimi düşürür. Şimdi Rusya bunu yaşıyor. Buradan bir toparlanma ve bize dönüş umarım olur. Petrol fiyatlarının gerilemesi de burada ciddi etkili oldu. Rusya bu resesyonu daha önce de yaşadı. Umarız altından bir an önce kalkarlar."

ANTALYA’DA İMAR TADİLATLARI

Antalya gündemindeki imar planı tadilatları konusuna da değinen Budak, "Yeni imara açılan alanlar var. Antalya’nın doğu, batı ve kuzeyinde yeni imar alanları açılıyor. Antalya’da satılmaya hazır rakamları sektör temsilcileri yakından biliyor. Antalya’da imara açılması gereken alan var mı değil mi bilmiyorum. Ama fiyatlara bakınca ihtiyaç varmış gibi görünmüyor" dedi. Avrupa’da belediyelerin tarım alanlarını altın madeni gibi koruduğunu söyleyen Budak, "Gelecek tarım topraklarında. Bu hiç tartışma götürecek bir konu değil. Avrupa’daki tarım arazisi fiyatları Türkiye’den düşük. Büyük tarım alanları Türkiye’de yok. 2.5 milyon hektar araziyi imara kaybetmişiz. Antalya’da özellikle Serik tarafında ve sahilde, Korkuteli’ndeki fiyatlar belli. O bölgelerde 25 bin liradan başlayan verimli topraklar var. 100 dönüm tarla almak istesem bu bölgelerde bulamam. 50 dönüme çok zorlamam lazım. 50 dönüme ne yatırımı yaparsınız? Minimum örtü altı alanın başa baş noktası 30 bin metrekare olması lazım. Antalya’da 280 bin dönüm sera var. Ortalaması 2 bin 500 metrekare. İspanya’daki 10 dönüm fiyatı 15-20 bin Euro. Oraya mı gidelim yatırım yapmak için?" ifadelerini kullandı.

KONUT FİYATLARI

Yeni konut fiyatlarını Merkez Bankası’nın 2010’dan bu yana izlediğini, Antalya, Burdur ve Isparta’nın ele alındığında dört yıllık fiyat artışı yüzdesinin 60 olduğunu söyleyen Budak, şunları kaydetti:

"Son bir yılda ise yüzde 15’e yakındır. Burada Gaziantep ve Kilis’i ayrı tutmak lazım. Buralardaki artış Suriye olaylarının bir yansımasıdır. Monte Carlo, Nice gibi şehirlere gittiğimizde daire fiyatları dudak uçuklatıyor. Bu şehirlerin Antalya’dan farkı var mı? Burası Antalya. Dünyanın en önemli destinasyonlarından birisi. Ama bizdeki fiyatlar düşük. Orada 100 metrekare daire 2-3 milyon dolar. Antalya’da konut stoğu da var. Yeni imar alanları oluşturmak gerekli mi? Bunu sorgulamak lazım. Bu kadar stok varken yeni imar alanı açmaya ne ihtiyaç var? Soruyorum. Önümüzdeki dönemlerde başka sıkıntıları da gelecek. 5 yıldır kentsel dönüşümü söylüyorum. Ama bina bazında değil. Ada ve mahalle bazında. Koca bir mahalleyi 2 binaya çıkabilirsiniz. Artık şehirler yayılmıyor. Toplanıyor. Böylece yeşil alana sahip oluyor. Kent merkezleri için yeşil alan endeksimiz gerilerde. Bu şekilde bir çalışma yapılsa Antalya kazanır."