Diyarbakır’da bankaların genel müdürlerinin katıldığı istişare toplantısında konuşan Türkiye Bankaları Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, “Komşumuza bir şey olsa, bir sıkıntısı olsa düğünü olduğunda, acısı olduğunda ne yapıyorsak ticaret ortağıyız onu da yapmamız gerekiyor. Biz Sur’daydık da ama bunu yapmadık, arkadaşlar o zaman şunu söyleyeyim, yapmamız gerekiyordu. Buna rağmen benim genel müdürü olduğum bankanın eksiği olabilir, her şeyden haberimiz de olmayabilir. Bizi cezalandırın, bizi en iyi cezalandırma yöntemi oradan alıp öteki tarafa geçmektir, bunu yapalım” dedi.

Bir otelde düzenlenen istişare toplantısına, Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, faaliyet yürüten bankaların genel müdürleri ve temsilcileri, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Ahmet Sayar, iş dünyasının temsilcileri ile davetliler katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan DTSO Başkanı Ahmet Sayar, istişare toplantısının amacının, Türkiye’nin son yıllarda özel politikalar geliştirdiği işletmelerin finansa erişim sorunu, işletme kredilerinin önemli bir bölümünü oluşturan banka kredilerinin kullanımında yaşadıkları sorunlar ve diğer bölgelerden farklı olarak karşılaştıkları özgün koşulları bankaların temsilcileri ile paylaşmak ve istişarede bulunmak olduğunu söyledi. Sayar, “Bugünkü istişare toplantımızın konusu bölgemizde ve özelde Diyarbakır’da işletmelerimizin finansa erişiminde karşılaştıkları sorunlar. Finansmana erişim sorunu AB ve OECD ülkeleri ile kıyasladığımızda, Türkiye’nin önemli sorunlarından biri ve buna yönelik son yıllarda özel politika ve programlar geliştiriliyor. Bankaların yanında kamunun sunduğu kredi imkanları ve çeşitleri arttırılıyor ve kredi garanti fonu gibi kredi kullanım sürecini kolaylaştırılacak mekanizmalar güçlendirilmeye çalışılıyor. Diyarbakır gibi sosyo-ekonomik açıdan Türkiye’nin daha geri düzeydeki illerinde banka kredilerinin kullanımında sorunların farklılaştığını ve bu durumun kredi kullanımında farklı özgün koşullar oluşturduğunu görüyoruz. Özellikle teminat gösterme, yüksek kredi maliyetleri, teminat oranlarının yüksek olması, teminat olarak gösterilen gayrimenkullerin değerinin altında kabul edilmesi gibi farklı sorunlar işletmelerimiz tarafından dile getirilen önemli sorunlar. Bankalar açısından da bölgemizde yaşanan özgün koşullar nedeni ile kredi kullanımı daha riskli görülüyor ve özellikle bazı dönemlerde daha önce Sur ilçemizde yaşanan olaylardan sonra yaşadık bunu, bankaların kredi kullandırmak istemediklerini ve mevcut krediler ile ilgili de sorunlar yaşandığı üyelerimiz tarafından dile getirildi” diye konuştu.

“Eksperin malı değerinin altında göstermesinden biz de rahatsızız”

Daha sonra konuşan Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin aydın, bir malın değerinin gerçeği yansıtmamış olmasının iki farklı sonucu olduğunu söyledi. Birinci sonucun kendilerini etkilediğine dikkat çeken Aydın, şöyle devam etti:

“Birinci sonuç bizi etkiyor. Benim elimde para var kredi vermek istiyorum teminata dayalı yapıyorum bu işi, teminatın değeri yeterli ama bu değerlendiren düşük gösteriyor. Bir banka teminata alacağı gayrimenkulün değerini kendi tespit etmiyor. Bu tespiti, Sermaye Piyasası Kurulu ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun, bunlar bir malın değerini doğru tespit eder bunlar bizim testlerimizden geçmiştir bunlar bu işi bilir, bunlar doğruyu bilir dedikleri ekspertizciler yapıyor. Yani malın değerini onlar tespit ediyor, eğer bir şeyin değeri doğru tespit edilmiyorsa inanın sizin kadar biz de rahatsızız. Tespit edilmiş bir değerin Diyarbakır’dan İstanbul’a giderken değer kaybetmesi söz konusu değil. Diyarbakır’dan ipotek, teminat kabul etmemek, ben açık söyleyeyim şehri görüyoruz hepimiz, adamın kafasına ya güneş geçmelidir ya da bir şey düşmelidir. Güzel güzel her şey pırıl pırıl, niye etmeyelim, niye yapmayalım. Algı gerçeğin önüne geçmiş gibi. Kredi Garanti Fonu güzel bir uygulama. En zor geçeceğini düşündüğümüz 2017 yılını son derece iyi geçirdik. Kredi Garanti Fonu hepimizin bildiği gibi bir kefalet sistemidir.”

“Komşumuzun düğünü, acısı olduğunda ne yapıyorsak, bankalar olarak esnafa onu yapmamız lazım”

Diyarbakır’da, belli belli bir dönemde bazı dükkanların açılamadığını, ticari hayata tam olarak devam edilmediğini vurgulayan Aydın, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Böyle bir hakikat varken dükkanını açamadığı için, malını satamadığı için alacağını alamadığı için sıkıntıya girmiş bir esnafa bankacılık sektörünün nefes aldırması lazım, vade vermesi lazım. Bu normal ticari hayatın kuralıdır. Komşumuza bir şey olsa, bir sıkıntısı olsa düğünü olduğunda, acısı olduğunda ne yapıyorsak ticaret ortağıyız onu da yapmamız gerekiyor. Biz Sur’daydık da ama bunu yapmadık, arkadaşlar o zaman şunu söyleyeyim, yapmamız gerekiyordu. Buna rağmen benim genel müdürü olduğum bankanın eksiği olabilir, her şeyden haberimiz de olmayabilir. Bizi cezalandırın, bizi en iyi cezalandırma yöntemi oradan alıp öteki tarafa geçmektir, bunu yapalım.”

Konuşmaların ardından toplantı basına kapalı devam etti.