Türkiye-Lüksemburg İş Forumu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Lüksemburg Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Etienne Schneider’in katılımıyla dün yapıldı. Bakan Zeybekci, AB ve ABD arasında müzakereleri devam eden Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) Anlaşması’na Türkiye’nin otomatikman dahil edilmesi ya da ABD ve Türkiye’nin eş zamanlı benzer bir anlaşma imzalaması gerektiğini de vurguladı.

Türkiye- Lüksemburg İş Forumu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Lüksemburg Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Etienne Schneider, DEİK Yönetim/İcra Kurulu Üyesi Rona Yırcalı, DEİK Yönetim/İcra Kurulu Üyesi ve Türkiye- Lüksemburg İş Konseyi Başkanı Pınar Eczacıbaşı, Lüksemburg Ticaret Odası Genel Direktörü Carlo Thelen ve her iki ülkeden çok sayıda iş adamının katılımlarıyla Lüksemburg’da gerçekleşti.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, "Lüksemburg’un sahip olmadığı her şeye Türkiye sahip, Türkiye’nin sahip olmadığı birçok şeye Lüksemburg sahip" dedi. İki ülkenin ekonomik iş birliği potansiyeline dikkati çeken Bakan Zeybekci, “Türkiye’nin AB katılım sürecine, vize muafiyeti beklentisine ve Gümrük Birliği kaynaklı sorunların çözümüne verdiği güçlü destek nedeniyle Lüksemburg hükümetine teşekkür etti.

2015’in ikinci yarısında AB Dönem Başkanlığı’nı devralacak bu ülkeden beklentilerinin yüksek olduğunu dile getiren Zeybekci, AB ve ABD arasında müzakereleri devam eden Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) Anlaşması’na Türkiye’nin otomatikman dahil edilmesi ya da ABD ve Türkiye’nin eş zamanlı benzer bir anlaşma imzalaması gerektiğini de vurguladı. Aksi halde ABD, AB üzerinden Türkiye’ye gümrüksüz mal ve hizmet ihraç edebilirken, Türkiye Amerikan pazarına aynı şartlarda erişemeyeceği için bunun sürdürülebilir olmadığını aktaran Zeybekci, "Burada bir risk var, tehlike var. Dostlarımızı uyarıyoruz" ifadelerini kullandı.

Bakan Zeybekci, Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının yüzde 70’inin AB’den geldiğini söyledi. Lüksemburg’un, 2002-2014 Eylül döneminde 7 milyar dolarlık uluslararası doğrudan yatırımıyla Türkiye’ye en çok yatırım yapan ülkeler arasında 7. sırada bulunduğunu aktaran Zeybekci, dünyanın en büyük fonlarına ev sahipliği yapan bir ülke için potansiyelin çok daha yüksek olduğunu, bu rakamların Lükseburg’a pek yakışmadığını ifade etti.

Lüksemburg Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Etienne Schneider, Türkiye’yi "ikinci evi" olarak tanımladı. İki ülke arasındaki ticaret hacminin potansiyelin uzağında kaldığını belirten Schneider, çok kısa sürede bu anlamda önemli gelişmeler beklediğini söyledi. Çifte vergilendirmenin önlenmesi ve bazı ekonomik iş birliği konularında mevcut sorunların aşılması umudunu dile getiren Schneider, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecine ve vize muafiyeti beklentisine tam destek taahhüdünde bulundu. Schneider, 2015’in ikinci yarısındaki Lüksemburg’un AB Dönem Başkanlığı sırasında bu konularda ilerleme sağlanması için ellerindeki bütün imkanları kullanacaklarını söyledi. Schineider, vize muafiyeti konusunun Lüksemburg Dönem Başkanlığı’nda çözülebileceğini kaydederek, Türkiye’nin AB-ABD Serbest Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması’yla ilgili endişelerini bütünüyle anladığını da sözlerine ekledi.

Türkiye- Lüksemburg İş Konseyi Başkanı Pınar Eczacıbaşı, “Gümrük Birliği üyeliği ve AB tam üyelik perspektifi ile Avrupa ekonomik sisteminin bir parçası olan Türkiye dünyanın en gelişmiş pazar ekonomilerinin birisi olan Lüksemburg ile sürdürülebilir ve çeşitlendirilmiş bir ekonomik işbirliği tesis etmek istemektedir”dedi. Lüksemburg Avrupa içindeki kendine has konumunun sağladığı pazar erişimi, kolay iş yapma ve şirket kurma olanakları, rekabetçi ve esnek vergi politikasının olduğunu söyleyen Eczacıbaşı, çok dilli ve son derece üretken işgücü, esnek gümrük düzenlemeleri, yüksek yaşam kalitesi ve gelir seviyesi ile Türk iş dünyası için vazgeçilmez bir pazar olduğunu belirtti. İki ülke arasında ekonomik ve ticari komite (JETCO) ve Türkiye-Luxemburg İş Konseyinin kurulduğunu söyleyen Eczacıbaşı, 2012 yılında Lüksemburg Türkiye’de en çok yatırım yapana 3. ülke haline geldiğini belirterek, “Küresel ekonomik kriz sonrası yeniden şekillenen küresel ekonomik yapı içerisinde ikili ekonomik ilişiklerimizi ileri seviyelere çıkarmak için yeni nesil mekanizmaları kurmalı ve yeni iş imkânlarını en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Son 10 yılda Lüksemburglu şirketler Türkiye’ye 7 milyar dolar, Türk şirketleri ise Lüksemburg’a 979 milyon dolar yatırım gerçekleşti. Türkiye, Lüksemburg’tan yönetilen fonları ve şirketler için uygun yatırım imkanları sunmaktadır” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) tam üyelik sürecinde karşı karşıya kaldığı haksızlıkların giderilmesi konusunda Lüksemburg siyasi otoritelerinin desteklerini beklediğini belirten Eczacıbaşı, iki konuya dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü: “İlk olarak Türkiye’nin AB tam üyelik sürecine verdiği güçlü desteğinin devam etmesini ve ikinci olarakta, AB ile ABD arasında başlatılan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı sürecine Türkiye’nin de dahil edilmesi için Lüksemburg’un desteğini talep ediyoruz. Nitekim, AB’nin üçüncü ülkeler ile tek taraflı imzaladığı ve müzakere ettiği serbest ticaret anlaşmaları Türk ekonomisi için ciddi zararlar oluşturmaktadır. Ayrıca, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’na Türkiye’nin dahil edilmesi bu ortaklık transatlantik stratejik çıkarları için önemi yüksek olan daha geniş bir coğrafyaya yayılacaktır”.