Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, narenciyede bu yıl rekoltenin geçen yılın üzerinde olduğunu bildirerek, “Bu yıl rekoltenin 3,8 milyon tona yaklaşacağı tahmin ediliyor” dedi.

Bayraktar, devam eden narenciye hasadına ilişkin yaptığı açıklamada, yaş sebze ve meyve içinde narenciyenin oldukça önemli bir yere sahip olduğunu belirtti. Narenciyenin taze tüketimin yanında meyve suyu, konsantre, reçel, marmelat olarak çeşitli ürünlere işlenebildiği gibi kabuklarından da esans elde edilebildiğini vurgulayan Bayraktar, “Narenciye, içerdiği organik asitler, C ve B gibi vitaminler bakımından beslenmedeki önemi büyük. Vücutta toksinlerin atılmasında önemli rol oynuyor. Bununla birlikte gribal enfeksiyonlara dayanıklılık sağlamada, kalbi kuvvetlendirmede, kan damarlarını ve kılcal damarları güçlendirmede, kanı temizlemede, sinirleri yatıştırarak bedeni ve zihni yorgunlukların giderilmesinde, diş etlerini güçlendirmede oldukça faydalıdır. Özellikle kışa girmeye hazırlandığımız bu dönemlerde vücut direncinin artırılmasına katkı sağlayan önemli bir ürünümüzdür” dedi.

TÜRKİYE NARENCİYE ÜRETİMİNDE YÜZDE 2,7 PAY ALIYOR

Türkiye’nin dünyada narenciye üretiminde söz sahibi ülkelerden biri olduğunu belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), 2012 yılı verilerine göre 131,3 milyon ton olan dünya narenciye üretiminden yüzde 2,7 pay alan ülkemiz, dünya sıralamasında dokuzuncu sırada yer alıyor. Dünyada en önemli üretici ülke yüzde 24,1 payla Çin. Bu ülkeyi yüzde 15,4 payla Brezilya, yüzde 8,1 payla ABD, yüzde 6,1 payla Hindistan, yüzde 5,1 payla Meksika, yüzde 4,2 payla İspanya izliyor. Ülkemizde narenciye üretimi, Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde yoğunlaşmış durumdadır. 2013 yılı itibarıyla gerçekleşen 3 milyon 681 bin 159 ton üretimin iller bazında dağılımına baktığımızda Adana ilimiz yüzde 26’lık payla ilk sırada yer almaktadır. Adana ilimizi sırasıyla yüzde 22,7’lik payla Mersin, yüzde 17,5’lik payla Hatay, yüzde 16,8’lik payla Antalya, yüzde 8,4’lük payla Muğla, yüzde 4,1’lik payla İzmir, yüzde 2,4’lük payla Aydın, yüzde 1,2’lik payla Osmaniye ilimiz izlemektedir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ikinci tahmin verilerine göre 2014 yılında 3 milyon 786 bin 690 ton üretim bekleniyor.”

Türkiye’de narenciye üretiminin iç pazarın ihtiyacını karşıladığını, önemli miktarda ihracata da konu olduğunu vurgulayan Bayraktar, “2013 yılı itibarıyla gerçekleştirilen 3 milyon 346 bin 889 tonluk toplam yaş meyve sebze ihracatımızın yüzde 41’ini narenciye oluşturmaktadır. Narenciye, yaş meyve sebze ihracatımızın lokomotifi konumunda. Geçen yıl yapılan ihracat karşılığında 930,9 milyon dolar döviz kazanmamızı sağladı” diye konuştu.

İHRACATIN YÜZDE 32’Sİ RUSYA’YA, YÜZDE 21’İ IRAK’A

Narenciye ihracatının yüzde 32’sinin Rusya’ya yapıldığını, bu ülkeyi 21 payla Irak, yüzde 16 payla Ukrayna, yüzde 5 payla Suudi Arabistan, yüzde 4 payla Romanya’nın izlediğini belirten Bayraktar, “Narenciye ihracatında öne çıkan ve Türkiye için önemli pazar konumundaki ülkelerde yaşanan siyasi karışıklar ihracatımızı da etkilemektedir. İhracatın daha da artırılması için marka oluşturulmalı, tanıtım faaliyetlerine önem verilmeli” dedi.

Bayraktar, narenciye konusunda yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:

“- İhracat iadelerinin artırılması ve ödemelerin peşin olarak yapılması,

- Tanıtım faaliyetleriyle iç tüketimin artırılması,

- Dış pazarda rekabet gücümüzün artırılması, üreticilerimizin rekabet edebilmesi için maliyetlerin düşürülmesi,

- Gübre, mazot gibi üretim girdilerinin desteklenmesinin yanı sıra ilaçlama, depolama, ambalajlama, nakliye gibi unsurların da desteklenerek girdilerdeki KDV oranlarının indirilmesi,

- Marka oluşturulması, yeni pazarlar bulunarak ihracatın artırılması,

- Şeker ve asit oranı yeterli seviyeye gelmemiş narenciyenin hasat edilmesi (erken kesim) kaliteyi düşüreceğinden bu hususta daha hassas davranılması,

- Üretimden pazarlamaya kadar olan bütün aşamalarda eğitim ve yayım faaliyetlerine ağırlık verilmesi,

- Araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ağırlık verilerek pazar talebine uygun çeşitlerin geliştirilmesi,

- Ürün ve kalite kaybı olmaksızın daha uzun sürede ürün arzının sağlanması, üreticinin kayba uğramaması bakımından depolamaya özel önem verilmesi, soğuk hava depoları artırılması,

- Üreticilerimizin pazarlama problemlerinin çözümü bakımından, üretici birliklerinin finansman bakımından güçlendirilerek daha aktif hale gelmelerinin sağlanması,

- Bu üretim dalından menfaat elde eden tüm taraflar arasında işbirliği ve koordinasyonun sağlanması gerekir.”