Enerji Bir-Sen Zonguldak Şubesi tarafından Zonguldak tanışma toplantısı düzenlendi.Enerji Bir-Sen Genel Başkanı Hacı Bayram Tonbul’un da katılımıyla gerçekleşen toplantıya, Memur Sen Zonguldak İl Temsilcisi Kamuran Aşkar, Enerji Bir-Sen Zonguldak Şube Başkanı Sedat Güngör ve sendikacılar katıldı. Öküşne Restoran’da gerçekleşen programda açılış konuşması yapan Zonguldak Memur Sen İl Temsilcisi Kamuran Aşkar yaptı. Aşkar yaptığı açıklama da şunları söyledi:“Mevzu Zonguldak mevzu enerji olunca Zonguldak adına söylenecek çok şey var. Cumhuriyetin ilk ili olmuş 1924 tarihinde ilk defa il olmuşuz ve o tarihten itibaren de Türkiye’nin Zonguldak’a yüklediği bir misyon var. O Misyon emeğin ve emekçinin başkenti misyonunu vermiş bize ardından sürece baktığınız zamanda emeğin ve emekçinin başkenti olan Zonguldak Türkiye’nin Almanyası olarak adlandırılmış. Bir zamanlar 60 bin kişinin çalıştırıldığı, işsizlik sorunun olmadığı her gelenin çok rahat iş bulabildiği bir şehir mutlu ve güzel günlerin yaşandığı dönemler yaşamış. Ardından gelen süreçte el birliğiyle bitirme aşamasına getirdiğimiz ve bitirdiğimiz TTK ama TTK’nın haricinde iş kolu olarak ünün açmadığımız şehirle karşılaşmışız ve yine sürecin devamına baktığımızda da görünen manzara Türkiye’de yaşanan Soma ve Ermenek faciasının artı sarsıntılarının en fazla hissedildiği şehir Zonguldak olduğunu görüyorsunuz. Malumunuz TTK üzerinde özel sektör üzerinde denetimler devam ediyor. İş güvenliğine iş sağlığına sonuna kadar evet diyoruz. Bunda hiçbir kimsenin tereddüttü olamaz. İnsan hayatından daha değerli bir olması mümkün değildir. Ama iş güvenliğini sağlayacağız derken iş güvenliği sağlamanın formülünü en güzeli ocakları toptan kapatalım mantığıyla hareket edilecek olursa bu Zonguldak adına yapılacak en büyük haksızlık olduğuna inanıyoruz. İş güveliğine sonuna kadar evet ama Türkiye’de Zonguldak madenle özdeşen bir şehirdir. Madende iş güvenliğini sağlayarak üretime devam etme zorunluluğu vardır. Malumunuz bu ay sonu itibariyle Zonguldak’ta 22 sahanın 18’nin süresi doluyor. Ama sahaların süre uzatması istendiğinde konulan şartnamede ki maddeye baktığınızda 2. Madde dikkat çekiyor. TTK satılır ve ya üretimi durdurma noktasına gelirse saha sahiplerinin hiç hak iddia etmediğini görüyorsunuz. Bu da Zonguldak adına ayrı bir sıkıntı, biz sendika olarak hiçbir zaman sermaye düşmanı olmadık ve olmayacağız da. Rekabetin rehavetten iyi olduğuna inanıyoruz. Devlet ve özel sektörün rekabet içerisinde Zonguldak’a hizmet etmesi gerektiğine inanıyoruz. Cumhuriyetin ilk ili olan Zonguldak’ta ne acıdır ki 351 milyon dolar verecek bir özel sektör üretememenin de üzüntüsünü yaşıyoruz.""ENERJİ FAKİRİ BİR ÜLKEYİZ"Ardından konuşan Enerji Bir-Sen Genel Başkanı Hacı Bayram Tobul ise şunları söyledi:“Türkiye Taş kömürü kurumunun özelleşeceğini veya kapatılacağı noktasında herhangi bir bilgim yok. Ama burada böyle bir durum var. Bazı ocakların iş sağlığı ve güvenliği nedeniyle kurumun tümden kapatılması anlamına gelmez. Soma ve Ermenek olaylarından sonra yer altı madenciliğinde ülkemiz sıkıntılı bir duruma girdi. Biraz ince eleyip sık dokumak zorundayız. Bunun içinde TTK’nın iki tane ocağı belki eski yöntemlerden dolayı şuanda kapatılmış üretime durdurulmuş ama bu TTK’nın top yekûn kapatılacağı anlamına gelmez. Özel sektör ve ya redevanslı işletmecilerinin sözleşmelerinin uzatılması veya oradaki madde 2004 yılından beri var olan bir madde dolayısıyla bunların sözleşmeleri dolduktan sonra tekrar uzatılabilir. Uzatılmadıysa buralar kapatılacak anlamına gelmez. Bizim kömür çıkartmaya ihtiyacımız var. Bir defa Zonguldak Taş kömürü koklaşabilen tek kömür kaynağımız. Demir çelik fabrikasını niye Karabük’e yapmışız. Karabük’ü köylükten il yapmışız. Sebebi orada demir çeliğin olması ve Zonguldak’a da yakın olması. Bir defa oranın ihtiyacını karşılamak için kömür bize lazım. Kömürün atık olan kalorisi düşük olan kömürleri de Termik santrallerde yakarak tekrar elektrik üretmek zorundayız. Biz çünkü elektrik enerjimizin çoğunu dışarıdan alıyoruz. Enerji fakiri bir ülkeyiz. Fosil yakıtlar noktasında fakiriz. Hidrolik noktasında da zengin değiliz. Şuanda 2003 yılında beri Hidrolik kaynaklarımızı sonuna kadar kullanacak nehir tipi santraller büyük barajlar yapılıyor. Ama bunların hepsi de yapılsa bütün kaynaklarımızı da devreye alsak yenilebilir kaynaklarımızı da devreye alsak Güneşi, rüzgarı, dalgası yine de biz dışa bağımlıyız. Cari açığımızı aza indirmek için bütün kaynaklarımızı kullanmak zorundayız. Linyit ve taş kömürü de buna dahil."