Eskişehir Tabip Odası, IŞID’ın kadınlara yönelik şiddet, cinayet, tecavüz olaylarından sonra sağlık çalışanlarına yönelik öldürme girişimlerine tepki göstererek bu katliamların durdurulması için uluslararası kamuoyunun harekete geçmesini istedi.

EskişehirTabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. F.Tansu Sakarya, emperyalizmin Orta Doğu halklarını kıyımdan geçirme planlarının taşeron yürütücülüğünü yapan IŞİD adlı terör örgütü bir süreden beri Suriye ve Irak’ın kuzey kesimlerinde insanlık dışı katliamlar gerçekleştirdiğini hatırlattı. Dr. Sakarya, "Bölgede Türkmen, Arap, Ezidi, Alevi ve Kürt halklarını kıyımdan geçiren IŞİD terör örgütünün saldırıları nedeniyle binlerce insan yurdundan göç etmeye mecbur bırakılmış, yüzlercesi göç yollarında açlık ve susuzluk nedeniyle hayatını kaybetmiş, yüzlerce insan vahşetle katledilmiş, binlerce kadın tecavüze uğramıştır” diye konuştu.

Dr. Sakarya, sağlık hizmetlerini hedef almaktan çekinmeyen IŞİD’in son açık hedefinin Musul’daki kadın doktorlar olduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullandı:

"’Musullu Kadın Doktorlar’ imzasıyla paylaşılan bir mektup ile uluslararası kamuoyunun IŞİD’in uyguladığı şiddet ve kıyıma dikkatini çekmek için grevde olduklarını belirtilmiştir. Kadın doktorlar mektuplarında, cihatçıların mesleklerini icra etmelerine engel olduklarını, kendilerini zorla elleri de kapatan çarşaf giymeye zorladıklarını, ayrıca IŞİD teröristleri ile evlendirilmek üzere hastaneleri gezip bekar kadın doktorların isimlerini topladıklarını duyurmuşlardı. Bu mektubu yazan ve sosyal medyada paylaşan Dr. Ghada Shafiq, mektubu yayınladıktan bir gün sonra IŞİD tarafından öldürüldü. Aynı günlerde, Musul’daki İbni Sina Hastanesi’nde bir kadın doktor daha IŞİD tarafından öldürülmüş olarak bulundu. IŞİD terör örgütü, ağustos ayında da erkek hastaları tedavi ettiği gerekçesiyle kadın diş hekimi Dr. Ruyi Diyab’ı katletmişti. Orta Doğu’da kimseye rahat bir uyku uyutmayan IŞİD’in katliamlarının bir an evvel durdurulması gerektiğinin altını çiziyoruz. Bölgede tek bir kişinin daha burnu kanamadan bu silahlı katliamlara son verilmesinin çarelerinin yaratılmasını, bu insanlık dramının durdurulmasını, bölge halklarının taleplerine kulak verilmesini sağlamak hepimizin acil ödevidir. Sağlık hizmetleri özelinde yapılan saldırıların bu çatışma ortamının etkilerini uzun vadeye yayacağını, savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu hatırlatırız. Musul’daki kadın meslektaşlarımızın katledilmesini kınıyor, emperyalizme ve onun insanlık dışı uygulamalarına baş kaldıran tüm meslektaşlarımızı selamlıyor ve bu katliamların yenilerinin yaşanmaması için uluslararası kamuoyunu harekete geçmeye davet ediyoruz. Biliyoruz ki kadınsız ve “sağlık”sız barış mümkün olamaz. Barış olmadan da ’sağlık’ olmaz.”