‘EY YERYÜZÜ DEĞİŞECEKSİN’

‘EY YERYÜZÜ DEĞİŞECEKSİN’

Cahit Zarifoğlu İns hikayesini bu cümle ile bitiriyor. ‘Ey yeryüzü değişeceksin.’ Hiçbir değişim durup dururken ya da kendiliğinden olmuyor.  Bir yerde bir değişim varsa, bir değişimden söz ediliyorsa muhakkak ki orada değişim yönünde bir talep söz konusudur. Önce talep edilecek, yani niyetine girilecek, sonra değişim yönünde atılması gereken adımlar birer birer atılacak. İlahi kural bu. Sünnetullah bu. ‘Siz kendinizi değiştirmedikçe Allah sizin hakkınızdaki hükmünü değiştirmeyecektir.’ Zarifoğlu bu cümleyi kurarken ‘değişeceksin’ derken bu değişim talebini ortaya koyuyor aslında.

Emperyalizm bizi Anadolu’ya sıkıştırıp topyekün yok etmek istediğinde milli bir direniş gösterip onları püskürttük. Fakat sonrasında emperyalizmin tesirlerini üzerimizden atamadık. Siyasi, ekonomik ve kültürel emperyalizmin kuşatılmışlığını yaşadık. Kendimiz, kendimiz gibi olmayı değil de bir başkası gibi olmaya öykündük. Sonrası malum. Tam bir ucube.

2002 yılında yeniden büyük Türkiye ve yeni bir Türkiye diyerek güçlü bir değişim talebinde bulunduk. Bu talep bizi bugün Cumhurbaşkanını kendisi seçer bir duruma getirdi. Bu milletin tarihinde ilk kez cumhurbaşkanını halk kendisi seçecek. Bu milletin değişim talebinin önemli bir sonucudur. Daha doğrusu önemli sonuçlarından birisidir.

10 Ağustos seçimlerine Samsun ve Erzurum’dan başlanması yeni bir kurtuluş mücadelesi verildiğinin göstergesidir. Bu mücadele ekonomik, siyasi ve kültürel kuşatılmışlıktan kurtulma mücadelesidir.

10 Ağustosta biz güçlü bir Türkiye istiyoruz. Her yönüyle bağımsız bir Türkiye istiyoruz. Bölgesinde etkin, sözü dinlenir bir Türkiye istiyoruz. Zalimin karşısında, mazlumun yanında bir Türkiye istiyoruz. Mazluma, mağdura, ihtiyaç sahibine yardım eden, kucak açan bir Türkiye istiyoruz. Somali’ye, Orta Afrika’ya, Myanmar’a, Gazze’ye, Suriye’ye, Irak’a, Balkanlara, Bosna’ya, Kafkasya’ya, Doğu Türkistan’a ve nerede imdat dileyen, kimsesiz kaldığını hisseden varsa oraya el uzatan, kimsesizlerin kimsesi olan bir Türkiye istiyoruz. Herkesin insanca yaşayacağı bir dünyayı hayalinden çıkarmayan bir Türkiye istiyoruz. Koşan, terleyen uzun soluklu bir maraton koşucusu Türkiye istiyoruz. 2023, 2053, 2071 hayalleri kuran büyük bir Türkiye istiyoruz. Sömürü çarklarının dişlilerini birer birer kıran, hak ve adalete dayalı yeni bir dünyanın öncülüğünü yapan bir Türkiye istiyoruz. İslam coğrafyasında, İslam kardeşliğini esas alan öncü bir Türkiye istiyoruz. İslam coğrafyasında sınırların kalkmasını sağlayacak, Müslümanların kucaklaşmasını sağlayacak bir Türkiye istiyoruz. Yüksek hızlı trenlerle Şam’ı, Bağdat’ı, Kudüs’ü, Hicaz’ı birbirine bağlayacak güçlü bir Türkiye istiyoruz.

Bunun için sandığa gideceğiz, bunun için bütün vesayetlere son vereceğiz. Bunun için eski Türkiye özlemi çekenlerin heveslerini kursaklarında bırakacağız.

10 Ağustosta sandığa giderek ihanet çetelerinin, casusların, işbirlikçilerin hesabını göreceğiz. Bu ülkede emperyalistlerin ekmeğine yağ sürenlerin defterini düreceğiz.

10 Ağustosu yeni bir dirilişin, yeni bir silkinişin başlangıcı olarak görecek ve sandıktan Recep Tayyip Erdoğan’ı çıkartacağız.

Bu seçim, Recep Tayyip Erdoğan’ı kastederek ‘bu adamı durdurun’ diyenlere karşı onu en az %60 ile sandıktan çıkartarak onlara en güzel cevabın verileceği bir seçimdir. Bu adamı durdurun ne demek. Türkiye’yi durdurun demek. Türkiye’yi büyük ve güçlü ülke yapmayın demek. Bu millet 10 Ağustosta sizin istemediğinizi yapacak ve sizin istemediğinizi seçecek. Recep Tayyip Erdoğan’ı seçecek.

Evet biz yeryüzünün değişmesini istiyoruz. Bu yüzden 10 Ağustos seçimlerine böyle bir anlam yüklüyoruz. Ve 10 Ağustosta Zarifoğlu’nun dediği gibi diyeceğiz. ‘Ey yeryüzü değişeceksin’ çünkü biz bu değişimi istiyoruz.  

M. Abdulkadir YUSUFOĞLU