Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun, insanların sevgiyi paylaşarak büyütmeyi, acıyı paylaşarak ise azaltmaları gerektiğini belirterek, “Bu mantalitede aşure hem hüznü, hem de kutlu bir başlangıcı temsil etmektedir. Kerbela’da şehit edilen Hazreti Hüseyin’i yad etmek, insan onurunu korumanın bir çabasıdır” dedi.

Gaziantep Üniversitesi Din Tarih ve Medeniyetler Uygulama Araştırma Merkezi ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen 1. Aşure Günü Etkinlikleri’nin açılışında konuşan Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, aşurenin herkes tarafından bilinen, ancak anlamının kavranmadığı bir gelenek olduğunu belirtirken, “Maalesef, aşurenin anlamının ne olduğu konusunda bir kültürel ve toplumsal çaba ortaya konmamış ve aşurenin ne anlama geldiği konusunda yeterince bilinç oluşturulmamıştır. Hepimiz yoksa aşureyi biliriz, zevkle yeriz, tadarız. Aşure bir yandan hüznü temsil ederken bir yandan da kutlu bir başlangıcı, yeniden varoluşu temsil eder” dedi.

"SEVGİ VE ACI PAYLAŞILMALI"

İnsanların sevgi ve acıyı paylaşarak büyümeyi, acıyı paylaşarak azaltmayı kendilerine ilke edinmeleri gerektiği vurgusunu yapan Rektör Prof. Dr. Coşkun, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Buralarda ayrışarak Alevisi ile Sünnisi ile Kürdü ile Türkü ile ayrışarak bu varoluşu devam ettirmemiz mümkün müdür? Bize gönderilen evrensel muştu; İslam dinimiz bunları mı bize emretmektedir? İnsanlar birbirini öldürüyor bu reva mı? Herkesin barış dini olan İslam’ın bu içine düştüğü ve İslamafobiyi körüklemek isteyenlerin de artık avucunu ovuşturduğu bir dünyaya, noktaya taşınmış değil miyiz? Hz. Hüseyin’i yad etmek aslında ortak düşünmenin insan onurunu korumanın bir çabası olarak hepimizin görevi değil midir? Bu topraklar, coğrafya, dünya herkese yeter ve bize verilen geleneklerimiz, Türk Milletinin bin yılları içerisinde yaşattığı temel kavramlar, kültür ögeleri bu birlikteliği korumaya yetmeyecek mi? Elbette yetecek ama bir kere daha bunun farkında olmak lazım. Biraz olsun hani ‘şu aynalar yolumu kesti’ diyor ya, aynaları karşınıza koyup yolunuzu kestirin. Ağzınızdan ‘Bre ne oluyor?’ diye bir ses çıksın yani.”

"ZİHNİMİZİ KİRAYA VEREREK BİR YERE GELEMEYİZ"

Konuşmasının devamında, tarih, kültür, medeniyet, insanlık, felsefe, düşünme gibi olguların zaman zaman yad edilmesi gerektiğini kaydeden GAÜN Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun, her şeyi günü birlik yaşayarak, alıp anlamını kaybettirip, öğüterek kullan-at mantığıyla hareketin yanlışlığına vurgu yapıp sözlerini şöyle tamamladı:

“Böyle davranarak neyin tasavvurunu yapabiliriz ki? O zaman sağlam ayaklarla beslememiz geleceğin bir medeniyet tasavvuru varsa bizim için sağlam, kadim olan medeniyetimizden alıp bilginin, çağın getirdiği yeni bilgilerin ve düşüncenin payandaları ile besleyerek geleceğe taşımak zorundayız. Muhakememizi esir ederek, zihnimizi kiraya vererek bir yere varmamız mümkün değil. Bize bahşedilen bu akılla, kutsal mesajlarla ve insanlık onuruna yakışır insani duruşumuzla elbette bunu yapabiliriz. Üniversite olarak hep bunun çabası içerisinde olduk ve inşallah bundan sonra hep bunun çabası içerisinde olacağız. Hz. Nuh’a, sahabelere, bütün büyük geçmişlerimize Çanakkale de dahil olmak üzere bu ülkeyi küllerinden doğarak yeniden getirmiş olan geçmişteki büyükleri de tekrar anarak, hayırla yad ediyorum.”

"AŞURE BİR OLMAK DEMEKTİR"

Aşurenin tarihten günümüze nakleden en önemli kutsal figürlerden birisi olduğunu belirten GAÜN Din Tarih ve Medeniyetler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Zeynel Özlü de, tarihte hem Müslüman, hem de Hristiyanlar’ın aşure yaptığını ve aşurenin Hazreti Nuh’tan günümüze insan hayatında var olan en yaygın ortak kültür olduğunu ifade etti. "Birlik ve beraberliğin simgesi: Osmanlı’da aşure geleneği" konulu konuşmasında, aşurenin yapıldığı Muharrem Ayı’nın dünyanın yaradılışı, Hz. Adem’in tövbesinin kabulü, Hz. İbrahim’in Nemrut’un ateşinden kurtuluşu, Hz. İsa’nın göğü yükselişi, Hz. Yusuf’un kuyudan kurtuluşu, Hz. Yunus’un balığın karnından kurtulması gibi birçok mucizenin yaşandığı olay olduğuna da işaret eden Prof. Dr. Özlü, konuşmasının devamında şöyle dedi:

“Kerbela’da Ehl-i Beyt’ten yetmiş iki kişi şehid edilmiştir. Bu olay, aşure gününü hüzne dönüştüren bir olay olmuştur. Yarım asır öncesinde Hazreti Peygamber’in haber verdiği bu olay, hem Sünni, hem de diğer İslami gruplar tarafından hüzünle karşılanmış, ancak özellikle Ehl-i Sünnet olan kişiler, bugünü yas merasimine dönüştürmemişlerdir. Bugün, Hazreti Hüseyin’e reva görülen bu muamele, ne kadar haksız ve ne kadar üzücü olursa olsun, Müslümanlar arasında ayrılık ve husumet sebebi olmamalıdır. Nitekim, bugün tarihten günümüze kadar aşure kaynatılarak sosyal dayanışmaya katkıda bulunulmuştur. Önemli bir besin değerine de sahip olan aşure gününe özgü olan yapılan bütün etkinliklerde, aşurenin pişirilişinden ikramına kadar bütün ilahi dinlerin kutsallığı ve insanlığa saygı ön plana çıkarılmıştır. Çünkü, içindeki malzemeler çeşitli olmakla beraber bir kaptan ikram edilmiş, birlikte yenmiş, bizi de bir olmaya davet etmiştir.”

GAÜN Türk Musikisi Devlet konservatuarı öğrencileri tarafından Türkçe, Arapça ve Azerice Mersiye okunan ve Türk Halk Müziği dinletisi ile başlayan etkinliğe; GAÜN Rektörü Prof. Dr. M. Yavuz Coşkun, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Gür, Prof. Dr. Türkay Dereli ve Prof. Dr. Cahit Bağcı, Rektör Danışmanı Prof. Dr. M. Yaşar Gündoğdu, Genel Sekreter Ercan Eroğlu, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katıldı. Programın sonrasında, katılımcılara Osmanlı Talebe Aşuresi ikramı yapıldı.