ESKİŞEHİR (AA) - Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Sultan Şücaaddin Veli, bu toprakları bize vatan kılan velilerin, evvelü Allah'ın bize emanet ettiği bir vazifeyi bize bugün hatırlatıyor. Himmetlerinin üzerimizde daim olmasını diliyorum. İnşallah sadece Türkiye'de değil, bütün İslam coğrafyasında, Asya içlerinden Balkanlara, Kuzey Afrika'ya, Kafkaslara, bu mana dalga dalga yayılacak" dedi.

Avcı, Eskişehir Valiliği ve Türk Dünyası Vakfı işbirliğiyle Atatürk Kültür, Sanat ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 2. Uluslararası 22. Ulusal Seyyid Sultan Şücaaddin Veli anma etkinliklerinin açılışında yaptığı konuşmada, Sultan Şücaaddin Veli'yi anmak için gerçekleştirilen programda yer almaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Bugün sadece bir külliyenin restorasyonu ve onun gölgesinde düzenlenen bir panel için birlikte olmadıklarını ifade eden Avcı, şöyle konuştu:5

"Bugün aslında bir mananın, Horasan'dan Balkanlara uzanan bir imanın, bir gayretin ve büyük bir himmeti buluşturduğu bir camiayız. Hakikaten bugün burada çok fazla konuşmamak gerektiğini ve işimize bakmak gerektiğini söylemek istiyorum. Sultan Şücaaddin Veli, bu toprakları bize vatan kılan velilerin, evvelü Allah'ın bize emanet ettiği bir vazifeyi bize bugün hatırlatıyor. Himmetlerinin üzerimizde daim olmasını diliyorum. İnşallah sadece Türkiye'de değil, bütün İslam coğrafyasında, Asya içlerinden Balkanlara, Kuzey Afrika'ya, Kafkaslara, bu mana dalga dalga yayılacak."

Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna da Sultan Şücaaddin Veli'nin Eskişehir'in önemli şahsiyetleri arasında yer aldığını bildirdi.

 Sultan Şücaaddin Veli'nin Anadolu'daki huzurun mimarı olduğuna değinen Tuna, "Onun, evlatları olarak Seyitgazi ilçesindeki Arslanbey köyündeki külliyesinin restorasyonunu gerçekleştirmeyi onur duyduğumuz bir görev addettik" dedi.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Hasan Kamil Yılmaz ise Balkanlar'da farklı din, mezhep, meşrep mensuplarının bulunmasının nedeninin Osmanlı'nın o topraklarda yaklaşık 500 yıl irfan geleneğiyle hayatını sürdürmesiyle doğrudan ilgili olduğunu bildirdi.

Osmanlı geleneğindeki irfan ve ehli beyt sevdasının etkisinin önemli olduğunu anlatan Yılmaz, şunları söyledi:

"Bizim bu ortak paydayı görmemiz gerekiyor. Türkiye'de ve İslam dünyasında yaşayan insanlar olarak bunu görmemiz gerekiyor. Çünkü irfan geleneği bizim bahsettiğimiz önemli kurumlara dini metinleri, merhamet, şefkat, aşk ve muhabbetle okuyup oradan medeniyet üretme özelliği kazandırmıştır. Aynı metinleri okuyan tarihte haricilerin baktığınız zaman vahşet üreten tavırları, bugün IŞİD'in vahşet üreten tavırları irfansızlıktan, muhabbetsizlikten, aşk yoksunluğundan kaynaklanmaktadır. Bu yüzden bugün ülkemizde yaşayan insanlar olarak tarihte oluşmuş ufak tefek kırgınlıkları bir tarafa bırakarak ehli beyt muhipleri Alevilerimizle, Sünnilerimizle ehli beyt sevgisi ve irfan geleneğinde buluşmamız ve yeniden o tarihteki şevketli, azametli tarihimize kavuşmamız gerekir."

Yılmaz, akademik kimliğiyle bir çağrı yapmak istediğini dile getirerek, "Diyanet İşleri Başkanlığı 3 Mart 1924'te kuruldu. 30 Kasım 1925 tarihine kadar Türkiye'deki bütün Sünni, Alevi, Bektaşi, dini hayatın yönetimi, Diyanet İşleri Başkanlığına devredildi. Ancak 30 Kasım 1925'te çıkarılan 677 sayılı yasayla bunun önü kapandı ve dergahlar, Alevi-Bektaşi ocakları ve diğer dergahlar bu işin dışında tutulmuş oldu. Bu yasanın tadil edilerek yeniden bütün Alevi-Bektaşi dergahlarını da ocaklarını da Diyanet İşleri Teşkilatı altında yer almasını talep ediyorum" diye konuştu.

Konuşmaların ardından Bulgaristan'dan gelen bir ekip, semah yaptı. İranlı müzik grubu Muştak'ın konserinin ardından "Horasan'dan Balkanlar'a Şücaaddin Veli Kültürü" konulu panel gerçekleştirildi.