KAYSERİ (AA) - 28 Şubat sürecinde ordudan atılan astsubay Hakan Irmak, bütün iş başvurularından olumsuz yanıt alınca seyyar satıcılık yaparak ailesini ayakta tuttu.

Irmak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı Kırklareli'deki 33. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında tankçı astsubay başçavuş olarak görev yaptığı 1997 yılında, bakanlık kararnamesiyle ordudan atılanlardan birisi olduğunu söyledi.

Kendisi gibi birçok subay ve astsubayın o dönem inancından dolayı ordudan atıldığını savunan Irmak, "Son yıllarda hükümetimiz tarafından yapılan düzenlemeyle YAŞ kararıyla ordudan atılanların haklarının bir kısmı geri verildi ancak bakan onaylı kararnamelerle ordudan atılanların hakları henüz verilmedi. Bizlerin mağduriyeti devam ediyor. Bizler mağdur edildiğimiz gibi ailelerimiz de mağdur edildi. Nitekim benim oğlum 2008'de uzman erbaşlık sınavını kazandığı halde güvenlik soruşturması sonucu göreve başlatılmadı. Halbuki biz kendimizi suçlu olarak görmüyoruz ama öyle bile olsak anayasada suçun şahsiliği ilkesi olmasına rağmen yine de benim yüzümden çocuğum orduya alınmadı" diye konuştu.

Irmak, o dönem yargıya başvurabileceklerinin söylendiğini anlatarak, şöyle devam etti:

"Fakat 1997'de hukuk katledilmişti. Hakim ve savcılar, askeri brifinglerle yönlendiriliyorlardı. O zamanki Batı Çalışma Grubunun başında bulunan cuntacı yönetim tarafından brifingler verilmek suretiyle hukuk katledildiği için biz de hakkımızı arayamadık. Mahkemeler bizi dinlemeden açtığımız davaları reddetti. Aileler askerdeki evlatlarının yemin törenlerine giremiyordu. Başörtülü öğrenciler üniversitelere alınmadı. Öğretim üyeleri okullardan atıldı."

- "İç çamaşırı, çorap, gömlek satarak geçimimi sağlamaya çalıştım"

Ordudan atıldıktan sonra maaşlarının kesildiğini, tazminatlarını alamadıklarını, silahlarına el konulduğunu aktaran Irmak, o dönem belediyelere ve şirketlere "cunta yönetimi" tarafından baskılar yapıldığını, işverenlerin zarar görebilecekleri endişesiyle kendilerini işe almadıklarını kaydetti.

O dönem seyyar satıcılık yaparak evini geçindirmeye çalıştığını dile getiren Irmak, "O dönem iç çamaşırı, çorap, gömlek satarak geçimimi sağlamaya çalıştım. Bu defa da zabıtalar satmana engel oluyor, devletten başka iş istiyorsun, iş veremiyor. Buna rağmen zor da olsa seyyar satıcılık yaparak helal yoldan geçimimizi temin etme yoluna gittik" ifadelerini kullandı.

Son yıllarda çocuklarının evin ekonomisine katkı sağlamasıyla seyyar satıcılığı bıraktığını anlatan Irmak, 28 Şubat sürecinde YAŞ kararıyla ordudan atılanların sayısının dikkati çekmemesi için bakanlık kararnamesiyle de subay ve astsubayların ilişiklerinin kesildiğini savunarak, "Yöneticilerden subay, astsubay ve uzman erbaş alım şartlarının gözden geçirilmesini talep ediyorum. Alım şartları değişmediği sürece art niyetli, darbe yapmak isteyenler olacaktır. Şu anki idarecilerin dik duruşu nedeniyle buna cesaret edemiyor olabilirler ama tedbirli olmak gerekiyor" dedi.

Türk Silahlı Kuvvetlerine 16 yıl hizmet ettiğini vurgulayan Irmak, sözlerini "Askeri liseden, küçük yaşlardan itibaren girdik. Nasıl olur da yanlış bir düşüncede bulanabiliriz ama darbe döneminde ayaklarına bağ olmamamız için inançlı, manevi değerlerine bağlı subay ve astsubayları ordudan ihraç etmişlerdir" diye tamamladı.