Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, 2017 yılında Altay Tankı’nın Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterine girmesini beklediklerini belirtirken, uzun menzilli füze projesinde teknoloji transferi, Türkiye’de ortak üretim, en kısa zamanda teslim ve uygun fiyat olmak üzere ’dört başı mamur’ bir teklifin oluşmasını beklediklerini söyledi.

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, AK Parti Bayraklı İlçe Kongresi’ne katılmak üzere İzmir’e geldi. Kongre öncesi İzmir Valisi Mustafa Toprak’ı ziyaret eden Yılmaz, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yılmaz, Altay Tankı ve uzun menzilli hava savunma füzeleriyle ilgili üretim sürecine ne zaman geçileceği yönündeki bir soru üzerine, 2017 yılında Altay Tankı’nın Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterine girmesini beklediklerini, uzun menzilli füze projesinde teknoloji transferi, Türkiye’de ortak üretim, en kısa zamanda teslim ve uygun fiyat olmak üzere ’dört başı mamur’ bir teklifin oluşmasını beklediklerini kaydetti.

Yılmaz, 1996 yılında Ege Denizi’nde düşen uçak ve Tahşiyeciler Grubu ile ilgili sorulara da yanıt verdi.

SERİ ÜRETİM 2017’DE OLABİLİR

2017 yılında Altay Tankı’nın Silahlı Kuvvetlerin envanterine girmesini beklediklerini ifade eden Yılmaz, üretilmiş olan prototiplerin üzerindeki test çalışmalarının devam ettiği bilgisini verdi. Ocak ayında Savunma Sanayi İcraat Komitesi toplantısı yapılacağını hatırlatan Yılmaz, “O toplantıda ne zaman seri üretime geçilmesi doğrultusunda bir karar alınmasını da düşünüyoruz. 2017 yılında silahlı kuvvetlerimizin envanterine girecek şekilde bir karar alacağımızı düşünüyorum” dedi.

TEKLİF SÜRELERİNİN UZATILMASI TALEBİ

Uzun menzilli füzeler için Çinli firmayla görüşmeler devam ederken ikinci ve üçüncü teklifleri sunan firmalara da bu tekliflerin geçerlilik sürelerini uzatmaları yönünde talepte bulunduklarını anlatan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: "Muhtemelen henüz görüşmeler tamamlanmadı. Bir daha süre uzatımı isteyeceğiz. Ocak ayında yapacağımız Savunma Sanayi İcra Komitesi toplantısında bunun da çerçevesini somut bir hale getiririz.”

“DÖRT BAŞI MAMUR TEKLİF BEKLİYORUZ”

Uzun menzilli füze projesinde teknoloji transferi, Türkiye’de ortak üretim, kısa zamanda teslim ve uygun fiyat olmak üzere dört başı mamur bir teklifin oluşmasını beklediklerini ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu: “Maliyet de bir unsur ama en önemlisi teknolojik paylaşım. Bağımsız bir Türkiye istiyorsak savunma sanayinde kendisine yeterli bir Türkiye olması lazım. Savunma sanayisinde kendisine yeterli olmayan bir ülkenin bağımsız olması söylenemez. Mümkünatı yok. İkincisi ortak üretim. Ortak üretim dediğimiz Türkiye’deki sanayinin katılımı. Ne kadarlık proje? 3,5 milyar dolarlık bir proje. Bu üretilen miktarın bir kısmı Türkiye’de üretilsin ama üretilecek kısımda teknoloji transferi imkan veren bölümlerin Türkiye’de üretilmesini istiyoruz. Yoksa teknolojik transferi gerektirmeyen, diyelim ki fason üretimlerin Türkiye’de yapılması ile bununla bir kaynak aktarılmasıyla yetinmiyoruz. Teknoloji transferi, Türkiye’de ortak üretim, kısa zamanda teslim ve fiyatın makul halde olmasıyla dört başı mamur bir teklifin olmasını bekliyoruz.”

ŞEHİT PİLOTLA İLGİLİ KONUŞTU

Ege Denizi’nde 1996 yılında düşen savaş uçağında şehit olan Pilot Yüzbaşı Nail Erdoğan ile ilgili verilen soru önergesine verdiği cevapta uçağın Yunan jetleri tarafından vurulduğu ifadesini kullandığına yönelik soruya ise Yılmaz, "Bu bizim dışımızda olan bir süreç. Bizde sadece düşen uçağın, pilotumuzun naaşının bulunabilmesi doğrultusunda ailesinin bir talebi olmuştu. Başbakanımızın talimatı doğrultusunda biz bunun için Deniz Kuvvetlerimizin bünyesinde bulunan bütün arama gemileri ile geniş bir alanda bir arama yaptık ancak bir ize rastlayamadık. Bu bizim ve Silahlı Kuvvetlerimizin gündemi dışındadır” dedi.

“YARGI İLE OLAN HUSUSLAR BİZİM DIŞIMIZDA”

Başbakan Davutoğlu’nun Tahşiyeciler Grubu’nun suçsuz yere hapsedildiğini belirttiğini ancak konuyla ilgili davanın henüz devam ettiğini belirterek, bu açıklamanın yargıya müdahale olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği yönünde soru soruldu. Bu soruya Yılmaz, şöyle cevap verdi: “Yargı ile olan hususlar bizim dışımızda. Biri ‘ben mağdur oldum’ diyor. Bunu biz demiyoruz. Kitabevinin sahibi, kitabevi ile ilgili olanlar ‘ben mağdur oldum’ diyor. Bu mağduriyet doğru mudur değil midir? Bir şikayet dilekçesi verir, bunun üzerine de savcı gerekli soruşturmayı başlatır. Eğer savcılık bu iddiayı ciddi görürse dava açar. Ciddi görmüş müdür? Ciddi gördü ki birilerini ifadeye çağırdı. Bir önceki davanın devam etmesi veya mağdur olduğunu iddia eden kimsenin gerçekten mağdur olup olmadığı hususları da yargı tarafından karar verilecek durumlardır. Bizim de yargının sağlıklı şekilde işlemesini kolaylaştırmamız lazım. Dışarıdan herhangi bir müdahale olmaması lazım. İnşallah kısa bir zamanda her husus açıklığa kavuşur.”

Ziyarette Vali Mustafa Toprak da İzmir’de devam eden alt yapı ve ulaştırma projeleri hakkında bilgi verdi.