Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Şırnak’ta düzenlenen ’Din Görevlileriyle Buluşma’ toplantısına katılan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, ilk defa Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığına Prof. Dr. Huriye Martı isminde bir hanımefendinin atandığını ve pazartesi günü göreve başlayacağını söyledi.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bir otelde düzenlenen toplantıya, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Şırnak Valisi Mehmet Aktaş, İl Müftüsü Ramazan Tolan ve din görevlileri katıldı. Program Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Programa katılan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, toplantının amacının mahalli sorunların sorun ve sıkıntıların tespit edilmesi ve çözülmesi olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bozdağ; “Bugün Diyanet İşleri Başkanlığımızın önderliğinde Türkiye’de bütün illerde uygulanacak olan bir projenin ilkinde Şırnak’ta siz değerli din görevlileri ile birlikteyiz. Diyanet İşleri Başkanlığı bütün illerde benzer toplantılarla o ildeki camilerin Kur’an kurslarının din hizmetine konu olan diğer hususların din görevlilerimiz içinde bulunduğu durumu bütün ekibiyle mahallinde tespit etmek, sorunları tespit etmek ve bunları mahallinde çözmek, yoksa Ankara’da temin etmek için büyük bir çalışmanın ve çabanın içerisine girdi. Toplumumuzun her alanında huzur barış, güven ortamında yaşaması insanımızın birbirine karşı her geçen gün kendisinin saygısının elbette pek çok nedenleri var. Ama en önemli nedenlerinden biri bizi birbirimize bağlayan üst kimliklerden biri olan İslam kimliğinin doğru bir şekilde anlatılması ve insanlarımızla buluşturulmasıdır. Bugün İslam dünyasının dört bir yanında sıkıntılar var. Terör örgütleri cirit atıyor. Her birimiz için Rabbimin takdiri olan etnik kökenimizi istismar eden ırkçı terör örgütleri bir yandan dinimizi istismar eden dini kullanan terör örgütleri İslam dünyasını kan ve göz yaşına boğmuş durumdalar. İran-Irak 79’dan 89’a kadar savaştı. Afganistan 90’lı yılların başından beri insanlarını öldürüyor. İşte Irak 2003’ten beri yaklaşık 3 milyon Iraklıya mezar oldu. İşte Suriye 700 bin Suriyeliye mezar oldu. 3 milyon 200 bin Suriyeli Türkiye’ye geldi ve yaklaşık 10 milyon Suriyeli yerinden yurdundan edildi. Her tarafta terör var. İşte Türkiye’de yaşananlar. PKK terör örgütü etnik farklılıkları istismar ederek bir ırkçılıkla ölüyor, öldürüyor. DEAŞ terör örgütünede Türkiye’den katılanları görüyoruz ve o da dini istismar ederek Türkiye’dekileri öldürüyor ve Türkiye’dekileri ölüme gönderiyor. FETÖ terör örgütü aynı şeyleri yapıyor. Bizim dini inançlarımız hamd olsun çok güçlü. Dini istismar etmek için yaklaşanlar çocuklarımıza olan sevgimizi yok etmek istiyor. Çocuklarımızı istismar etmek için yaklaşanlar bizim bu zayıf noktamızı görüyor ve oradan nüfuz ederek oradan çocuklarımızı ve dine olan hassasiyetimizi istismar edip bambaşka bir noktaya doğru çeviriyorlar. Bir gün sonra oğlumuzu, kızımızı siz tanımaz hale geliyorsunuz. Onun için DEAŞ, FETÖ, PKK gibi bütün terör örgütlerine karşı bu dinin aydınlık yüzünü anlatacak olanlar sizlersiniz. Peygamber efendimizin mesajını doğru şekilde anlatacaklar sizlersiniz. Bana ne deme hakkınız yok. Bana ne onlar terör örgütüne katılıyorlar. Onlar orada bomba patlatıyorlar. Şunu yapıyor, bunu yapıyorlar biz diyemeyiz. Eğer birisi diyorsa o zaman taşıdığı sorumluluğun bilince değil demektir. Yakalanan DEAŞ’lı teröristler, siz okullar, duraklara , alışveriş merkezlerine orada burada kendinizi canlı bomba olarak patlatıyorsunuz. Bunun dinde yeri var mı diyorsunuz. Diyorlar ki onlar masum ve ölenlerin hepsi şehit onlara biz iyilik ettik. Cennete gittiler dünyanın zahmetine sıkıntısına katlanmadılar. Sen kendinde ölüyorsun, ölünce bende cennete gideceğim diyor. Beyinlerini öyle yıkamışlar ki Allah’ın rızası herkesi öldürmek olduğunu izah eden bir ahmak gürühu ortaya çıkmış” dedi.

"FETÖ, PKK ve DEAŞ aynı zihniyete sahip"

FETÖ, DEAŞ ve PKK’nın aynı zihniyete sahip olduğunu belirten Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bozdağ açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“FETÖ’nün zihniyeti PKK ile aynı. PKK’nın zihniyeti ile bunların zihniyeti örtüşüyor. Birileri dini kullanarak ölecek öldürecek ahmaklar, cellatlar yetiştirmeye çalışıyor. Öbürü etnik kökenimizi kullanarak ölecek öldürecek, Kürtleri devşirip dağa götürüyor eline silahlar veriyorlar. Ve birilerini öldürüyorlar. Peki bu silahları kim veriyor. DEAŞ’la bütün güçler yerde gökte mücadele ediyor. Bitiyor mu DEAŞ bitmiyor. Bir dünyanın tamamı bir terör örgütü ile mücadeleye karar verirse ve o terör örgütü bitmez mi? Emin olun saatinde biter, ama bir yandan mücadele edip bir yandan silah verirseniz. Bomba atarken bomba atılacak yerlerden haberdar olursa terör örgütleri dağı taşı bombalarsanız tabi onlar varlığını devam ettirir. Terörle mücadele samimi uluslar arası bir mücadele bu gün maalesef yapılmıyor. Bedelini çünkü Müslümanlar ödüyor. Başka yerde terör var mı? Yok. Bütün teröristler toplanmış bu bölgedeler. Her yerde kan her yerde gözyaşı. Ben değerli hoca efendilere soruyorum bu DEAŞ, FETÖ, PKK terör örgütü gibi terör örgütleri El Kaide gibi terör örgütleri insanların İslama ve Müslümanlara olan muhabbetini artırıyor mu, azaltıyor mu? Peki buradan kim kazançlı çıkıyor. Bundan kim memnun. Ben inanıyorum Allah’ın emrine ilk isyan eden şeytan ayakta bunları alkışlıyor. Çünkü bütün şeytanlar bir araya gelse ancak böyle organizasyonlar ortaya koyarlar. İnsanları hak yoldan Kur’an yolundan, peygamber yolundan ayırmak için ancak böyle terör örgütleri ortaya çıkarabilirler. Ve Türkiye düşmanlığı yapanlar, İslam düşmanlığı yapan güçler bundan sadece mutludurlar. Onun içinde din görevlilerimize İslamın bu gün doğru anlaşılması konusunda gerçekten çok büyük işler düşmektedir. Biz bütün bu yaşanan olumsuzlukları olumluya çevirecek sihirli bir anahtarın sahipleriyiz. Eğer Şırnak’ta ve Türkiye’nin 81 ilinde diyanet işleri başkanlığı bünyesinde görevli olanlar, ilahiyat fakültelerimiz, imam hatip liseleri, müezzinler, kuran kursu öğretmenleri, vaizler ve müftüler hep beraber birlikte bunlara karşı dinin doğru anlatılması konusunda üzerimize düşeni layıkıyla yapabilirsek, yaptırabilirsek ben eminim ki kimse huzurumuzu bozamayacaklar. Kardeşliğimizi yok edemeyecekler. Sevgimizi yıkamayacaklardır. Ve başaramadılar hamdolsun. Bu topraklarda Kürtler, Türkler, Araplar, Çerkezler ve bütün etnik kökenler yıllar yılı bir arada kardeşçe yaşadılar. Çok oyunlar oynandı. Kardeşliğimizi yok edemediler. PKK terör örgütü 40 yıldır Türkü Kürde düşman, Kürdü Türke düşman yapmak için bomba atıyor, tuzak kuruyor. Öldürüyor ve öldürtüyor. Hendekleri kazdı bunun için yaptı. Başka işler yaptı bunun için yaptı. Çünkü onu besleyenler bunun için besliyor. Ama hamdolsun Türkü Küdrün karşısına, Küdrü de Türkün karşısına dikmeyi başaramadılar. Kardeşlik hukukumuzu bombalarıyla yok edemediler. İnşallah kıyamete kadarda yok etmeyi başaramayacaklardır. Biz yine burada olacağız. Et tırnak misali beraber yaşayacağız. Ama terör örgütü yok olmaya, kaybolmaya eninde sonunda mahkumdur. Osmanlıda da, Selçukluda da terör örgütleri vardı ama şu an adını bile bilen yok. Hep birlikte mücadele etmememiz lazım. Hendek terörü sırasında Şırnak’ta 71 tane camimiz hasar gördü. 27 tanede camimiz tamamen yıkıldı. Camilerimizde Kur’an-ı kerimler, hadis kitapları teröristlerin postalları altında camilere serildi. Ben şimdi soruyorum bu kanınıza dokundu mu dokumadı mı? Biz din görevlileri olarak sahip olduğumuz camileri teröristler ele geçirirken, işgal ederken, oraları ibadete kapatırken bizim buna engel olamamamız mesuliyetimizi doğurur mu doğurmaz mı? Her kes elini vicdanına koymalı. Bu camiye giremesin deyip orada haykıran Sütçü İmamların torunları nerede? Camiyi bırakıp kaçıyor. Teröristler geliyor. Ben böyle imam istemiyorum. Benim cesedimi çiğnemeden hiçbir terörist giremez desin. Ama bunu diyemedik. Bunu hiçbir yerde demeyi başaramadık. Kuranlar ayaklar altında, imamlar evlerinde oturuyor. Sadece güvenlik güçleri ile olacak iş değil. O ayaklar altına kuranı alan teröristler, camileri yıkan teröristler nerede? Belki bizim cemaatimizin içinden birinin çocuğu. Biz eğer işimizi iyi yapsaydık. Onlar o hale gelir miydi? Belki gelmezdi. Ama maalesef biz bunu hep beraber gördük. Bu noktada gerçekten büyük bir üzüntü içindeyiz. Biz görevimizi öyle yapmalıyız ki, bırakın teröristleri bu dünyaya düşman olanlar Türkiye’yi işgal dahi etseler camilere, mabedlere ve oralarda görev yapanlara dokunmayı akılların ucundan dahi geçirmemeleri lazım. Buraya dokunursak kıyamet kopacak demeleri lazım. O ruhu kim verecek. İşte buradaki insanlar verecekler. Eğer biz o ruhu veremesek, teröristler İslam düşmanları bu alçaklığı yaparlar. PKK terör örgütü İslamın kutsalı olan kuranımıza, peygamberimize ve kabenin şubesi olan Allah’ın evi olan mabedlerimze dönük saldırıları din düşmanlığının somut göstergeleridir.O zaman bu dine hizmet edenler bu düşmanlar karşısında işimizi iyi mi yapıyoruz kötü mü yapıyoruz diye elbette bizim bunun üzerinde durmamız lazım. Burada sizlere çok ama çok önemli görevler düştüğüne ben yürekten inanıyorum. İslam’ın kardeşlik anlayışını, İslam’ın etnik kökenlere bakışını, İslam’ın sevgi anlayışını, saygı anlayışını, insanları yaşatmaya verdiği değeri biz tam anlatabilmiş olsak bu gün bambaşka bir durum ile karşı karşıya oluruz. Bir insanı öldürmek, sanki bütün insanları öldürmek gibidir. Bir insanı yaşatmak ise sanki bütün insanları yaşatmak gibidir diyen bir dinin mensuplarıyız. Her gün onlarca insan öldürüyorlar. İnsanları haksız yere öldürenlerin statüsünün ne olduğunu Kur’an gayet güzel anlatıyor. Peki bu kadar terörist nereden çıkıyor? Etnik teröristler ayrı, dini istismar eden teröristler ayrı, ideolojik teröristler ayrı. Şimdide PKK terör örgütü bütün bu yapıkları cellatlıklara dinen destek veren, kendini din ile ilgili bilgi sahibi olduğunu zanneden şeytanın talebelerinden talebeler bulduğunu da görüyoruz. Bundan da hepimizin rahatsız olması lazım. Biliyorsunuz şeytan cindendir. Ama ilim sahibi olması nedeni ile meleklerin hocalığı gibi önemli bir göreve getirilmiştir. Ama dikkat edin onun ilmi Allah’a ilk isyan eden olmasına engel olmadı. Allah’ın emrine ilk o isyan etti. Onun için bilgisi olup da kalkıp şiddete, teröre ve her türlü kötülüğe cevaz verenler Peygamberin yolundan mı gidiyor, yoksa o yoldan insanları saptırmak isteyen şeytanın yolundan mı gidiyor, ona da elbette iyi bakılması lazım”.

"PKK’lıların kazdığı hendekleri Mekke etrafında kazılan hendeklere benzetenler Kur’an-ı Kerim’e baksın"

PKK’lılar tarafından kazılan hendekleri Mekke etrafında kazılan hendeklere benzetenlerin Kur’an-ı Kerim’e bakmalarını öneren Başbakan Yardımcısı Bozdağ; “Hendeği, Mekke’nin etrafına kazılan hendeklere benzetenler veya başka başka şeylere benzetenler, alternatif Cuma namazı kılanlar baksınlar bakalım Allah Resulü’nün hayatına ve Kur’an’a. Yaptıklarının hesabını dünyada hukuk karşısında elbette verecekler. Ama yerin altında da bu yaptıklarının karşılığını verecekler. PKK terör örgütü de, DEAŞ terör örgütü de bu hesaptan bu alçakların hiç birini kurtaramayacaktır” dedi.

Diyanet Akademisi kuruluyor

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Diyanet Akademisi’nin kurulmaya çalışıldığını belirten Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Diyanet İşleri Başkanlığı önümüzdeki dönemde pek çok önemli çalışmalara da imza atacaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı, Diyanet Akademisi adı altında yeni bir akademi kurmayı planlamaktadır. Hazırlıkları devam etmektedir. Bu akademi ne yapacak? Akademi, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde görev yapacak personelin bir kısmının adaylık eğitimini yapacak. Diğer bir kısmının da meslek içi ve meslek öncesi eğitim ve öğretimini yapacak. Dini yüksek lisans merkezleri ve diyanet eğitim merkezleri olarak iki bölümden oluşacak. Dini yüksek lisans merkezleri müftülerin, vaizlerin ve özel ihtisas gerektirenlerin yetişmesinin eğitim ve öğretimini yapacak. Diyanet eğitim merkezleri, imam hatip, Kur’an kursu öğreticisi ve müezzin kayımların adaylık eğitimlerini ve meslek içi eğitimlerini yapacak. Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra, belli bir süre buralardan eğitim ve öğretim almayanlar doğrudan İmam Hatip kadrolarına, Kur’an kursu öğreticisi kadrolarına, müezzin kayım kadrolarına, vaiz kadrolarına ve müftü kadrolarına atanamayacaklardır. 2018 yılında bu adımı atmayı planlıyoruz”.

Diyanette kadın yardımcı dönemi

Başbakan Yardımcısı Bozdağ açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:

"İslam’ın kadına ve kadın haklarına verdiği değer tartışmasızdır. Bazıları buradan dinimizi haksız bir şekilde eleştirel çalışmalar da yapıyorlar. Diyanet İşleri Başkanlığı kadın konusunda da bundan sonraki dönemde de daha aktif görevler sergileyecektir. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Diyanet İşleri Başkanımız hep birlikte yapılan istişareler sonucunda ilk defa Türkiye Cumhuriyeti devleti Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığına Prof. Dr. Huriye Martı isminde bir hanımefendi atanmıştır. Vekaleten atama kararını imzaladık inşallah Pazartesi görevine başlayacaktır. Hayırlı uğurlu olsun diyorum. Ayrıca bütün illerde il müftü yardımcılarından en az bir tanesi bundan sonra kadın olacaktır. Büyük şehirlerde belki daha fazla. Ama bütün illerde bir tanesi kadın müftü yardımcısı atamasını gerçekleştireceğiz ve kadın vaizlerin sayısını da artıracağız, Kuran kursu öğreticileri sayısını da artıracağız. Buradan bir hususun da altını özellikle çizmekte fayda görüyorum. Sınav açtığımızda, başka yerlerden de sınava giriyorlar, başarılı olunca da Şırnak’ta görev yapmadan tayinlerini, eş durumu veya başka nedenler ile alıp buralardan ayrılıyorlar ve burada hizmette aksamalar oluyor. Yeni dönemde açacağımız sınavlar da mahallinde alıma öncelik vereceğiz. Türkiye genelinde sınav açılacak ama sınav komisyonları mahallinden alımlara öncelik verecektir. Çünkü, hemen gelip buradan eş durumunda Ankara’ya, İstanbul’a kaçışın önünü engelleme imkanını maalesef bulamadık. Ankara, İstanbul’da kadrolarda şişkinlik var, ama burada kadrolarda boşluk var. Biz bunun önünü kesmek için, yeni dönemde bu dağılımı yaparken adil bir dağılım yapmaya ve mahallinden olanlara öncelik vermeye özen göstereceğimizi buradan bütün Türkiye Kamuoyuna açıklamak istiyorum. Sadece Şırnak için değil, 81 ilde de ihtiyaçları mümkün olduğu kadar mahallinde olanlardan karşılaşamaya özen göstereceğiz”.