İSTANBUL(AA) - Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda muhabereci başçavuş olarak görev yaparken 28 Şubat sürecinde ihraç edilen Osman Doğruer, eşinin başörtülü olması dolayısıyla büyük sıkıntılar yaşadıklarını belirterek, "Tümen komutanı, bir gün çamaşır asarken eşimi görmüş. Kim olduğunu araştırıyor. Talimat veriyor ve 'bu personele, yasak olmasına rağmen gerekirse kantinden bedeli ödenerek, dışarıdan ev tutun. Başörtülü birini kışlada görmek istemiyorum' diye talimat vermiş. Yasak olmasından dolayı bunu yapamadılar ancak bizi lojmanımızdan çıkarttılar" dedi.

Doğruer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, askerlik mesleğini severek yaptığını, üstleri tarafından her zaman takdir gördüğünü belirtti.

Namaz kılması ve eşinin başörtülü olması nedeniyle, 28 Şubat sürecinde çeşitli baskılara maruz kaldıklarını aktaran Doğruer, şunları anlattı:

"Kıbrıs'ta görev yaparken eşim, ilk çocuğumuza hamile kaldı. Girne Asker Hastanesine muayene için giderken, kışlada eşlerimize tahsis edilen servis aracına binmek istediğinde bazı kişiler başörtülü olduğu için onu bindirmesini istememişti. Şoförün itirazı üzerine araca binebilmiş ama bu sefer de kimse yanına oturmamış. Şikayetçi oldum. Bu kez de 'Silahlı Kuvvetlere uygun, kılık kıyafetle ancak servis hizmeti alabilir' diye yazılı cevap verdiler. Daha sonra eşimi, doğumdan sonra çocuğumu bile servise bindirmediler. Askeri personelin lojman dışında oturması yasaktı.Tümen komutanının emir astsubayının üstünde oturuyorduk. Tümen komutanı, bir gün çamaşır asarken eşimi görmüş. Kim olduğunu araştırıyor. Talimat veriyor ve 'bu personele, yasak olmasına rağmen gerekirse kantinden bedeli ödenerek, dışarıdan ev tutun. Başörtülü birini kışlada görmek istemiyorum' diye talimat vermiş. Yasak olmasından dolayı bunu yapamadılar ancak bizi lojmanımızdan çıkarttılar. Kışlanın içinde, çok uzaklarda eski bir yere gönderdiler."

"Eşimin lojman girişini kullanmasını yasakladılar"

Osman Doğrurer, daha sonra Edirne'ye tayininin çıktığını ve burada da baskıların artarak sürdüğünü ifade ederek, "Başörtülü olduğu için eşimin kışlaya giriş çıkışı komutanı rahatsız ediyor. Sonra da 'bir daha lojmanın girişinden girmeyecek' diye talimat veriyor. Kışlanın arkasında, uzun yıllardır kapalı olan, kimsenin kullanmadığı bir yer vardı. Sırf eşimden dolayı orayı açtılar. Ana kapıdan girişini yasakladılar ve eşim tek başına oradan girip çıkmak zorunda kaldı" diye konuştu.

Edirne'de görevliyken, bölüğe Genelkurmaydan yeni bir 'istihbarat subay, astsubaylığı' adında birim oluşturulduğu ve müracaat hakkı olanların başvurmasının gerektiği bildirilen bir yazının geldiğini, şartlara haiz olması nedeniyle kendisinin de buna başvurmak istediğini aktardı. Bölük komutanına müracaat ettiğini belirten Doğruer, "15 gün sonra cevap gelmeyince komutana çıktım. Komutanım, 'şu kapıyı ört, otur. Sen bu işte ciddi misin?' dedi. Şartlar uyduğu için ciddi olduğumu söyledim. O zaman bana, "oğlum bu sizin için kurulan bir birlik. Bizzat sizi takip etmek için kuruluyor. Namaz kılanları, irticacıları takip edip, ihbar edecekler, sonra da orduyla ilişiğiniz kesilecek. Seni alırlar mı sence?' dedi. Sonra da dilekçeyi yırtıp attı" ifadesini kullandı.

Doğruer, daha sonra 2 çocuğu varken ordudan ihraç edildiğini ve yaşananlardan dolayı ciddi manada maddi, manevi ve psikolojik sıkıntı yaşadıklarını kaydederek, "Babam ihraç edilme gerekçelerime inanmadı. 'Mutlaka bir şey yapmışsındır' diye düşünüyordu çünkü ordusunu çok seviyordu. Dolayısıyla Silahlı Kuvvetlere bunu konduramadı. Ancak bir cuntanın bunu kendi milletinin insanlarına layık gördüğünü bilmiyordu" dedi.