Diyarbakır’da ailesinin karşı çıkmasına rağmen iki böbreği birden iflas eden karısına, böbreğini vererek hayatta kalmasını sağlayan Abbas Aslan, 3’ü öğrenci, 4 çocuğu ile yaşam mücadelesi veriyor. Sıkıntıları ile ilgili Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ofisine faks gönderdiğini ifade eden Aslan, “Hayatımı idame ettirebilecek bir iş istiyorum” dedi. Öte yandan Aslan’ın, böbreğini eşine vermesine ailesinin karşı çıkması üzerine eşiyle birlikte notere giderek, ameliyatta hayatlarını kaybetmeleri durumunda çocuklarını devlete bıraktıklarına ilişkin vasiyetname imzaladıklarını da anlattı.

Abbas Aslan’ı Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin “Organ Bağışı Haftası” nedeniyle düzenlediği etkinliklerde Türkiye tanıdı. Bir taraftan organ bağışı nedeniyle yeteri duyarlılığın olmadığı, diğer taraftan da kadına şiddetin sürekli tartışıldığı Türkiye’de, o, iki böbreği iflas eden karısına, ailesinin karşı çıkmasına ve eşinin ailesinin bile sahiplenmemesine rağmen böbreğini vererek, hayatta kalmasını sağlamakla gündeme geldi. Birden bütün haber kanallarının peşinde koşmaya başladığı Aslan, hem ameliyat öncesinde hem de ameliyat sonrası ve devam eden hayatına yaşadığı sıkıntıları İHA’ya da anlattı.

“AİLEM KARŞIMDA DURDU”

Ameliyat öncesinde kamyon şoförlüğü yaptığını belirten Aslan, eşinin böbreklerinin iflas etmesini öğrenmeleri ile birlikte soluğu Ankara’da Haccettepe Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde aldıklarını anlattı. Daha sonra Dicle Üniversitesi’ne geldiklerini ve buradaki görevlilerle tanıştıklarını kaydeden Aslan, “Veysel bey ve Pınar hanım sayesinde tedavilerimize burada devam ettik. Eşimi ya diyalize bağlayacaklardı ya da nakil yapacaklardı. Benim böbreğim uyuyordu eşime. Ancak ağabeylerim ve kardeşlerim karşımda durdu. Bana, ‘Böbreğini verme, diyalize bağlasınlar ve gittiği yere kadar gitsin’ dediler” diye konuştu.

“NOTERE VASİYET BIRAKTIK”

Aileleri tarafından yalnız bırakıldıklarını, eşinin anne ve kız kardeşinin de dokuların uyması durumda böbreklerini vermek istediklerini ancak eşinin erkek kardeşlerinin buna karşı çıktığını vurgulayan Aslan, “Daha sonra bir daha ailelerimizle bu konuyu konuşmadık. Zaten kendileri de ilgilenmediler. Ancak ben kararımı çoktan vermiştim. Böbreğimi eşime verme konusunda tereddüt etmedim. Ameliyat öncesinde vasiyetname bırakmak için notere gittik. Böyle bir hastalığımızın olduğunu ve eğer ameliyat sırasında sıkıntı olursa çocuklarımızı devlet yurdunu bırakmak istediğimizi söyledik. Çünkü ailelerimizin çocuklarımız üzerinde hakkının olmadığını düşündük” şeklinde konuştu.

“AİLEMİZE KIRGINLIĞIMIZ VAR”

Daha sonra ameliyat olduklarını ve ameliyattan odaya alındıklarında yanlarında refakatçinin bile olmadığını aktaran Aslan, “Eşimin yanına annesi geldi. Benim de yanımda sadece bir yengem vardı. Zaten sonrasında da kimseyi görmedik. Evimize geldik. 3 ay boyunca tedaviye gidip gelmeye devam etti. Ailelerimiz bu süre zarfında sadece ayaküstü gelip gördüler bizi. Biraz kırgınlığımız var ama yine de ağabeylerimiz” dedi.

“HAYATI BERABER PAYLAŞIYORUZ”

Eşi ile görücü usulü ile evlendiğini ve 3’ü öğrenci 4 çocuklarının olduğunu dile getiren Aslan, “Bir hayatı beraber paylaşıyoruz ve sonra da göçüp gidiyoruz. Böyle bir sıkıntı olduğu zaman eşim de böbreğini bana verirdi. Bu bölgede kadına fazla önem verilmiyor. Ama o çocuklarımın annesi. Haklarını bana helal etmeyeceklerini söylediler. Ben de ‘Etmezseniz, etmeyin’ dedim. Maddi manevi bu saate kadar destek görmedik” ifadelerini kullandı.

“HAYATIMIZI ZOR İDAME ETTİRİYORUZ”

Hayatlarını idame ettirmede zorlandıklarına da dikkat çeken Aslan, “Sayın Cumhurbaşkanımız diyor ki, ‘Benim müdürlerim’ var. Sıkıntısı olanlar gidip görüşsünler. Benim Diyarbakır’da çalmadığım kapı, gitmediğim müdür kalmadı. Kimse önemsemedi. En son 2-3 defa sayın Bülent Arınç’a ulaşma imkanım oldu. Korumasına, ‘Sıkıntısı neyse büroma faks göndersin’ demiş. Ben de bir ay önce faks gönderdim bürosuna. Sayın bakanımla görüşmek istiyorum. Böbreğimi verdiğim için çalışamıyorum. Kamyoncuydum, kamyonculuk yapamıyorum artık. 3 öğrenci 4 çocuk ve yüzde 70 engelli bir kadınla yaşıyorum. Ya devlet beni ameliyat etsin ya da bana iş versinler. Eşim 3 ayda bir engelli maaşı alıyor. Babamdan da 10 dönüm arazi kalmıştı. Onu sattım birkaç kuruş kaldı. Geçimimizi onla yapıyoruz. Devletten iş istiyorum” dedi.

“1 YIL KÜÇÜK OĞLUMU GÖRMEDİM”

Eşi Gülhan Aslan ise en küçük çocukları 6-7 aylıkken böbreklerini iflas ettiğini öğrendiklerini belirterek, şunları anlattı:

“Ya diyalize girecektim ya da nakil olacaktım. Çocukları annemlere ve kız kardeşlerime bıraktım 1 yıl küçük oğlumu görmedim. Sağolsun eşim böbreğini verdi. Eşimden hiçbir zaman böbrek istemedim. Kendisine ikimizin de hasta olduğunu ve 4 çocuğumuzun olduğunu, birimize bir şey olursa diğerimizin çocuklarımızın yanında olması gerektiğini söyledim. Ama o bana ‘Senin için hangisi iyiyse onu yapacağım’ dedi. ‘Kim ne derse desin ben böbreğimi yine sana vereceğim’ dedi. Çok şükür buradayız ve kötülük yapanların kötülükleri kendilerine kaldı.”