EDİRNE (AA) - Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, kalkınırken çevreyi de korumak için çalıştıklarını söyledi. 

Güllüce, bir restoranda düzenlenen bölgesel sektör temsilcileri değerlendirme toplantısında, Türkiye'nin pek çok yerinde bu tarz toplantılar yaptıklarını belirtti.

Trakya'da enerji arzı sunumu konusunda sorun oluşmaya başladığını ifade eden Güllüce, "Bir ülkenin kalkınması enerjisinin miktarına bağlı, enerji tüketimine bağlı. Yani enerji yoksa motor dönmüyor, motor dönmeyince üretim olmuyor, bu da olmayınca refah olmuyor, işsizlik oluyor. Enerji böyle bir şey" dedi.

Güllüce, Türkiye'nin, güzel bir coğrafyaya sahip ancak enerji yoksulu ve deprem riski bulunan bir ülkede olduğunu aktardı. Türkiye'nin enerjide dışa bağlı olduğunu vurgulayan Güllüce, şöyle konuştu:

"Yüzde 60'ın üzerindeki bir enerjimizi, bu göreceli bir rakamdır, ithal ediyoruz. İthalin iki önemli kusuru var. İlki bağımlılık, diğeri para veriyorsunuz. Oraya verdiğiniz her para konforunuzdan koparak gidiyor. Hadi parayı göze aldık diyelim. Geçen esprili bir cümle kurmuştum, sonrada bu cümleyi kurduğum için pişman olmuştum 'Putin amca kızar da elini vanaya götürürse halimizi düşünün' demiştim. Tabii benim Sayın Putin'le alıp vereceğim yok da öyle mizahi bir dille anlatmaya çalışmıştım. İran'daki yetkililerle Rusya'daki yetkililer bir gün ellerini vanalara götürseler, tahmin edin bakalım ne olur bu ülke, bu kadar bağımlıyız."

 

- "Kömüre dayalı enerji üretmenin yolları bulunmalı"

 

Güllüce, Türkiye'nin kendi enerjisini kendisinin üretmesi gerektiğini ifade ederek, kömüre dikkat çekti. Türkiye'nin önemli oranda kömür rezervi bulunduğunu, kömürle üretilen enerjinin, doğalgazla üretilen enerjiye nazaran bire bir fark ettiğini dile getiren Güllüce, şöyle devam etti:

"Kömüre dayalı enerji üretmenin yollarını aramamız lazım. Anadolu'da sorun bu. Ayrıca Avrupa yakasındaki bölgemizde ekstra bir sorun, öbür tarafta üretilen enerjiyi bu tarafa aktarmada zorluk çekiyoruz. Burada hızla sanayi, konfor gelişiyor. Biliyorsunuz eğitim ve konfor arttıkça tüketilen enerji de artıyor. 20 sene önceyi bir düşünün. Geçmişte televizyon evde vardı ya da yoktu. Şimdi her odada bir televizyon var neredeyse. Diş fırçalarımız dahi elektrikli olmaya başladı. Bu bizim hakkımız. Çağdaş dünyanın nimetlerinden yararlanmalıyız. Güzel de bu enerjiyi de karşılamamız lazım. Karşılamak için de santral yapmamız gerek."

Güllüce, çevreyi koruyarak enerji üretmenin yollarını aradıklarını vurguladı. Kayserilinin, "Börek tam, karın tok olmaz" dediğini anımsatan Güllüce, şunları anlattı:

"Bir yerlerden fedakarlık edilecek. Peki ne yapalım yani, çevreyi mahvedelim bunu tersini alırsak, tabiat, coğrafya, kuşlar... Hayır, bunun teknolojisi oluşmuş. Bütün yaradılmışların hukukundan insandan sorumlu. İşte bu dengeyi kurabilmek önemli. Derdimiz, dengeyi kurmak üzerine. Hem kalkınalım hem suyumuzu, havamızı, kuşumuzu, taşımızı , yılanımızı, solucanımızı koruyalım istiyoruz Bu konuda her şeyin fanatikliğinin doğru olmadığını düşünüyorum. Dinin de, çevreciliğin de fanatikliği doğru değil. 'Efendim nükleer santral olmasın, doğalgaz zaten ithal o da olmasın, HES'ler de olmasın' peki ne yapacağız."

Güllüce, Türkiye'nin yüksek teknolojide geç kaldığını ifade etti. Sanayide de zaten 2 - 3 faz geride kalındığını dile getiren Güllüce, şunları kaydetti:

"Ben Türkiye'nin birçok alanı 200 yıl ıskaladığını düşünüyorum. Sanayi Devrimi'nde geç kalmışız vesaire... Bugün mü sanayinin temellerini atmalıydık. Olamamış. Geçmişi kınamak için de söylemiyorum. Biz hızla sanayileşmeliyiz. Sizin üç kamyon sattığınız bir şeyi adam 200 gramlık bir şey satarak karşılıyor. Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 'Muasır medeniyetler seviyesine ulaşın' demiş, muasır medeniyet seviyesi işte yüksek teknolojidir. O yüzden bazı şeylere fanatikçe bakmak yerine makuliyetle bakmak lazım."

(sürecek)