Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (DİTAM) “Erken Evliliklerin Toplumsal Meşruiyeti” adlı raporu, çocuk gelinlerin durumunu bir kez daha ortaya koydu. Çarpıcı sonuçların yer aldığı raporda kız çocuklarının ’ölüleri memnun etmek için bile’ evlendirildiğine dikkat çekilerek, evlenmeyi kabul etmeyen kız çocukların ’intihar etseler’ de evlendirildiği belirtildi.

DİTAM tarafından erken evliliklere ilişkin Diyarbakır ve İstanbul’da gerçekleştirilen 3 ayrı çalıştayın ardından Diyarbakır, Şanlıurfa ve Siirt’te erken yaşta evlendirilen 184 kadın ile görüşülerek yapılan araştırma kitaplaştırıldı. Araştırmanın sonuçları, basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu. DİTAM binasında yapılan toplantıya, DİTAM Başkanı Mehmet Kaya, Proje Danışmanı ve Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan, Proje Yürütücüsü Sosyolog Yard. Doç. Dr. Naciye Yıldız ve KAMER Başkanı Nebahat Akkoç katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan DİTAM Başkanı Mehmet Kaya, erken yaşta evliliklerin Türkiye ve birçok ülkede sıklıkla görülen toplumsal bir sorun olduğunu belirterek, bu sorunun başta sağlık olmak üzere toplumun sosyal yapısını önemli anlamda olumsuz etkilediğini ifade etti. Türkiye’nin erken yaşta evlilikler konusunda Avrupa ülkeleri arasında Gürcistan’dan sonra yüzde 14’lik oranla 2’nci sırada olduğuna dikkat çeken Kaya, bu sorunun çözümünün oldukça zor olduğuna işaret etti.

“BU BÜTÜN TÜRKİYE’NİN SORUNU”

DÜ Sosyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan ise, Türkiye’de sinemalardan televizyon dizilerine kadar çocuk gelin meselesinin ciddi bir tartışma konusu olduğuna dikkat çekerek, “Erken yaşta evlilik ve çocuk gelin denildiğinde akla ister istemez Doğu ve Güneydoğu Anadolu geliyor. Ama bu büyük ölçüde bölgenin daha çok gündemde olması nedeniyle bölgeyle özdeşleştiriliyor” dedi.

Erken yaşta evliliklerin diğer bölgelerde de yaygın olarak görüldüğüne vurgu yapan Erkan, “Özellikle İç Anadolu’nun birçok ilinde TÜİK rakamlarına yansıyor bu durum. Niğde, Kırşehir ve Nevşehir yöresinde çocuk gelin meselesiyle daha sık karşılaşılmaktadır. Dolayısıyla bunun Türkiye sorunu olduğu ortaya çıkıyor” diye konuştu.

YÜZDE 75’İNİ AİLELERİ EVLENDİRMİŞ

Daha sonra Proje Yürütücüsü ve DÜ Sosyoloji Bölümü Anabilim Dalı’ndan Yard. Doç. Dr. Naciye Yıldız, elde ettikleri bulgulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Görüşmelere katılan kadınların yüzde 75’inin aileleri tarafından evlendirildiğini aktaran Yıldız, “Görüşmecilerin evlilik yaşına baktığımızda yaş ortalamaları 14-16 arasında yoğunlaşıyor. 17 yaşında evlendirilen ise 63 kadın var. Ayrıca bu kadınların yüzde 87’sinin resmi nikahı var, 24’ü ise dini nikahlı. Ama bu ‘kadınlar evlendirildiğinde resmi nikahları yapıldı’ anlamına gelmiyor. Çünkü bunlar 14-16 yaşları arasında evlendirildikleri için zaten resmi nikah yapılamıyor. Ama 18 yaşına geldiklerinde resmi nikahları yapılıyor” dedi.

Araştırma çerçevesinde Diyarbakır, Şanlıurfa ve Siirt’teki 10’ar kadınla da derinlemesine görüşme yapıldığına işaret eden Yıldız, “Bunların şimdiki yaş ortalamaları 24, evlilik yaşı ortalamaları ise 15. Eşlerinin yaş ortalamaları ise 30. Çocuk sayıları ise 3” diye konuştu.

Yaptıkları çalışma çerçevesinde ’karar vericilerle’, yani ’kurbanlar’ olarak tanımladıkları kadınların yanı sıra faillerle de görüşüldüğünü kaydeden Yıldız, şunları söyledi:

“22 kadın, toplam 41 kişi ile görüştük. Bunların yaş ortalaması 57, çocuk ortalaması ise 5,7. Neredeyse 6 çocuk sahibiler. Bu da karar vericilerin daha fazla çocuk sayısına sahip olduğunu, ama erken evlendirilen, yani ikinci kuşağın çocuk sayısının azaldığını gösteriyor.”

“KIZLAR DAHA ÇOK AKRABALARI İLE EVLENDİRİLİYOR”

Yıldız, en önemli sonuçlardan birinin akraba evlilikleri olduğuna dikkat çekti. Erken yaşta evlendirilen çocukların çoğunun akrabaları ile evlendirildiğini anlatan Yıldız, “Ama burada akraba sözcüğü öncelikli olarak baba soyunu işaret ediyor. Eğer bu çocuklar evlendirilecekse önce amca çocukları, sonra hala çocukları, daha sonra dayı ve teyze çocukları tercih ediyor. Peki neden akraba evlilikleri tercih ediliyor? Çünkü ‘akrabalar tanıdık, arada kan bağı var ve akraba güçtür, akrabaya güvenilir’ diyorlar. Bu akraba evliliklerinin tercih edilmesinin diğer nedeni de ‘yaşlılıkta güvence’ olarak görülmesi. Yani ‘ben yaşlanırsam yabancı bir kadın bana bakmaz ama akrabamız olunca bize bakar’ mantığı ile yaklaşılıyor. Ağırlıklı olarak karar vericiler, akrabaları ile evlenen kızlarının rahat edeceğini söylüyorlar. Ama bunun tersini düşünenler de var. Yine ‘mülkün bölünmemesi’ de diğer nedenlerden biri. Çalışmaya katılanların çoğu yoksul kesimden geliyorlar ama bunu ifade edenler de var. Tamamının tersini edenler de var. Birincisi akraba evliliklerine çocuklarının sakat doğmasına sebep olduğu için karşı olanlar da var. Akrabalar arasındaki sorunun daha zor çözüldüğünü söyleyen de görüşmeciler arasında mevcut” ifadelerini kullandı.

“ÖLÜLERİ MEMNUN ETMEK İÇİN EVLENDİRİLİYORLAR”

Görüştükleri kadınlardan birinin, ‘babası hayattayken halasına söz verdiğini ve bu nedenle ikisi de istememesine rağmen kuzeni ile evlendirildiğini’ söylediğini aktaran Yıldız, “Dolayısıyla ölüleri bile memnun etmek için kızları evlendiriyorlar” dedi.

Görüşmelerde kız çocuklarının evlendirilmesinde kullanılan yöntemlerden birinin “berdel” olduğunun görüldüğünü dile getiren Yıldız, “Önce bir kız çocuğunu istiyorlar ve diğer taraftan da ailenin erkeğine karşılığında kız verilmesi karşılığı şart koşuluyor. Kızlardan birinin küçük olması durumunda itiraz oluyor ancak yine de takas gerçekleşiyor. Ama bu iki evlilikten birinin problemi diğer tarafa da yansıyor. Mesela ‘berdel evliliği yapan bir kız çocuğu, çocuk sahibi olmadığı için kaynanası tarafından kötü muamele gördüğünü ve bunun diğer tarafa da yansıdığını’ söylüyordu” dedi.

Görüşmelerde çocuk yaşta kızların “isteğe bağlı evliliklerinin” olduğunun da görüldüğünü ifade eden Yıldız, “Önce kız çocukları okuldan alınıyor ve kendi deyimleri ile ‘ev’ kızı oluyorlar. Sonra görücüler gelmeye başlıyor. Fakat bu görücüler geldiğinde kızlara görüşleri soruluyor. Diğer evliliklerde de soruluyor. Ama bu kadınların çoğu şunu diyor; ‘Evet bize sordular. Çocuk yaşta evliliğin ne olduğunu bilmiyordum.’ Yani kadınlar ‘evet’ deseler bile bunun kendi iradelerini yansıtmadığını ifade ediyorlar” diye konuştu.

“GÖZLERİ AÇILMASIN DİYE ERKEN EVLENDİRİLİYORLAR”

Bu evliliklerin “neden onaylandığı” ile ilgili önlerine iki temel konunun çıktığına da vurgu yapan Yıldız, “Biri sosyokültürel etkenler, diğeri ise ekonomik etkenler. Sosyokültürel etkenlere baktığımızda karşımıza toplumsal değerler ve normlar alanı, yani bunun içine ataerkil ilişkiler, ataerkil yapılanma, toplumsal cinsiyet rolleri giriyor. Diğer taraftan egemen ataerkil değerler ve toplumsal cinsiyet rolleri. Kız çocuklarının okutulmayacağı, okumasına gerek olmadığı, okula giderse laf olacağı, kızın gözünün açılacağı ya da birine kaçacağı. Ayrıca okusa bile çalışmayacak, okumanın da karşılığı yok gibi gerekçeler öne sürülüyor. Yine evde kalma korkusu var. ‘Evde kaldı demesinler, çünkü evde kalan kız çocuklarını ya kumaya ya yaşlılara ya da kimsenin evlenmek istemediği problemli erkeklere veriyorlar’ gibi bir anlayış var” dedi.

“ERKEK ÇOCUKLAR ‘ADAM’ OLSUN DİYE EVLENDİRİLİYOR”

Erkek çocuklarının ise ’sokaklardan kurtulur, evinin yolunu bulur, başı bağlanır’ gerekçeleri ile evlendirildiklerine dikkat çeken Yıldız, “İkisi arasındaki en önemli fark kadınlar negatif bir değerlendirme, erkekler ise pozitif değerlendirmelerle evlendiriliyor. Yani erkekler, bunu tırnak içinde söylüyorum, ’adam’ olmak için evlendiriliyor” diye konuştu.