ANKARA (AA) - Barolardan yapılan ortak açıklamada, çocuklara yönelik risk faktörlerinin ortadan kaldırılması için öncelikle idari kapasitenin güçlendirilmesi, göç yönetimine dair idari mekanizmaların geliştirilmesi gerektiği belirtildi.

Ankara, Adana ve Bursa barolarının da aralarında bulunduğu 24 baro, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla ortak açıklama yaptı.

Açıklamada, Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edildiği hatırlatılarak, sözleşmeye taraf devletlerin ayrım gözetmeme, çocuğun üstün yararı, yaşama, gelişme ve katılım haklarının güvenceye alınmasına dair temel değerler etrafında birleştiği ifade edildi.

Dünyadaki olumsuz gelişmelerden en çok çocukların etkilendiğinin altı çizilen açıklamada, Aylan Kurdi'nin sahile vuran cesedinin, insanlığın kendisi ile yüzleşmesini sağladığı belirtildi.

Suriye'deki iç savaştan en fazla yara alan kesimin çocuklar olduğu, bu süreçte çocukların yaşama ve korunma haklarının ağır şekilde ihlal edildiği vurgulanan açıklamada, "Mülteci yoksulluğu, beraberinde çocuk ölümleri, çocuk işçiliği, dilencilik, çocuk fuhşu ve ticareti, mücadele edilmesi gereken komplike sorunlar olarak artış göstermektedir" ifadesine yer verildi.

Türkiye'nin, BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 22. maddesine göre, kendi topraklarında mülteci olan tüm çocukların sözleşmede yer alan haklardan faydalanması için gerekli önlemleri almakla yükümlü olduğu bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Çocuklara yönelik risk faktörlerinin ortadan kaldırılması için öncelikle idari kapasitenin güçlendirilmesi, göç yönetimine dair idari mekanizmaların geliştirilmesi, yasa dışı göç ve insan ticareti ile mücadele eden kurumlar arasında etkin koordinasyonu sağlayacak politikalar geliştirilmesi ve eş zamanlı olarak uluslararası işbirliği mekanizmaları oluşturulması, göçmenlerin topluma entegrasyonu için politikalar geliştirilmesi, özellikle çocuk ölümleri, çocuk ticareti ve fuhşuna ilişkin soruşturmaların bağımsız bir biçimde yürütülmesi, tüm delillerin toplanması, soruşturmanın makul bir süre içinde sonlandırılması gerekmektedir."

Çocukların, sadece savaş hallerinde değil her türlü silahlı çatışma ortamında yaşama ve korunma haklarının etkin şekilde sağlanması gerektiğinin tüm uygar toplumlarda genel kabul gören bir durum olduğu belirtilen açıklamada, "Ülkenin bazı il ve ilçelerinde bir süredir devam etmekte olan silahlı çatışmalar, çocukların yaşama ve korunma haklarına ilişkin olarak, devletin BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'den kaynaklanan yükümlülüklerini işletmesini zorunlu kılmaktadır" bilgisine yer verildi.