Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, “6-7 Ekim olayları Anadolu’da yapılmış barbar saldırıların bir devamıdır. Kütüphaneye ve kültüre saldırılmıştır. Burada da amaç ne kimliği korumaktır, ne kültürel kimliği korumaktır, ne de herhangi bir yerdeki insani drama dikkat çekmektir” dedi.

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Milli Kütüphane’de düzenlenen İl Halk Kütüphaneleri Eğitim ve Koordinasyon Toplantısı’na katıldı. Çelik, toplantıda yaptığı konuşmada kütüphanelerin insan yaşamındaki önemine dikkat çekti. Bakan Çelik, kütüphane görevlisinin insan hayatının şekillenmesindeki önemine işaret etti.

Kültürün esasını kütüphanelerin oluşturduğunu belirten Bakan Çelik, “Kültür toprağın işlenmesi anlamına geliyor. Zaman içinde boyut değiştirerek, insan zihninin, medeniyetin işlenmesi anlamına gelerek çok büyük değişim geçirdi. Medeniyetin işlene işlene boyut değiştirmesi, kültürün kendinden sonraki nesillere aktarılması, neyin aktarılması gerektiği bakımından fevkalade önemli. Yazı, kitap ve kütüphaneci arasındaki ilişki insan hayatını belirleyen en önemli ilişkilerden biri” ifadelerini kullandı.

Kitap ile insan arasındaki ilişkinin ontolojik ilişkiye döndüğünü kaydeden Bakan Çelik, kütüphane ne kadar gelişmişse, medeniyetin de o kadar gelişmiş olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Günümüze kadar ulaşan büyük kütüphaneler, bir anlamda içinde bulundukları şehirlerin adlarıyla adlandırılıyorlar ve şehirlerin değerini arttıran unsurlar haline gelmişlerdir. Tarih boyunca da böyleydi. İskenderiye, Bergama, Selsus, Hattuşaş’a ve birçok kütüphane oluşurken, İskenderiye Kütüphanesi gibi kütüphaneler şehirlerden daha önemli isim ve işlev gördüler. Tarihin ilk çağlarından itibaren kütüphanelerin kitapları koruma, ön plana alma özelliği, geçmişin manevi değerlerini tehdit eden ciddi bir kültürel krizin var olduğunu gösteriyor. Helen ve Roma İmparatorluk Kütüphaneleri’nin belirli amacı kitapları korumaktı. Medeniyet tehdit altında olduğu andan itibaren, kütüphanenin tehdit altında olduğunu hisseder ve derhal kütüphaneyi koruma altına alır. Savunma sanayisini yok ederlerse kurarsınız, ekonominizi yok ederlerse, kurarsınız, ordunuza bir zarar gelirse yeniden kurarsınız, devlet kurumlarınıza bir zarar gelirse yeniden kurarsınız. Ama milli kütüphanenize, hafızanıza bir zarar gelirse asla kuramazsınız. Siyasi tarih içinde Çağatay Devleti üç, beş, on yıl sürmüş bir devlettir. Aslında bizim bu devleti hatırlamamamız lazım. Ama bu devleti niye hatırlıyoruz? Ali Şir Nevai gibi büyük bir mütefekkir Çağatay Türkçesi’yle yazdı, Ali Şir Nevai sayesinde Çağatay Türkçesi’ni hatırlıyoruz, Çağatay Türkçesi sayesinde Çağatay Devleti’ni hatırlıyoruz. Demek ki, devletin ne kadar uzun yaşadığı, ne kadar kapasiteye sahip olduğundan daha önemlisi yazılımının ne olduğudur. Pek çok devlet Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nda büyük yara aldı. O ülkeler dünyanın ilk 20 ülkesi arasına girdiler. En belirgin özelliklerine bakıyoruz, kültür ve bilgi toplumu olmaları.”

Bir devlete zarar vermek isteyenlerin her zaman kütüphanelere saldırdıklarını kaydeden Çelik, “Bunların en vahim olanı, 6-7 Ekim olaylarında kütüphanelerimize, kültür merkezlerimize yapılan saldırıdır. Kütüphanecilerin elinde silah yok. Kütüphaneciler sadece bilgiden ve kültürden yararlanmak isteyene hizmet ediyorlar. 6-7 Ekim olaylarında Kobani’yi bahane ederek, pek çok barbarlık gerçekleştirdiler. Ama bunların en büyüğü kütüphanelerde yaptıkları saldırıdır. Bir kütüphaneye saldırdıkları zaman, vatandaşlarımız oranın yanmasını, tahrip edilmesini engellemeye çalışıyor, o yangını söndürmek isteyen vatandaşı da engelliyorlar. Nedir burada amaç? Burada amaç şudur: Ne söylüyorlardı? ‘Kürt kimliği üzerindeki baskı bırakılsın. Kimliğimiz üzerindeki baskı kalksın. Ret, inkâr, asimilasyon politikası bitsin’. Ret, inkâr, asimilasyon politikaları bitmiştir. Türkiye’de hiç kimsenin kimliği üzerinde baskı yoktur. Bütün vatandaşlarımız dinsel, mezhepsel, etnik, kültürel, ideolojik ya da siyasi, hangi kimliğe sahiplerse, bunu özgürce ifade edebilirler, bunu geliştirebilirler" dedi.

Bakan Çelik şunları kaydetti:

“6-7 Ekim olayları Anadolu’da yapılmış barbar saldırıların bir devamıdır. Kütüphaneye ve kültüre saldırılmıştır. Burada da amaç ne kimliği korumaktır, ne kültürel kimliği korumaktır, ne herhangi bir yerdeki insani drama dikkat çekmektir. Tam tersine bu ülkede kimlikler üzerindeki baskılar kalkınca genç insanlar özgür düşünmeye, kimliklerin içerisinde kurulmuş başka başka baskı araçlarını sorgulamaya başladılar. Bunu ortadan kaldırmak için, özgür birey ve insan yetişmesin diye kütüphanelere saldırıyorlar.”