ANKARA (AA) - S. AHMET AYTAÇ - 28 Şubat sürecinde yaşanan olayların ve acıların tanıklarından ve mağdurlarından biri olan 54.Hükümetin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan'ın yakın koruması ve Wushu Federasyonu İcra Kurulu Başkanı Abdurrahman Akyüz, 28 Şubat sürecinde yaşananları ve izlenimlerini AA muhabirine anlattı.

Erbakan'ın, Türkiye'yi dünyada lider ülke, güçlü bir aktör yapmayı hedeflediğini ve bunun için de gece gündüz çalıştığını aktaran Akyüz, "Sabahın sekizinden gece üçlere kadar ve aralıksız, ekibiyle birlikte ülke menfaatleri için koşturuyordu. Bu yapılanlar sayesinde vatandaş hizmetin tadına vardı ve Erbakan Hocaya ve Refah Partisi'ne olan teveccüh artmaya başladı. O dönemde yaptırdıkları anketlerde yapılacak bir genel seçimde Refah Partisi'nin tek başına ve güçlü bir şekilde iktidara geleceğini gören, Erbakan Hoca ve onun vizyonundan rahatsız olan küçük ama güçlü kesimler bu gidişatın durdurulması düşüncesiyle harekete geçtiler. Bunların medyada, sermaye gruplarında, siyasette ve askeri kesimde destekçileri vardı. Bütün bu unsurlar bir araya gelerek ve bugünün moda deyimiyle algı yönetimi yaparak, hükümeti yıkmak ve bu yapılan güzel çalışmaları baltalamak için ülkede bir post modern darbe planladılar" ifadelerini kullandı.

"Milletin huzuruna kast eden, millet düşmanı gruplar, tezgahlarını bir bir piyasaya sürdüler" diyen Akyüz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fadime Şahin, Ali Kalkancı ve sözde Aczmendi şeyhi Müslüm Gündüz gibi figüranlarla, kontrollerindeki basın aracılığıyla sürekli aman dikkat gericiler geliyor diye yayınlar yaptılar. Halkı laiklik elden gidiyor ve gericilik geliyor yalanlarıyla korkutarak bu post modern darbeye zemin hazırladılar. Sincan'da yürütülen tanklar önceden planlanmış bilinçli bir tezgahtı."

Akyüz,o dönemde Başbakanlıkta verilen bir yemekte dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya'nın, bilerek ve kasten Erbakan'ın masasına şarap şişesi koyarak saygısızlık yaptığını söyledi.

"Sıkıntılı süreci sabırla, anlayışla ve hoşgörüyle aşmaya çalıştı"

Akyüz, Erbakan'ın yaşanan bu sıkıntılı süreçleri sabırla, anlayışla ve hoşgörüyle aşmaya çalıştığını belirterek, "Çok kibar ve nazik bir beyefendiydi. Tam bir mümindi. Kimseyi kırmak istemez, dedikodulara kulak asmaz, bu tür moral bozucu olayları büyütmez, sadece yapacağı güzel ve büyük çalışma ve ideallerinin peşinde koşardı" dedi.

28 Şubat sürecini, Türkiye'nin başına gelmiş en büyük musibetlerden biri olarak değerlendiren Akyüz, "Kolay geçiştirilecek bir olay değil. Sürecin devamında, binlerce masum başörtülü kardeşimiz üniversitelerden atıldı. Eğitimleri yarım kaldı, bazıları ve imkanı olanlar yurt dışında eğitimlerini tamamladılar. İmam hatiplerin orta kısımları kapatıldı. Milli Gençlik Vakfı gibi vakıf ve dernekler kapatıldı. Gençlik hareketleri baltalandı.Tezgahlayan ve yapanlar kesinlikle yargılanıp hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır" diye konuştu.

Akyüz, o süreçte meşhur yapılanmalardan biri de EMASYA olduğunu, o seminerlere katılmış birisinin kendilerine mektup yazarak, "Katliam yapacak 15 bin kişilik bir ekip kurulmuş hazırda bekletiliyor. Bir taşkınlık, halk hareketlenmesi olursa milyonlarca insan katledilecek" dediğini ifade etti.

Abdurrahman Akyüz, sözlerini şöyle tamamladı:

"Çılgın bir şey bu, akıl alır gibi değil. Ama bunu düşünebilmiş ve tasarlamışlar. Halkı tahrik edip sokağa dökecekler ve plan devreye sokulacaktı. Çok şükür hocam ne 28 Şubat sürecinde ne de partinin kapatılması olayında sükuneti elden bırakmadı ve onu seven ve takip eden insanları da taşkınlık yapmamaları konusunda sürekli uyardı. O dönemde mazlum ve mağdur müslümanların yaptığı en büyük taşkınlık; başörtüsü eylemleri, pankartlar, basın açıklamaları ve Eyüp Sultan Camisinde namaz kılıp dua etmeleriydi."