Dr. Mehmet Yavuz, bir çocuk ağlayıp, sürekli endişe duyuyorsa, okul kelimesini duyması bile yetiyorsa okul fobisi olabileceğini belirterek, alilere bu konuda tavsiyelerde bulundu.

Reem Nöropsikiyatri’den Dr. Mehmet Yavuz, okul fobisi konusunda tavsiyelerde bulundu. Okul fobisi ya da okul korkusunun çocuğun kuvvetli bir endişe ile okula gitmek istememesi ve okula karşı ilgisiz, isteksiz olması durumu olduğunu belirten Dr. Yavuz, “Okul fobisinin temelleri anne-bebek ilişkisinde atılıyor. Anne ve çocuk arasındaki bağlanma örtüsünün ne derece sağlıklı olduğu ilk ciddi ayrılık olan okula başlama ile anlaşılır. Şöyle ki anne ile bebek arasında kurulan bağın ilk amacı gereksinimleri gidermektir. Buradaki gereksinimler sadece yeme, içme, barınma üçgenini oluşturmaz. Bir bebeğin fizyolojik olduğu kadar psikolojik ihtiyaçları da vardır. Tıpkı, güven duygusu gibi. Annede bir çeşit korkuyu azaltma yeteneği vardır. Güven duygusunun temelini oluşturduğu bu yetenek çocuğun ileri dönemlerdeki davranışlarında belirleyici bir rol üstleniyor. Eğer doğru ve yeterli bir bağ kurulamamışsa çocukluk döneminde yaşanan gelişmeler karşısında çocuklar korku ve mutsuzluğa kapılabilir ve kaçma yolunu seçebilir” dedi.

Okul fobisini tetikleyen unsurlara değinen Dr. Yavuz, “aile içinde yaşanan gerilimler hatta şiddet, ailede karşılaşılan büyük değişimler (hastalıklar, sosyo-ekonomik değişimler, taşınma), okulda istediği gibi iletişim kuramaması, okul veya öğretmen değişikliği, okuldan çeşitli nedenlerle uzak kalma, anne babanın mükemmeliyetçi tutumları yüzünden çocuğun kendini yeteri kadar başarılı hissetmemesinin” bu korkuyu tetiklediğini söyledi. Dr. Yavuz, okul fobisi olan çocuklardaki belirtileri ise şöyle sıraladı:

“Çeşitli bahanelerle okula gitmek istememesi, duygusal yoğunluk, endişe duyma, çabuk etkilenme, okulda mutsuz olması, mide bulantısı, karın ağrısı, korku, kaçma ve kaçınma, her pazar günü başlayan huzursuzluk hissi.”

“Çocuk o bildiği, güvenli limandan ayrılmaktan korkar”

Okul fobisi yaşayan çocuklarda endişe ve huzursuzluğun okula gitmeden hemen önce başladığını, ağlamalar ve hırçınlıklar şeklinde devam ettiğini belirten Dr. Yavuz, “Aslına bakılırsa isteksizlik ve huzursuzluk okulun ilk dönemleri için normaldir. Ancak bu süre aşılmışsa tehlike çanları çalıyor demektir. Çünkü çocuk aslında evden, ailesinden yani o bildiği, güvenli limandan ayrılmaktan korkar. Ayrılma korkusu sebebiyle okula karşı çocuğunda anlamlandıramadığı bir kaygı hisseder. Sonuç ise okula gitmemek için türlü bahaneler sıralayan, mutsuz ve huzursuz bir çocuk” diye konuştu.

Okul fobisinde asıl sebebin ebeveynler olduğunu söyleyen Dr. Yavuz, “Okul fobisinin asıl kaynağı çocuk ve çocuğun okulu sevmemesi, okuldan kaçmak istemesi değildir. Asıl sebep, ailenin tutumu, davranışları, farkında olmadan çocuğa kodladıkları mesajlar ve çevre koşullarıdır. Bu sebeple okula gitmek istemeyen çocuğa kızmak, bağırmak, ceza vermek çok büyük bir hatadır” dedi.

Peki aileler ne yapmalı?

“Okul korkusu yaşayan çocuğu eleştirmek yerine onu anladığınızı gösterin” diyen Dr. Mehmet Yavuz, “Ona zaman ayırın ve ortak aktivitelerde bulunun. Korkuları hakkında konuşmaya teşvik edin. Onu yatıştırın ve ona güven verin. Ebeveyn olarak okulla alakalı yaşadığınız kötü deneyimleri çocuğunuzun yanında paylaşmayın. Bu korkuyu daha da tetikleyecektir. Çocuğun anne-baba dışında farklı ortamlarda kalabilmesi desteklenmelidir. Okul fobisinin derecelerine göre okula alışma süreci desteklenmelidir. Çocuğun bu durumu aşması için abartılmayan ödüller verilmelidir. Verdiğiniz sözleri mutlaka tutun. Eğer çocuğunuza okulda bekleyeceğinize dair söz verdiyseniz mutlaka bekleyin, ki zaten hassas olan güveni daha da sarsılmasın. Tüm bunları uyguladığınız halde herhangi bir ilerleme kaydedemediyseniz mutlaka bir uzmana başvurun ve profesyonel bir destek alın” diye konuştu.