Her yıl çeşitli etkinlik ve kampanyalarla organ bağışına dikkat çeken Türk Böbrek Vakfı, bu yıl 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası kapsamında, Marmara Üniversitesi’nde öğrencilerle bir araya geldi.

Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi tarafından düzenlenen ve Bahçelievler Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen konferansa; İşletme Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd.Doç. Dr. M. Volkan Türker, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Türk Böbrek Vakfı - Vakıf ve Diyaliz Merkezleri Koordinatörü Lütfi Kona ve TBV Projeler Koordinatörü Ayşe Onat tarafından organ bağışına dair tüm konular ayrıntılı şekilde ele alındı.

Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, organ bağışına ihtiyaç duyan hasta sayısının her geçen gün arttığına, fakat buna karşın yeterli derecede bağış yapılmadığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Elimizdeki rakamlar gösteriyor ki, organ nakline ihtiyaç duyan hasta sayısı her gün artıyor. 2012 ile 2014 verileri karşılaştırıldığında, toplumumuzda ‘organ bağışına’ yaklaşımı konusunda hâla ciddi tereddütler var. Örnek vermek gerekirse; 2012 yılında akciğer bekleyen hasta sayısı 4 iken, 2014 yılı Kasım ayı itibariyle bu sayı 39, yine aynı şekilde böbrek nakli bekleyen hasta sayısı 2012 yılında 15530 iken bugün rakam 21788. Aradaki büyük fark, organ bekleyen hasta sayısının artışını gözler önüne sererken yeterli bağış yapılmadığının da kanıtı niteliğinde. Biz, Türk Böbrek Vakfı olarak; organ bağışının artması daha da önemlisi toplum sağlığının korunması adına üzerimize düşen her görevi yerine getiriyoruz. Halkımızı bu konuda daha duyarlı olmaya davet ediyoruz.”

ORGAN BAĞIŞI VE KARŞILAŞILAN SORUNLAR TARTIŞILDI

Yapılan sunumda, ülkemizde organ bağışı oranları, organ bağışının önündeki engeller, basının etkisi, mevzuat hükümleri, az bilinen noktalar ve doğru bilinen yanlışlar gibi tüm konular detaylıca ele alındı.

Türk Böbrek Vakfı’nın 2013’te hazırladığı “Beni Bağışlayın” isimli kamu spotunun izlenmesiyle başlayan konferans, ayrıca yine 2013’te hazırlanan ve organ bağışının ve naklinin tüm paydaşlarının bilgi ve tanıklıklarıyla yer aldığı videodan da bölümler gösterildi.

Ülkemizdeki en büyük sorunlardan bir tanesi, beyin ölümü bildirimlerinin yetersizliği ve buna ek olarak beyin ölümü gerçekleştikten sonra organ bağışına izin veren aile oranının yüzde 23 düzeyinde kalması. Bir diğer ifadeyle her 100 beyin ölümü vakasında, organ nakil koordinatörleri aileye organ bağışında bulunma teklifini götürdüklerinde, ailelerin sadece yüzde 23’ü bu teklifi kabul ediyor. Aynı oran İspanya’da yüzde 85 düzeyinde gerçekleşiyor.

Yapılan araştırmalarda, organ bağışının önündeki en büyük engel, konu hakkındaki bilgi eksikliği ve bundan kaynaklanan önyargılar olarak ortaya çıkıyor. Organ bağışının dinen caiz olup olmadığına ilişkin soru işaretleri, en yüksek oranla başı çekiyor. Oysa Diyanet İşleri bu konuda Cuma Hutbeleri ve benzeri bilgilendirmelerle Maide Suresi 32. Ayeti kaynak göstererek, organ bağışının dinen desteklendiğini belirtiyor. Yıl içerisinde muhtelif zamanlarda işlenen organ bağışı konusunun Diyanet İşleri tarafından daha sık ele alınması, konuya olan duyarlılığı artırabilir.

Türkiye’de kadavradan organ bağışı konusunun toplum tarafından benimsenmesi, tüm yönleriyle anlaşılması için bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarının artırılması, bu konunun çözüm odaklı bir şekilde ulusal düzeyde yürütülecek bir program dahilinde ele alınması gerekiyor.

Toplantıda “Organ bağışı yapan kişinin organları ölmeden önce alınabilir mi?”, “Öldükten sonra organ bağışı yapan kişinin hastane masrafları artar mı, cenaze işlemleri gecikir mi?”, “Öldükten sonra organ bağışı yapan kişinin vücut bütünlüğü bozulur mu?”, “Sistem adaletli mi işliyor” gibi sorular ele alındı.