Cem Vakfı Malatya Şube Başkanı Eşref Doğan, Alevilikte ‘Dedelik’ kurumunun eski gücünde olmadığını ifade ederek, "Niçin ilahiyat fakülteleri bünyesinde dedelik, Alevi İslam anlayışıyla ilgili eğitim verilmiyor? Benim Kur’an’ım, Peygamberim, hadisim farklı değil ki. Ama öğretilmiyor. Bu ne demektir? Bir iki kuşak daha bilge dede yettikten sonra ortada Alevilik diye bir şey kalmayacak" dedi.

Doğan, her Alevi evinin bir cem evi olduğunu ifade ederek, "Cem evlerini, devrim kanunları kapsamına sokmak bir vebaldir. Türkiye’de 20 milyon Alevi varsa, 5 milyon Alevi evi var ise, her Alevi evi bir cem evidir. Siz bunların hangisine mühür veya kilit vuracaksınız? Şehirleşmeyle birlikte artık 30-40 hanelik köyün nüfusu arta arta 50-100 metrekareye sığmayacak duruma gelmiştir" diye konuştu.

"DEDELİK KURUMU ESKİ GÜCÜNDE DEĞİL"

’Dedelik’ kurumunun eski gücünde olmadığını dile getiren Doğan, şunları söyledi: "Malatya’da Cem Vakfı kurulduktan sonra geleneksel ilk Hızır lokmamızı bir düğün salonunda verdik. Bu bizi yöneten siyasi otorite için bir zül olmalıdır. İlk aşuremizi Vakıflar Parkı’nda, açıkta verdik. Bakan düzeyinde iştirakler oldu. Halbuki farklı olmalıydı. Bu yokluklar, bir yerde tanınmamak veya siyasi otoritece kimliğinizin tanımaması bizi birbirimizden daha da kopardı. Bu gerekçelerle elbette ki ’Dedelik’ kurumu eski gücünde değil."

Doğan, ’tarihin hiçbir döneminde cem evi olmamıştır’ sözünün tarihle bağdaşmadığını savunarak, "Arapgir ilçemize bağlı Onar Mahallemizdeki cem evinin yapılışı Sultan Alaaddin Keykubat dönemi 1224’tür. Dolayısıyla Türkiye’yi yöneten bazı kurumların başındaki kişilerin ’tarihin hiçbir döneminde cem evi olmamıştır, İslam’ın resmi mabedi camidir’ demeleri tarihle bağdaşmıyor. Yoksa gidip de, 789 senelik Onar Mahallesi’nde Sultan Alaaddin Keykubat döneminde yapılan cem evini görsünler. İbadeti, dört duvar arasına sıkıştırmak yanlıştır. ’Yeryüzünü sana mescid yarattı’ diyeceksiniz. Orada bir tarif yok. Kur’an-ı Kerim’deki temel hükümlerden bir tanesi ’Doğu da batı da Allah’ındır. Yüzünü nereye döndürürsen, Allah’ı orada görürsün’ O nedenle Allah’ı projeli bir dört duvar arasında aramak hatadır. Cem evleri neden zaruret oluyor? Köylerdeyken 40-50 metrekarelik bir oda, toplu ibadet ihtiyacını gidermek için yeterliydi. Şehirleşmeyle beraber bin, 2 bin kişilik salon dahi kafi gelmeyebiliyor" ifadelerini kullandı.

"CEM EVLERİ HERHANGİ BİR YERE BAĞLI DEĞİL"

Doğan, cem evlerinin herhangi bir yere bağlı olmadığını ifade ederek, "Cem evleri herhangi bir yere bağlı değil. Bizim ısrarla, siyasi otoritelerden ’cem evlerini lütfen yasallaştırın’ derken, kast ettiğimiz bir düzensizlik olmasın ve kurumlaşsın. Kurumlaşmanın yanı sıra fonksiyonel, projeli cem evleri ortaya çıksın, bunun gereği olarak da cem evleri hizmet erbabının da belirli bir eğitimden geçerek, gelip o posta oturmaları zaruret olsun" diye konuştu.

"ALEVİLİK DİYE BİR ŞEY KALMAYACAK"

Doğan, dedeleri eğiten herhangi bir kurumun olmadığını kaydederek, şöyle devam etti: "Arapça ve Farsça’yı bilmeyen ’Dedelik’ yapamazdı. Kur’an’ı hatmetmeyen kişi ’Dedelik’ yapamazdı. Ama o kadar koptu ki, tekrar bu kurumun ayağa kalkması gerekiyor. Ayağa kalktığı zaman da bilesiniz ki, bir yerde de cehaletle de bir mücadele olacağı için; Türkiye’yi de İslam ülkeleri içerisinde lider ülke olarak kabul ediyorum, mezhepçiliğin kalkması istikametinde de önemlidir. Çünkü ilim ve aklın olduğu yerde cehalet olmaz. İlmi ve aklı nasıl oluşturacaksınız? Tabii ki eğitim kurumlarıyla. Bugün dedeleri eğiten herhangi bir kurum yok. Niçin ilahiyat fakülteleri bünyesinde dedelik, Alevi İslam anlayışıyla ilgili eğitim verilmiyor? Benim Kur’an’ım, Peygamberim, hadisim farklı değil ki. Ama öğretilmiyor. Bu ne demektir? Bir iki kuşak daha bilge dede yettikten sonra ortada Alevilik diye bir şey kalmayacak. Bunu önlemenin yolu, bir an önce cem evlerinin yasallaşması, buna bağlı olarak cem evlerinin hizmet erbabının kurumlaşması ve eğitimidir. Ondan sonra da insanlar birbirlerini kucaklasınlar."

"ALEVİ OLMAK ÖYLE PEK KOLAY DEĞİL"

Alevi camiasının yakın zamana kadar mahkeme, hakim ve avukat bilmediğini ifade eden Doğan, "Alevi olmak öyle pek kolay değildir. Çok ağır bir yüktür. Hatta şöyle bir sözlü gelenek var, ’Kıldan ince, kılıçtan keskin’ denir. Adı Muharrem ya da başka cem olsun, üzerinizde ’kul hakkı’ var ise içeriye giremezsiniz. O kadar ağır cezalar var ki, yöreyi terk etme gibi. 24 saat müsaade eder, ’evini yükle ve git’ derler. Bundan dolayıdır ki, yakın zamana kadar Alevi camiası nerede olursa olsun mahkeme, hakim, avukat bilmezdi. Çünkü kendi örfi bir hukuk sistemimiz vardı. Dedeler yüksek ahlak sahibi ise, dedenin müridi talibi de yüksek ahlak sahibi olmak mecburiyetindedir. Yoksa, o kapıdan içeriye giremezsin" şeklinde konuştu.