İzmir’de yaşayan tüberküloz hastası Ülkü Yıldırım, iki oğlunun cezaevine girmesi ve eşinin de kendisini terk etmesiyle yaşam savaşı veriyor. Yaşadığı sıkıntılar nedeniyle tedavisini yarım bırakan ve günden güne tükendiğini belirten talihsiz kadın gözyaşları içinde, “Cumhurbaşkanıma, eşine, bütün Müslüman din kardeşlerime yalvarıyorum. Ne olursunuz elimden tutun. Sesime cevap verin, elinizi ayağınızı öpeyim. Çok zor durumdayım” dedi.

İzmir’in Bayraklı ilçesinde yaşayan ve tüberküloz hastası olan 42 yaşındaki Ülkü Yıldırım, iki oğlunun cezaevine girmesi ve eşinin de kendisini terk etmesiyle ortada kaldı. Hastalığı nedeniyle çalışamayan talihsiz kadın tedavisini de yarıda bıraktı. Borçlarından dolayı evden dışarı çıkamadığını söyleyen Yıldırım, Orman Bölge Müdürlüğü’nden de gelen 240 bin TL’lik tazminat davasıyla yıkıldı. Dayanacak gücünün kalmadığını belirten Ülkü Yıldırım, gözyaşları içinde yardım istedi. Oğullarının yokluğuna da dayanamayan talihsiz anne Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da af çıkması için çağrıda bulundu.

“EVİMDEN DIŞARI ÇIKAMIYORUM"

Yaşadığı sıkıntıları gözyaşları içinde anlatan Ülkü Yıldırım, şunları söyledi: “Maddiyatı geçtim, iki yavrumdan başka hiçbir dayanağım yoktu benim. Çocuklarım cezaevinde, tüberküloz hastasıyım. Büyüklerime sesleniyorum, cumhurbaşkanıma, eşine, bütün Müslüman din kardeşlerime yalvarıyorum. Sesimi duyun bana yardım edin. Perperişan kaldım. Evimden dışarı çıkamıyorum borcumun harcımın yüzünden, hangi çocuğuma gideyim, hangisine para bulayım, hangisine moral vereyim şaşırdım kaldım. Yalvarıyorum ne olur sesimi duyun, yardım edin bana. Ne olursunuz elimden tutun. Sesime cevap verin, elinizi ayağınızı öpeyim. Çok zor durumdayım. Eşim evi terk etti, kaldım bir başıma. Hiçbir şekilde bir şey yapamıyorum.”

“OĞLUMLA ALAY ETTİLER”

Cezaevindeki küçük oğlunun arkadaş kurbanı olduğunu ifade eden anne Ülkü Yıldırım, daha önce oğlunun kendisine gevrek, boyoz satarak destek olduğunu belirtti. Oğlunun İmam Hatip Lisesi’ni arkadaşlarının alay etmesi sonucu bıraktığını aktaran Ülkü Yıldırım, “Çok zeki bir çocuktu, Arkadaşları hep İmim Hatip’li olmasıyla alay etti, ‘İmam mı olacaksın’ derlerdi. Çocuğum haliyle arkadaş kurbanı oldu, okulu bıraktı. ‘Okumayacağım, çalışıp sana bakacağım anne’ diyerek oto kaportada çalışmaya başladı. Haliyle kötü arkadaşları yüzünden madde bağımlısı oldu çıktı” diye konuştu.

“CUMHURBAŞKANIM ELİNİ AYAĞINI ÖPEYİM, AF İSTİYORUM”

Yıldırım, büyük oğlunun da psikolojik sorunları olduğunu, Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, tam sağlığına kavuşmuşken ‘orman yangını faili’ olarak cezaevine girdiğini dile getirdi.

Oğluna cezaevinde işkence ettiklerini, sırtına kızgın pet şişelerle basıldığını iddia eden acılı anne Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: “Benim çocuğum yakmış olsa olay yerinden kaçar bir şekilde savunurdu kendisini. 5,5 ay hapiste yattı, şimdi bir 5,5 sene daha yatacak. Zaten 5,5 ay sonra benim çocuğum cezaevinden ölü gibi çıktı. Allah’ın üzerine yemin ediyorum ölü gibi çıktı. ‘Sırtım ağrıyor hastayım’ deyince içeridekiler pet şişe bardakları yakıp çocuğumun sırtına basmışlar, kollar kesik içindeydi. Senelerce psikologlara götürdüm, koşturdum. Bunun için davacı olmak istedim. Ancak, zaman aşımından dolayı hakkımı arayamadım. Çocuğum yeni yeni kendine gelmişti ki 2005 yılında devam eden davadan dolayı 5,5 yıl kesinleşmiş hapis ile alıp götürdüler yavrumu. Orman Bölge Müdürlüğü de 240 bin TL tazminat davası açtı. Ben sabah olduğunda 1 lira bulup da 1 ekmek alabilir miyim diye kıvrım kıvrım kıvranırken, ben bu parayı nasıl öderim? Bunu da geçtim ben çocuklarımı istiyorum. Allah aşkına yalvarıyorum cumhurbaşkanına, elini ayağını öpeyim af istiyorum. Allah rızası için, Allah neleri affetmiyor. Ne olur sesimi duyun, anneyim ben.”

“YARDIM GELEN KÖMÜRLERİ SATIP KİRAMI ÖDEDİM”

Ev kirasının bir aylığını, senede bir aldığı kömür yardımından gelen kömürleri satarak ödediğini anlatan Yıldırım, şöyle konuştu: “İki adım gerimde kayınvalidem var, kayınlarım var. Kimse kapımı açmıyor. İsterse duysunlar belediyenin senede bir kere bana vermiş olduğu kömür yardımı vardı. Kömürü sattım, kiramı verdim ev sahibim kapıma gelmesin diye. Kaldım soğukta, yakacak bir şeyim yok, tüpüm yok, perişanım. Tüberküloz hastasıyım, hastaneye yatmam lazım. Sıkıntılarımdan dolayı kendi sağlığımdan geçtim. Yalvarıyorum yavrularımı affedin. Kurbanın olayım çocuklarımı affedin. Anneyim dayanamıyorum. Ne olursunuz sesime cevap verin, çok zor durumdayım. Borçlarımdan hiçbir yere çıkamıyorum. Bütün gün soğuk evde kapılarım kilitli, perdelerin arkasından bakıyorum kapı çaldığında hangi borçlu gelecek diye korkuyorum. Tüpçüsüne bakkalına, konuma komşuma 20 milyara yakın borcum var. Sesimi duyun, yalvarıyorum size yavrularımı kurtarın. Küçük oğlum çok onurlu, gururludur. Beni böyle görünce bana tepki gösterecek. Ama çarem kalmadı. Allah rızası için iki yavrumu kurtarın. Allah her şeyi affediyor. Ne olur affedin.”

Talihsiz kadın, borçlarını ödeyemediği için evine haciz memurları geldiğini, ancak alacaklının yaşadıklarını görmesi ile durumu ertelediğini sözlerine ekledi.